1 Mayıs ve basında grev

Basında sendikasızlaştırma sürecini yaşayanlardan biri olarak, bugün ATV – Sabah grevini diğer meslektaşlarım gibi görmezden gelemiyorum. Bence bu grev başarılı olsa da olmasa da, yıllar sonra medyada sendikal hak mücadelesi arama adına çok önemli bir adımdır.

Basının sendikasızlaşması gazetelerin Cağaloğlu’ndan ayrılıp İkitelli’ye taşınmaya başladıysa da, bu süreçte Aydın Doğan’ın önemli etkileri oldu. Elbette basının Cağaloğlu’nda hep bir arada bulunması, basın çalışanlarının dayanışmasına kolaylık sağlıyordu. Ancak Aydın Doğan’ın Hürriyet’i satın alırken getirdiği “sendika istemiyorum” şartı bu süreci hızlandırıp sonlandıran vurucu darbe oldu.

1990’lı yılların başında Türkiye Gazeteciler Sendikası’nın üye sayısı 3 bin civarındayken, Aydın Doğan’ın sahibi olduğu Milliyet ve Hürriyet gazeteleri çalışanların sendikadan ayrılmasıyla bu rakam bine kadar geriledi.

Aydın Doğan ilk sendikasızlaştırma hamlesini 1990 yılında yaptı. O yıl Milliyet gazetesinde toplu sözleşme imzalanmıştı. Bu sözleşme Aydın Doğan’a ağır geldi ve bundan sonra toplu sözleşme imzalamayacağını söyledi. İlk iş olarak da sendikaya üye olan çalışanlarını istifa etmeye zorladı, istifa etmeyenler de tazminatları verilerek işten çıkartıldı.

Aydın Doğan, 1994 yılında Hürriyet Gazetesi’ni satın almasıyla sendikasızlaşma Hürriyet’te de sağlandı.

Böylece medyada sendikal yapı değişmiş oldu. Gazeteciler şirket çalışanları durumuna getirildi. Gelecekleri patronların iki dudağı arasına sıkıştırıldı.
Yıllardır sendikanın üye sayısı Anadolu Ajansı dışındaki yerlerde toplu sözleşme imzalamaya yetmiyordu. Taa ki ATV – Sabah çalışanlarının sendikal çoğunluğu sağladığı güne kadar.

Uzunca bir süre sonra ilk defa Sabah ve ATV çalışanları yeterli çoğunluğa ulaşarak, sendikal örgütlenmeyi başardılar ve 2007 nisan ayında Türk –İş’e bağlı Türkiye Gazeteciler Sendikasında çoğunluğu sağladılar. 2008’de toplu sözleşme hakkını elde eden çalışanlar, ne yazık ki çeşitli baskılara ve tehditlere maruz kaldıkları için sendikadan istifa etmek zorunda bırakıldı.

Bu örgütlenmenin temelini Açık Gazete’ye röportaj veren sendika temsilcisi gazeteci Nuh Köklü şöyle anlatıyordu:

“Aslında Sabah-ATV’de sendikalaşma çabalarının evveliyatı TMSF’nin kuruma el koyduğu tarihlerden öncesine dayanıyor. Sabah Gazetesi’nin o zamanki sahibi olan Dinç Bilgin’in mallarına el konulması sırasında gazetede maaşlar konusunda sıkıntı yaşanıyordu ve bu yüzden de ilk örgütleme girişimlerini o döneme kadar götürebiliriz. Fakat asıl süreç TMSF’nin Turgay Ciner’in mallarına el koyduğu gün, Sabah-ATV çalışanları, aynı şeyleri bir kez daha yaşamamak için örgütlenme kararı almasıyla başladı. Önce ATV’de ardından da paralel olarak gazete ve dergi grubunda örgütlendik ve 2008 haziran ayında iki aylık kısa bir süre içinde 406 çalışanı örgütleyerek- ki bu çalışanların yüzde ellisinden fazlaydı- toplu sözleşme hakkı elde ettik.”

Toplu sözleşme görüşmeleri Anadolu Ajansı’yla yapılan görüşme taslağı esas alınarak yapıldı. Başarı sağlanamayınca da greve gidildi. Grev iki aydan fazla bir süredir devam ediyor, Greve topu topu 10 kişi katıldığı için ATV ve Sabah yayına devam ediyor. Tabii iş bırakma söz konusu olmadığı için işveren bu grevi görmezden geliyor. Greve giden çalışanlarına “gelin görüşelim” demiyor. Grevi hukuki olarak bitirmeye çalışıyorlar. Dava üstüne dava açıyorlar. Böylece greve giden çalışanlarını yıpratmayı hedefliyorlar.

Dolayısıyla bu grevin ne zaman biteceğini ya da nasıl sonuçlanacağını bugünden öngörmek zor.

Ama bugünden görünen bir şey var ki, basın çalışanları uzun yıllardan sonra 1 Mayıs’a grevde girecek.

669860cookie-check1 Mayıs ve basında grev

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.