10.Yıl Marşı eksikti…

Buenos Aires’teki Başkanlık Sarayı önünde mahşeri bir kalabalık vardı.
Ahali ¨Cristina, Cristinaaaaa¨ diye avazı çıktığı kadar bağırıyor, alkıştan avuçlar patlıyordu.
Cristina bütün âzameti ve şıklığı içinde arada bir Saray’ın balkonuna çıkıyor, halkı selamlıyor, öpücük dağıtıp sonra içeri giriyordu.
Cuma gününden kutlamaya başlamışlar, 25 Mayıs Cumartesi akşamı ise coşku giderek artmış, kalabalık sokaklara sığamadığından Kirchner Ailesi’nin Arjantin’deki otokratik başkanlığı mahalle aralarında yakılan ateşler, havai fişekleri, salsa ve çaça dansları, hatta tango eşliğinde halk tarafından kutlanmıştı.
Bu yazıyı kaleme aldığımız Pazar günü, 26 Mayıs’ta, gece yarısı hâlen sokak mızıkacıları Arjantin Başkanı Bayan Cristina Fernandez de Kirchner‘in, seçilerek iktidara geldiyse bile bir bakıma müteveffa kocasından devrolunmuş başkanlık mesleğinin10.yılı kutlaması sürüyordu.
Belli ki 40 gün 40 gece sürecek kutlamalara kalkışılmıştı.
Kırk günlük eğlenceye karşı çıkan muhalefete ise 40 satır mı 40 katır mı, diye gözdağı vermeyi şimdiki dul bayan Başkan Cristina, rahmetli kocasından iyice öğrenmiş olmalıydı.
Muhalefet ses çıkartmaksızın, Latin Amerika’nın en güçlü kadın sesi olan Başkan’a sessiz kalıyordu.
Peroncu geleneği sürdürüp Arjantin’de populist iktidarıyla 10 yılını geçiren Kirchner Ailesi, 2003 seçimlerinde yüzde 21 oyla Başkanlık Sarayı’na taşınmıştı.
Demokratik seçimse, işte demokratik idi!
Yüzde 21 çoğunlukta kalmıştı ve bazı ülkelerde olduğu gibi aslında azınlık, çoğunluğu galebe çalıyordu.
Üç yıl evvel bir kalp kriziyle, neredeyse genç sayılabilecek yaşında, altmışındayken hayatını kaybetmiş kocası Néstor Kirchner’in cenaze töreni muhteşemdi, görkemli bir devlet töreniyle uğurlandı.
Eski Başkan’ın görev süresi dolduğu için 2007’de Başkanlığa ailesi adına seçilen Cristina, El Presidente Néstor’u gözyaşı seliyle toprağa verdi.
Néstor’dan kalan aile mirasını dul bayan olarak sürdüreceğine yemin edip, and içti.
Çevresinde erkek sinek uçurmadı, halkın ablası olarak ayakta kaldı.
¨On yıl evvel iktidarı kazanmadık, halkı kazandık!¨ diye konuşan Cristina, tıpkı bir zamanların Eva Peron‘u gibi, ¨Ben halkım, halk da zaten ben demektir¨ biçiminde bir kibir hâlini iyice üstlenmişti, bu geçtiğimiz yıllar içinde…
Cristina halk tarafından seviliyordu, kibir ve gururu da seviliyordu; daha ne olsun!
2015 yılında görev süresi dolacak olan Cristina, aile şirketine çevirdiği devlet yönetimini biraz daha sürdürmek azminde olduğunu, tam da 10.Yıl Kutlamaları sırasında, aba altından sopa gösterir gibi açıkladı.
Eğer Arjantin Millet Meclisi onay verirse, bir dönem daha başkanlığa aday olabileceğini hissettiriyordu.
Anlayan anlar, o kadar insan akılsız değil ya!
Seksi, lakin azıcık Maço, biraz mahalle delikanlısı gibi bıçkın, fakat kadınca bakımından asla taviz vermeyen Cristina’yı Rómulo Gallegos‘un ünlü romanının kahramanı zalim, acımasız ve erkek düşmanı Doňa Barbara‘ya benzetenler yok değildir!
Herkes sus pus vaziyetindedir.
Önüne geçeni silip süpüren bir kadındı Doňa Barbara, Latin Amerika’nın biraz daha kuzeyinde, Venezüela’da hüküm sürmüştü; haciente‘de, devasa çiftliklerinde…
Doňa Barbara denince yazarı Gallegos’un, Venezüela’nın ilk kez demokratik seçimle devlet başkanı seçildiğini hatırlıyoruz.
Gallegos faşizme direnen, Venezüela’da faşist darbeyle sürgüne gönderilen bir Latin Amerikalı’ydı.
Kirchner Ailesi’nin siyasi şirket durumundaki iktidarının 10.Yılı Gallegos’un ülkesi Venezüela’dan da tebrik aldı, elbette…
Venezüela’da Chavezcilere ablalık yapan Cristina’yı işte böyle kutlayan kutlayana idi, sıraya girdiler…
Bir tek 10.Yıl Marşı bestelenmemişti, dinleyemedik, belki de bestelendi ama biz duymadık!

___________________________

MahmutŞenol, [email protected]

1593090cookie-check10.Yıl Marşı eksikti…

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.