12 Eylül 2010 Anayasa’sı ve sosyal diyalog

İSMAİL BAYER –  Sosyal tarafların görüşlerine önem vermek. Ekonomik kararlar alırken, çalışma yaşamını düzenlerken, özellikle işçi ve işveren örgütleri olmak üzere, sosyal taraflarla, sivil toplum kuruluşları ile görüşerek, tartışarak, politikaları oluşturmak. Bu oluşturulan, ortak politikaları uygulamak. Güzel.
Bunu içinde Anayasa’ya özel hükümler koyarak, devlet olarak söz vermek, yükümlülük altına girmek, adeta iktidarı paylaşmak. Güzel.
Güzel de, sorun da tam burada başlıyor zaten. Biz onun için bir hatırlatalım istedik sadece. Başka bir amacımız da yok. Ama bu düzenlemelerin yaşam bulmasını beklemek de, isteğimiz doğrusu.
Şimdi, önce yine hatırlamaya çalışalım.
1990’lı yıllar ile birlikde, yaşamımıza yeni bir kavram girdi, sonra da kurumlaştı. Ekonomik ve Sosyal Konsey.
Genelgeler dönemi derken, yasal düzenleme de yapıldı. Yapılan bu yasal düzenlemeye ilişkin olarak, nasıl uygulanacağı konusunda, Yönetmelik de yayımlandı. Her şey tamam.
Bu arada ilginç bir gelişme de var. Onu da not edelim, atlamayalım
Sosyal taraflar, yani işçi ve işveren kuruşları, bu yasal düzenlemeye ilişkin olarak, ortak bir çalışma yapıyorlar. Ve amaca uygun olarak, yasaya daha işlerlik kazandırmak için, bir yasa tasarısı taslağı hazırlıyorlar. Burada bir ilk uygulama var. Sosyal taraflar birlikte, biz bu değişikliklerin yapılmasını istiyoruz diye, önerilerini Başbakanlığa iletiyorlar. Anlaşmışlar, sorun yok.
Ancak bu çalışmanın, Başbakanlık da ne olduğunu bilen de yok. Üç ayrı Başbakan değişti. Hükümetler değişti. Ancak bu öneriler ilgili hiç bir işlem yapılmadı. Başbakanlık arşivlerinde yapılacak küçük bir çalışma, bu metni bulunduğu tozlu raf veya çekmeceden gün ışığına çıkarabilir.
Niye bunları yeniden yazıyoruz. 12 Eylül 2010 da yapılan referandum ile kabul edilen, Anayasal düzenlemeye geleceğiz.
!2 Eylül 2010 öncesi, yeni Anayasa söylemlerini hatırlıyalım. Bu Anayasa’nın referandum ile kabul edilmesi için, Türkiye’nin her tarafına asılan ilanları hatırlıyalım. Bu ilanlar içinde yer alan, konumuz ile ilgili ilanı.
Ne deniliyordu bu ilanda, Ekonomik ve Sosyal Konsey’i, Anayasal bir kuruluş haline getiriyoruz. Ekonomik ve Sosyal Konsey, artık Anayasa’da da yer alacak. Doğru yer aldı. Anayasal bir hüküm haline de geldi. Ekonomik ve Sosyal Konsey, anayasamızda da yer alıyor.
12 Eylül 2010 da yapılan Referandum ile bu Anayasa değişiklikler kabul edildi. Anayasa kabul edildi. Ekonomik ve Sosyal Konsey de Anayasa hükmü haline geldi.
Buna kimse, kötü oldu diyemez doğal olarak, iyi oldu. Oldu da ne oldu. Şimdi onu hatırlamaya çalışalım.
Bu düzenleme sonucu, bir kaç örnek geliştirmeye çalışalım.
1.-  Ülkenin geleceğine ilişkin önemli kararlar alınırken,
2. – Çalışanlar yani özellikle işçi ve memurlarla ilgili düzenlemeler yapılırken,
3. – Vergi düzenlemelerinden tutun da bir dizi ekonomik kararlar alınırken,
Ekonomik ve Sosyal Konsey toplanacak. Burada görüşülecek, tartışılacak, benimsenecek, ondan sonra ortak bir mutabakat ile bu kararlar uygulanacak, yasal düzenlemeler yapılacak.
Bunun için ayrı bir Yasa çıkarmaya da gerek duyulmayabilir. Yürürlük de olan bir yasa ve yönetmelik de var. Burada, bu kurula kamudan, sosyal taraflardan, sivil toplum kuruluşlarından, kimlerin katılacağı, nasıl temsil edileceği tek tek belirtilmiş.
Bu Ekonomik ve Sosyal Konsey toplanınca, bu yasal düzenleme yeterli değil, bazı değişiklikler yapılması gerekir. Anayasa hükmü haline gelen bu düzenleme, yenilenerek daha etkin bir kurum haline dönüştürülebilinir.  Bu tür bir karar da alınıp, uygulamaya sokulabilir. Hiç bir engel yok. Ayrıca, Anayasa hükmü olarak da geçerli.
Var olan Yasa da yapılan düzenleme de, Ekonomik ve Sosyal Konsey’in ne zaman, kimin tarafından toplantıya çağrılacağı da, açık olarak belirtilmiş, yazılmış.
Başbakan, en az ÜÇ AYDA bir, Ekonomik ve Sosyal Konsey’i toplantıya çağırır. Yani Başbakan’ın isteği ile üç ayda bir Ekonomik ve Sosyal Konsey toplanacak. Başbakan isterse üç ay geçmeden de toplantıya çağırabilir.
Görüyorsunuz, SOSYAL DİYALOG’a ne kadar çok önem veriliyor. Ben yaptım, ya da yaparım değil, konuşarak, tartışarak, değerlendirerek, birlikte yapacağız. Böyle olması gerekir deniliyor.
Peki ne oldu.
Eknomik ve Sosyal Konsey, kurulduğundan bu yana, genelgeler döneminden, yasa dönemine, Anayasa değişikliği öncesine kadar, sadece DOKUZ kez toplandı. Yanlış okumadınız, sadece dokuz kez toplandı.
En son olarak da, Anayasal düzenleme yapılmadan önce, 2009 yılında, 9. kez toplanmış oldu. 2009 yılından bu yana, Anayasa değilşikliği sonrası, Anayasal bir hüküm haline geldikden sonra, Ekonomik ve Sosyal Konsey hiç ama hiç toplanmadı.
Şimdi bireysel olarak bir açıklama yapalım, 12 Eylül 1980 dönemi Anayasası ile ilgili, yüzde doksan kabul oyu kullananlar, daha sonra bu Anayasa değişmeli, bu Anayasa’ya biz karşıyız dediler. Bu Anayasa, askeri vesayet Anayasası gibi açıklamalar da bulundular. Ben bu Anayasa’ya zaten, “hayır” oyu vermiştim.
12 Eylül 2010 Anayasası’na da “hayır” oyu verdim. O zamanlar çok kullanılan, bir çok tanıdıdığımızın açıklamaları da vardı, onları da hatırlıyalım. “Yetmez ama Evet”.
Anayasal bir düzemleme, Ekonomik ve Soyal Konsey. Yasal olarak da, en az üç ayda bir toplanması gerekiyor. Ancak 2009 dan bu yana, sonra  Anayasa’ya da yazıldığı halde toplanmıyor. Toplantıya çağrılmıyor.
Bu yazıyı okuyunca, bir çok kişi doğal olarak şu soruyu yöneltecek. Niye toplanmıyor. Anayasa hükmü niye ugulanmıyor.
Benden bir yanıt mı bekliyorsunuz. Bu sorunun muhatabı, ben değilim ki!
Ankara. 15 Kasım 2016. Salı.  [email protected]
2062780cookie-check12 Eylül 2010 Anayasa’sı ve sosyal diyalog

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.