27-28 Ocak 1958

1958 yılının 27 ve 28 Ocak günlerinde adanın çeşitli yerleşim merkezlerinde Türkler tarafından gerçekleştirilen masum, silahsız ve sivil protesto mitinglerinde 7 şehit ve 70 yaralı verildi ama şehitler ve yaralılar pahasına yapılan bu mitingler, gerçekte Kıbrıs adasında Türklerin de var olduğunun da kabul edilmesi konusunda bir dönüm noktası oluşturdu.
Pahası büyük oldu ama kazanımı da hem adadaki Türk varlığını gözler önüne serdi, hem de İngiliz hükümetinin adayı devrederken uygun göreceği yönetim şeklinde de Türklerin ortak olmasının yolunu açtı.

Bu mitinglerin en önemlisi olan da İngiliz askerlerince Türklerin acımasızca öldürüldüğü Lefkoşa mitingidir. Bu miting Kıbrıs adasının yakın tarihinde, daha doğrusu Kıbrıs Türk tarihinde çok önemli bir köşe taşı konumunda.
Kıbrıslı Türklerin Kıbrıs adasındaki varlığının pekiştirilmesinde ve ada üzerinde hak sahibi olan halklardan bir tanesi olarak sayılmasının kökeninde bu miting yatmaktadır.

Mitingde nelerin olduğundan ziyade, mitingin yapılmasına neden olan gelişmeler ve bu mitingle birlikte Türkiye’nin Kıbrıs konusuna bakış açısının değişmesidir asıl önemli olan.
Başarılı bir şekilde organize edilmiş bu çok önemli miting, kısa vadede Türkiye’ye “Garantörlük” hakkının verilmesinin, uzun vadede de 20 Temmuz 1974 Mutlu Barış Harekatının gerekçesinin temellerini oluşturmuştur.

Her ne kadar Türkiye 1954 yılında dek, Kıbrıs adasını ele geçirmek için her tür yasal veya yasal olmayan girişimde bulunmaktan çekinmeyen Yunanistan karşısında sessiz bir politika izlemeyi uygun görmüşse de, Yunanistan’ın Kıbrıs konusunu 1954 yılında BM’in gündemine getirmesi Türkiye’nin Kıbrıs sorununda taraf olduğunu gözler önüne sermiş ve Türkiye de ister istemez kendini Kıbrıs sorunun içinde bulmuştur.
Yunanistan’ın bu girişiminden sonra da Kıbrıs sorunu, resmi olarak Türkiye’nin gündeminde yer almaya başlamıştır. Bu tarihten sonra Türkiye’nin Kıbrıs adası ile ilgili belirlenen “Dış Politikası”, gelişmelerin ve adada yaşananların ışığında üç kez değişime uğramıştır.
1954 yılında Türkiye, Kıbrıs’ın, İngiltere tarafından Türkiye’den kiralandığını ve 1.ci dünya savaşında tek taraflı bir kararla ilhak edildiğini ileri sürerek, adanın bütünüyle Türkiye’ye geri verilmesi anlamına gelen “İlhak” tezini savunmuştur.
Türkiye 1957 yılına kadar sürdürdüğü bu politikanın gerçekleştirilebilir olmadığını anlayınca yeni bir politika benimsemiş ve Kıbrıs adasının paylaşılmasına razı olarak “Taksim” tezini ortaya atmıştır.
Kıbrıs adasının iki halklı olan yapısına çok uygun olan bu politika maalesef “Enosis” hayalleri kuran Yunanistan’ın uzlaşmaz tutumu yüzünden gerçekleştirilememiştir.
Türkiye’nin üçüncü ve son “Kıbrıs Politikası” ise 1958 yılının 27 ve 28 Ocak günlerinde adanın çeşitli yerleşim merkezlerinde Türkler tarafından gerçekleştirilen mitinglerden sonra, yönetiminde ve güç paylaşımında Kıbrıslı Türklerin de eşit haklara sahip olacağı Federal bir devletin kurulması şekline dönüşmüştür.
Bu politikanın sonucu olarak da, 1959’da Zürih ve Londra Antlaşmaları imzalanmış ve İngiltere, Türkiye ve Yunanistan’ın garantörlüğünde Kıbrıs Federal Cumhuriyeti kurulmuştur.

1958 yılının 27 ve 28 Ocak günlerinde gerçekleştirilen mitinglerde şehit olan kardeşlerimi, bizlerin bu günleri görmemizi ve özgürlüğümüzü tatmamızı sağladıkları için rahmetle anıyorum.
Ruhları şad, mekanları cennet olsun.

Prof. Dr. Ata ATUN
http://www.ataatun.com

658550cookie-check27-28 Ocak 1958

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.