78 kuşağı konuşunca…

70’li yıllarda tarihsel haklılığı olan emeğin kurtuluşu, insanın özgürlüğü ve kardeşliği uğruna mücadele günceldi. 78 Kuşağı’nın işçisi, genci, yaşlısı, kadını, erkeği, Kürdü, Türkü bu mücadelenin içindeydi ve taraftı. Netice de yenileceklerdi.

Kuşağımız üzerinden Türkiye insanın, insanlığın yüce idealleriyle buluşması kanla bastırılmıştı. Ne var ki bununla yetinmeyeceklerdi. Yenenler yenilenlerin tarihini ‘anarşi ve terör’ derekesine indirgeyecekler, hatta ‘yok’ sayacaklardı. Tarihin o döneminde toplumsallaşma sürecine giren yüksek idealler unutturulacak, kuşağımız ‘yitik kuşak’ olacaktı.

Darbeden yirmi yıl sonra tarih sahnesine çıkmanın daha ilk adımlarını atmaya başlarken, kuşağımız adına hep şu soruyu sorduk: ’78 Kuşağı tarihi olmayan bir kuşak mıdır?’ yoksa ‘tarihi inkar edilmiş bir kuşak mıdır?’ Egemen sınıf korosunun yirmi yıl boyunca buna verdiği cevap buna hep: ‘tarihi olmayan bir kuşaktır’ oldu.

Çünkü tarihi olmayan kuşağın geleceği de olmazdı. Ya ne olurdu? ‘Karışık ve köksüz’ bir kuşak olurdu.1980 öncesi dönemin zerk edilen ‘kaos ve kargaşa’ yıllarında kaybolup giden, mümkünü yok ‘iflah olmaz’ bir kuşak olurdu. O haliyle benliğine dönemez, temelleri üzerinden kendini yeniden kuramaz ve üretemezdi. Bu temelde 78 Kuşağı ‘yitik kuşak’ oldu.

Tarihte ağır baskı koşulları ve katliamlar sonucu hayattan silinmiş,kaybolmuş, adeta ‘tarihsiz’ kalmış diyebileceğimiz halklar ve kuşaklar yok mudur? Vardır. Ne var ki onların hemen hepsi incelendi, araştırıldı, tarihsizliklerine temel oluşturan koşulları neden-sonuç ilişkileri içerisinde açığa çıkarıldı ve ‘tarihsel haksızlık’ hükmüne varıldı. Böylece bir şekilde tarih önünde itibarları iade edilmiş oldu.

Dokuz yıl öncesini hatırlıyorum. Görüştüğümüz kimi yakın dönem tarihçilerine, sosyologlara : ‘Tamam! varsayalım ki tarihsiz bir kuşağız, o zaman bunun neden ve sonuçları araştırılıp ortaya konsun, hükmü gelecek kuşaklara bırakılsın’ dendiğini ama, duymadıklarını hatırlıyorum. Başka bir ifadeyle, 78 kuşağı, araştırılıp incelenmeye dahi değer görülmedi.

Egemen sınıf tarihçilerini anlıyorduk. ‘Emekten yana’ tarihçilerin ‘üç maymunu’ oynamalarını anlamak mümkün değildi diyeceğim ama, bu ülke de Kürtlerin yetmiş yıl boyunca unutulup yok sayıldığını hatırlayınca onları anlamak da mümkündü…

Bu nokta da diyebilirim ki, tüm tarihçiler, sosyologlar, antropologlar, edebiyatçılar fikir birliği içinde oldular : ’78 Kuşağı diye bir kuşak yoktu. 78 Kuşağı tarihsiz,geçmişsiz ve köksüz bir kuşaktı. İncelenmeye ve araştırılmaya değmezdi. Çünkü bu kuşak anarşi ve terörle kirlenmiş, güne ve geleceğe verecek hiç bir şeyi olmayan bir kuşaktı.’

Her şeye rağmen darbeden yirmi yıl sonra, bu kuşağın en ileri dinamikleri özgün bir alanda yan yana gelmeye başladılar. 78 Kuşağı’nın geniş yelpazesinin tüm deneyimini tek potaya aktarmak, yaşayan 78’lileri konuşturmak, toprağa düşenlerimizin anısını canlı tutmak, yitirilmek istenen bu ‘yitik kuşağı’, yeni genç nesillerle buluşturma yollu eylemimiz sürüyor.

78 Kuşağı’nın birbirinden farklı eğilimleri, ne yapıp edeceklerine kendileri karar veriyorlar. Her birimizin seçtiği yol, bir diğerimiz için meşru oldu. Katıldığımız veya katılmadığımız görüşleri, eylem biçimleri her ne olursa olsun bu kuşak bir arada konuştuğu zaman, biz bundan büyük bir devrimci enerji çıkacağına inandık hep…

Türkiye’de barış,özgürlük, eşitlik,demokrasi ve sosyal kurtuluş davasının da zaten şu anda en büyük ihtiyacı böyle devrimci bir enerji değil mi?

Biz ‘yitik kuşak’ diye anıldık, ama aramızda umutsuzluğa kapılanlar bile devrimci ruhlarını yitirmediler.

Yüreklere çöken külleri savurarak yürüyüşümüzü sürdürüyoruz.

***

78’lilerin 28 Şubat/1 Mart tarihinde İstanbul’da düzenlenen iki gün sürecek Türkiye Meclisi toplantısı var. Türkiye’nin ve Bölge’nin yirmi üç kent ve ilçe merkezinden arkadaşlarımız Meclis toplantısına hazırlanıyor. Bu meclis toplantısında, ‘onarıcı ve dengeleyici adalet’ bağlamında ‘yüzleşme, hesaplaşma ve yargılama’ kavramları ele alınacak. Yeni boyutları ile 78’lilerin siyasetle olan ilişkisi de tartışılacak.

78’lilerin yakaladığı gelişme çizgisi artık dar bir alanda ‘sürdürülebilir’ bir yüzleşmeyi aşmak zorunda. Yüzleşmenin toplumsallaşması eğiliminin güncelleşmesi kaçınılmaz bir zorunluluk. Tüm bu konularda doğal olarak belli bir netleşme hedeflenecek.

İlk kez Bölge’den 78 Girişimi temsilcilerinin katılacak olması, bu meclis toplantısı’nın bir yeniliği. Hakkari, Batman, Diyarbakır, Mardin-Kızıltepe ve Urfa’da 78 örgütlenmesini hazırlama sürecinde olan temsilci arkadaşlarımızın katılımı muhakkak ki toplantımıza başka bir renk ve enerji katacak.

Diyarbakır Cezaevi Gerçeği ile Yüzleşme ve Adalet komisyonu’nun yarattığı somut bir sonuç olarak ortaya çıkan bu gelişmeyi ele almayı gelecek yazıma bırakıyorum.

__________

* 78’liler Girişimi Sözcüsü

1078480cookie-check78 kuşağı konuşunca…

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.