Aaron Swartz (1986 – 2013)

Henüz 14 yaşındayken XML üzerinde çalışarak, bugün devasa internet içeriklerini düzenli olarak izlememizi mümkün kılıp hepimizin hayatını kolaylaştıran RSS’in ilk sürümünün geliştirilmesine katkıda bulunmuştu. Artık bir fenomene dönüşmüş olan internet platformu Reddit’in kurucularından biriydi. Lawrence Lessig ile beraber “Creative Commons” lisansını inşa eden ekibin içindeydi. İnternette sivil hak ve özgürlükleri savunan, çok sayıda kampanyanın etkili bir şekilde hayata geçirilmesini sağlayan Demand Progress’in kurucusuydu (http://demandprogress.org/).

Ama çoğumuz onu, ABD’nin haddini aşan, diğer ülkelerin hukuksal bağımsızlığını ihlal edecek, şirketlere interneti sansürleme yetkisi verecek SOPA ve PIPA yasa tasarılarının, büyük bir internet aktivizmi başarısıyla boşa çıkarılmasını sağlayan küresel internet grevi kampanyasının başlatıcılarından biri olarak tanıdık. Bu kampanya internet aktivizminin tarihine geçti ve daha sonra yine internet tarafsızlığını tehdit eden ticaret anlaşması ACTA, internetin kontrolünü devletlere vermeye çalışan BM ve ITU’nun WCIT konferansı karşıtı kampanyalara örnek ve ön ayak oldu. Aaron Swartz’ın yaratıcılığı, sorumluluğu ve duyarlılığı, ama her şeyden önce bilginin özgür dolaşımı ve erişimine duyduğu bağlılık hepimize ilham verdi.

Aaron Swartz’ın, intihar etmesi çok üzücü, ama sıradan ve sadece “kişisel” bir olay değil ne yazık ki. Swartz, bir süredir FBI tarafından ciddi bir taciz altındaydı. Akademik dergilerde yayınlanmış makaleleri çevrimiçi olarak (ve genellikle fahiş fiyatlara) satan JSTOR adlı sistemden çok sayıda makaleyi ücretsiz paylaşmak amacıyla indirdiği iddiasıyla tutuklanmış ve ABD Adalet Bakanlığı’nca 35 yıl hapis ve 1 Milyon dolar tazminat cezasına çarptırılması istemiyle hakkında bir dava açılmıştı. Davası Nisan ayında görülecekti. Swartz bu makaleleri Massachusettes Institue of Technology (MIT) yerleşkesindeki kayıtlı bir bağlantıyı kullanarak indirmişti. JSTOR makaleleri paylaşmadığı için dava açmaktan vazgeçti ama MIT aynı basireti gösteremedi ve Adalet Bakanlığı’nın ne zamandır aradığı fırsatı onlara sundu; bu ölçüsüz dava böyle açıldı.

FBI ve ABD yönetiminin Swartz’a bu kadar kızgın olmasının ardında bir çok şey var. Mesela Swartz, 2008 yılında, aslında kamu malı olan ABD kanunları ve hukuk kararlarını ücretli olarak kendi vatandaşına satan PACER sistemine alternatif oluşturan RECAP sistemini kurdu ve vatandaşları ücretini ödeyerek satın aldıkları tüm hukuk metinlerinin bu sistemden ücretsiz paylaşmaya çağırdı. Swartz, tek başına, cebinden küçük bir servet de harcayarak Amerikan hukuk külliyatının %20′sini herkesin erişimine açtı. FBI ve Adalet Bakanlığı kudurdu. Swartz’ın SOPA / PIPA ve Demand Progress başarıları da üzerine tuz biber ekti. Bu yüzden Adalet Bakanlığı Amerikan Anayasası’nın hukukta ölçülülüğü ve eşitliği ilgilendiren tüm ilkelerini çiğneyerek, intikam duygusuyla ve başkalarına da ibret olsun diye bu ölçüsüz hukuk macerasına girişti.

Özgürlüğünden (üstelik 35 yıl gibi hayatınızın yarısı boyunca) alıkonulmak tehdidi size bir çok şey yaptırabilir. Bu gayet insani bir duygudur. Dolayısıyla, Aaron Swartz’ın intihar etmesinde bu vahşi ve gayri meşru tehdidin payının olmadığını düşünmek imkansız. Nitekim ailesi ve Lawrence Lessig, Cory Doctorow gibilerinin de aralarında olduğu yakın dostları, ABD otoritelerinin bu ölümden kısmen sorumlulu olduğunu düşünüyor. Ailesi muhtemelen FBI ve Adalet Bakanlığı’na dava açacak (http://goo.gl/nZqEI). Aaron’un arkasında durmayan MIT ise güçlü bir şekilde protesto ediliyor (http://goo.gl/dJ90i). Aynı zamanda Swartz’ın JSTOR davasındaki avukatı da olan Lawrence Lessig, davaya bakan savcı Carmen Ortiz’in derhal görevden alınması için bir imza kampanyası başlattı: http://goo.gl/poYC4 .

Lessig’in şu cümleleri aslında meseleyi gayet iyi ortaya koyuyor: “Aaron, hayatı boyunca hiç bir zaman “para yapmak” peşine düşmedi. Reddit’in dönüştüğü şeyle şansı yaver gitti, ama RSS standardının oluşturulmasındaki çalışması, Creative Commons’un mimari kurulumundaki rolü, kamusal kayıtları özgürleştirmesi, özgür bir kamusal kütüphane kurması, ‘Change Congress/FixCongressFirst/Rootstrikers’ kampanyalarını başlatması ve Demand Progress’i kurması, Aaron’un her zaman (en azından kendi anlayışına göre) kamusal fayda için çalışmasının sonucuydu. Çok parlak ve eğlenceliydi. Dahi bir çocuk. Bir ruh, bir vicdan, kendime milyon kez sorduğum bir sorunun kaynağıydı: Aaron ne düşünür? Bu kişi artık yok, uygar bir toplumun ancak taciz olarak adlandırabileceği bir şekilde uçurumun kıyısına itildiği için yok. Hatalıyım belki, ama ölçülülük duygusuna da sahibim. Eğer ikisine de sahip değilseniz, ABD yönetiminin gücünün arkanızda olmasını hak etmiyorsunuz demektir.” (http://goo.gl/1tkMv)

Bugün akademisyenler Aaron Swartz’ı, akademik dergilerde yayınladıkları makaleleri #pdftribute etiketiyle internette herkesin erişimine açarak anıyorlar (http://goo.gl/jr5ar; http://goo.gl/GmwV2). Doctorow’un, Glenn Greenwald’ın, Kevin Poulsen’in ve özellikle Quinn’in yazdıkları, Hackernews’de veya Reddit’de paylaşılanlar, onun ardında nasıl bir iz bıraktığını yeterince anlatıyor (http://goo.gl/hlE0u;http://goo.gl/2yRM9; http://goo.gl/eKbs1; http://goo.gl/T02Zg;http://goo.gl/3SmLY; http://goo.gl/Gg6mr).

Evet, Aaron Swartz’ı, korporatizmin çıkarlarının uzantısı ve kendi halkının düşmanı olmaya meyletmiş bir devlet, ABD öldürdü. “Bütün dünyada yeterince fazla sayıda olursak, yalnızca bilginin özelleştirilmesine karşı güçlü bir mesaj vermekle kalmayacağız, aynı zamanda onu tarihe gömeceğiz. ” diyen Swartz, temsil ettiği özgürleşme potansiyelinden ürken devlet tarafından öldürüldü (http://goo.gl/9z54a).

Huzur içinde yatsın… Ama bilgiyi özgürleştirenlerin sayısını artırarak ruhunu yaşatabiliriz.

763030cookie-checkAaron Swartz (1986 – 2013)

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.