Abdülhamit’in mirasını da satışa çıkardılar!

YUSUF YAVUZ / AÇIK GAZETE – Başbakanlık, Kabataş Erkek Lisesi, Tıbbiye-i Şahane, Sağlık Bakanlığı ve Hıfzısıhha Enstitüsü’nün de içinde olduğu toplam 16 tarihi yapıyı satmak için harekete geçti…
 
Seçimlere sayılı günler kala AKP hükümetinden yangından mal kaçırır gibi bir satış kararı daha. Osmanlı sultanları Abdülmecit ve Abdülhamit dönemlerinde inşa edilen kültür varlıklarının da aralarında bulunduğu çoğunluğu Cumhuriyet döneminin ürünü toplam 16 tarihi yapı satışa çıkarıldı. Mimarlar Odası Ankara Şube Başkanı Tezcan Karakuş Candan, konuyla ilgili düzenlediği basın toplantısında Ankara’da Sağlık Bakanlığı ve Hıfzısıhha Enstitüsü ile İstanbul’da Kabataş Erkek Lisesi, Siyami Ersek Göğüs Hastalıkları Hastanesi, Tıbbiyeyi Şahane Binası, Heybeliada Sanatoryumu, Rumeli Hisarında bulunan İstanbul Üniversitesi tesislerinin de satış listesinde yer aldığını belirterek, Cumhuriyet tarihinde böyle talan görülmedi. Giderayak kültürel varlıklarımızı ve değerlerimizi bir avuç sermayedara peşkeş çekmek istiyorlar. Bu satışa dur diyelim” dedi.
 
TMMOB Mimarlar Odası Ankara Şube Başkanı Tezcan Karakuş Candan, 24 Mayıs 2018 tarihinde Başbakanlık tarafından Milli Emlak Genel Müdürlüğü’ne bir yazı yazıldığını belirterek, Osmanlı ve Cumhuriyet dönemlerinde inşa edilen toplam 16 tarihi yapının satışı için düğmeye basıldığını söyledi.
BAŞBAKANLIK 16 TARİHİ YAPIYI SATMAK İÇİN DÜĞMEYE BASTI
Mimarlar Odası Ankara Şubesi’nde bir konuyla ilgili düzenlenen basın toplantısında konuşan Candan, hükümetin uzun yıllardır ülkenin tüm varlıklarını talana açan bir politika izlediğini öne sürerek, “Özellikle kültür varlıklarının satışı ve devri işlemlerine dair çok ciddi düğmeye basılmış durumda. Başbakanlık tarafından kültür varlığı olan 16 yapının satış ve devri için yazısı yazılmış. Başbakanlık tarafından Milli Emlak Genel Müdürlüğü’ne 24 Mayıs 2018 tarihinde bir yazı yazılıyor. Türkiye Cumhuriyetinin biriktirdiği önemli yapılar ile Osmanlı’nın son döneminde yaptığı binalar, kültür varlıklarının büyük bir bölümü ki hepimiz açısından çok değerli alanlar bunlar. Satış ve devir işlemleri için kültür bakanlığından izin alınmaya çalışılıyor. Belki de izin alındı onu bilemiyoruz. Çok hızlı bir şekilde düğmeye basılmış durumda ikinci tur sürecinde bu binaların satış ve devir işlemlerini yapılması için muhtemelen ihaleler açılacak. Giderayak cumhuriyetin ve ecdadımız dedikleri Osmanlı dönemini eserlerini satma isteği ile gerçek yüzlerinin bir kez daha gösteriyorlar” diye konuştu.
KABATAŞ ERKEK LİSESİ, SAĞLIK BAKANLIĞI VE TIBBİYEYİ ŞAHANE LİSTEDE
Satışa çıkarılmak istenen tarihi yapılar arasında Ankara’da Sağlık Bakanlığı ve Hıfzısıhha Enstitüsü’nün tarihi binalarıyla İstanbul’da Kabataş Erkek Lisesi, Siyami Ersek Göğüs Hastalıkları Hastanesi, Tıbbiyeyi Şahane Binası, Heybeliada Sanatoryumu, Rumeli hisarındaki İstanbul Üniversitesi tesislerinin de bulunduğunu dile getiren Candan, Kültür Bakanlığı ve Koruma Kurulu Üyeleriyle ilgili bürokratlara seslenerek, “Hepimize ait olan biricik eserlerimizin, kültür varlıklarımızın korunması ve gelecek kuşaklara taşınması, kamusal kullanımlarını kaybetmemesi için bu satışa izin vermeyin. Bu satışın altına imzanızı koymayın. Bu satışa ortak olmayın” çağrısında bulundu.
‘KENDİ BİNANI BIRAK KİRAYA ÇIK, İSRAFIN BÖYLESİ GÖRÜLMEDİ’
Satılması planlanan tarihi yapılar hakkında bilgiler veren Tezcan Karakuş Candan, 1926 yılında inşa edilen ve Ankara Sıhhıye Meydanı’na adını veren Sağlık Bakanlığı binası ile 1928’de tasarlanan Ankara Refik Saydam Hıfzısıhha Enstitüsü’nün Avusturyalı mimar Theodor Jost’un tasarımları olduğuna dikkat çekerek, “Sağlık Bakanlığı Binası Ulus’tan Çankaya’ya kadar uzanan Cumhuriyet’in temsil aksı üzerindeki ilk modern mimarlık eseridir. Meydana ismini vermiştir. Cumhuriyetin sağlıklı nesiller yetiştirmesi ve sağlıklı bir gelecek kurgulamasının simgesidir. Ankara’da cumhuriyet varlıkları şehir hastaneleri gibi ne idüğü belirsiz bütçeyi kurutan binalar için hastanelerimizi satıyorlar. 1,5 milyon metrekarelik tamamen ticarileşmiş bir hastane yaklaşımıyla Bilkent Şehir Hastanesi’nin açılması sürecinde, Sağlık Bakanlığı boşaltıldı ve bakanlık kiracı olarak başka binaya taşındı. İsrafın böylesi görülmedi. Kendi binanı bırak sonrada kiraya çık. Bu yapılar kent merkezinde en değerli arazilerde bulunan tescilli kültür varlıklarıdır” ifadelerini kullandı.  
SULTAN ABDÜLMECİT’İN 1858’DE AÇTIĞI BİNA DA SATIŞ LİSTESİNDE
İstanbul açısından da büyük bir sıkıntı olduğuna değinen Candan, boğaza nazır kültür varlığı niteliğindeki yapıların devri ve satışı için düğmeye basıldığını dile getirdi. Mimarlar Odası İstanbul Şubesi’nin de konuyla ilgilendiğini kaydeden Candan, satışa çıkarılmak istenen tarihi yapılar arasında Osmanlı hanedanının çocuklarının eğitimi için 1800’lü yıllarda yapılan Kabataş Ticari Meslek Lisesi ile bugün Beyoğlu Anadolu Lisesi adıyla kullanılan 1858’de Sultan Abdülmecit tarafından açılan binanın da bulunduğunu dile getirdi.
ABDÜLHAMİT’İN DOĞUM GÜNÜNDE AÇILAN TIBBİYEYİ ŞAHANE SATILACAK
Yapımına 1894’te başlanan ve Sultan II. Abdülhamit’in doğum gününde, 6 Kasım 1903 tarihinde hizmete açılan Mekteb-i Tıbbiye-i Şahane binası ile 1867-1877 yılları arasında Feriye Sarayı olarak tasarlanan, 1908 yılında ise Kabataş Erkek Lisesi adını alarak hizmet vermeyi sürdüren tarihi yapının da satış listesinde olduğunu dile getiren Candan, “Türkiye’nin ilk verem hastanesi olan ve 1924 yılında Atatürk’ün isteğiyle kurulan Heybeliada Sanatoryumu, Fatih’teki Çapa Kız Selçuk Sanat Okulu, Rumeli Hisarı’nda İstanbul Üniversitesinin sosyal tesisleri, Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü, Siyami Ersek Göğüs Hastanesi binaları da bulunuyor. Bu eserler hem Cumhuriyet’in kuruluş hem de Osmanlı’nın çok önemli ve bize emanet edilmiş değerleridir. Sadece Cumhuriyet’in değil Osmanlı’nın ecdatlarının da bize emanet ettiği kültürel varlıklarımızın tamamını satışa çıkartıyorlar. Bu da gidişlerinin çok açık göstergesidir” diye konuştu.
‘BU VARLIKLAR SİZE EMANETTİR, İSTEDİĞİNİZİ YAPAMAZSINIZ’
Tarihi yapıların satılmasının akla ziyan bir durum olduğu görüşünü savunan Tezcan Karakuş Candan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Hükümetin başında olabilirsiniz, devleti yönetebilirsiniz, lakin bu varlıklar size emanettir. İstediğinizi, yapamazsınız. Çünkü bunlar kamuya ve halka ait olan kültür varlığıdır. Yüzyıllardır biriktirilen değerlerdir. Siz bu değerleri kime peşkeş çekecekseniz ki giderayak ihale süreçlerine başlıyorsunuz. İstanbul’daki boğaza nazır yapıların satış ve devrini kimlere yapmayı planlıyorsunuz? Rumeli Hisarı’nda İstanbul Üniversitesinin sosyal tesisleri, Kabataş Lisesi’ne baktığımızda da Galatasaray ve Boğaziçi Üniversitesine kadar tarihi yapıların tamamının satılabileceği mesajlarını veriyor. Bu hükümetin genel bakış açısını çok net olarak ortaya koyuyor. Muhtemelen birçok bakanlıkta alelacele ihaleye çıkılarak ülkemizin bütün varlıklarımızın peşkeş çekileceği bir süreçle karşı karşıyayız. Bürokrasinin imza konusunda imtina etmesi gerekiyor. Yani devletin ve hepimizin varlığını bu hükümetin gerçekten hovardaca harcanmasına için vermeyeceğiz. Bunun takipçisi olacağız. Ankara özelinde Sağlık Bakanlığı ve Refik Saydam Hıfzısıhha binasının devredilmesi ve hayatımızdan çıkarılması konusunda çok ciddi bir mücadele yürüteceğiz .”
 
NİHAL EVİRGEN: ‘SATIŞ İÇİN BAKANLIKTAN İZİN ALMAYA ÇALIŞIYORLAR’
Konuyla ilgili tepkilerini dile getiren Mimarlar Odası Ankara Şube Sekreteri Nihal Evirgen de seçim gündemi nedeniyle ülkede çok büyük bir siyasi hareketlilik olduğunu vurgulayarak şunları söyledi: “İktidar tarafından meydanlarda yerlilik ve milliliğin tartıştırıldığı, ülkenin yüzde 50’sinin gayri milli ilan edildiği, kendilerine oy vermeyenlerin vatan haini ilan edildiği bir seçim süreci yaşıyoruz. Buna ve eşitsiz koşullara rağmen insanların bu iktidarı gönderebileceğine dair büyük bir umudu var. Herkes müşahit olmak ve sandıklara sahip çıkmak için büyük çaba harcıyor. Dün Başbakanın bize oy vermeyenler vatan hainidir söylemine eş değer açıklamasının ardından, bugün bizim elimize geçen belgeler ile kendilerini Osmanlı’nın mirasçısı ilan edenlerin 1800’li yıllardan bugüne kalan yapıları birer birer satışa çıkarmak için kapılar arkasında Kültür Bakanlığı’ndan izin almaya çalıştığını görüyoruz. 
 
‘DEVLETİN VE MİLLETİN VARLIKLARINI SATMAK İÇİN GÜN SAYIYORLAR’
Millet bahçeleri, millet kıraathaneleri gibi mimari ve kültürel anlamda hiçbir değer taşımayan projeleri önererek kendilerini milli ilan edenler, bugün bizim gerçekten değerimiz olan mirası birer birer satmanın peşindeler. Süre giden yıkımları durdurmak için sürdürdüğümüz mücadele devam ediyor ancak bugün bu satışları durdurmak için Kültür Bakanlığı yetkililerine izin vermemeleri gerektiğine dair çağrımızı yineliyoruz. Kamuoyunu da Cumhuriyet ve Osmanlı mirasına sahip çıkmak üzere devletin ve milletin varlıklarını satmak için gün sayan bu iktidarı göndermek için 24 Haziran’da oy kullanmaya ve sandıklara sahip çıkmaya çağırıyoruz.”
2202050cookie-checkAbdülhamit’in mirasını da satışa çıkardılar!
Önceki haber4 bin yıl önce soğan ihraç eden Anadolu bugün soğan ithal ediyor!
Sonraki haberMuharrem İnce: Kamyoncu köprüden nasıl geçecek?
YUSUF YAVUZ
YUSUF YAVUZ (GAZETECİ-YAZAR) Isparta, Sütçüler'de doğdu. 1990’da edebiyatla ilgilenmeye başladı. Deneme ve inceleme tarzındaki ilk yazıları 1996 yılında 'Atatürkçü Ses' Dergisi’nde yayımlandı. Aynı yıl yerel ölçekte yayın yapan kanallarda 'Dönence' başlıklı radyo ve televizyon programları hazırlayıp sundu. 1999 yılında Antalya'da kurulan Müdafaa-i Hukuk Dergisi’nde yazmaya başladı. 2001’de Gazete Müdafaa-i Hukuk’ta Muhabir-Temsilci olarak görev aldı. Daha sonra adı 'Yeniden Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk' olan dergiyle bağını temsilci-yazar olarak sürdürdü. 2001-2007 yılları arasında Kaş Kitap Şenliğini organize ederek başta çocuklar ve gençler olmak üzere yöre insanının kültür, sanat ve edebiyat çevreleriyle buluşmasını sağladı. 2005 yılında Muğla ve Antalya arasındaki sahil bandında yaşanan yabancılara toprak satışına ilişkin yaptığı araştırmalar önemli etkiler yarattı. Deneme, inceleme, röportaj, düz yazı, haber ve yorumları; Cumhuriyet Akdeniz, Odatv, Yeni Harman, Edebiyat ve Eleştiri, Yolculuk, Evrensel, Atlas, Magma, Aydınlık, Birgün, Açık Gazete gibi dergi ve gazetelerde yayımlandı. Antalya merkezli VTV Televizyonunda, Pelin Gel Ağan'la birlikte 'İki Ağaç İçin' adıyla 16 bölümden oluşan bir program hazırlayıp ve sundu. Kanal V Televizyonunda, Biyomühendis Çağlar İnce ile birlikte, Yörük kültürünü ve tarihsel köklerini ele alan 'Islak Çarıklar' adlı belgesel haber programı hazırlayıp sundu. Araştırma yazılarından bazıları, 'Yer Bize Çimen Verdi' ve 'Darağacına Takılan Düşler' adıyla belgesel filmlere de konu olan Yavuz, şu sıralar 'Islak Çarıklar' adlı bir belgesel haber programı için çalışmalarını sürdürüyor. Ağırlıklı olarak arkeoloji, çevre, kentsel dönüşüm ve tarım konularını ele alan çalışmalar yapmayı yazılı ve görsel medyada sürdüren Yavuz, yıkım politikalarıyla tarımdan hayvancılığa, kültürden mimariye kırsal yaşamın dönüşümünü ele alan araştırma yazılarıyla tanınıyor. Ziraat Mühendisleri Odası Basın Ödülü, Çağdaş Gazeteciler Derneği Belgesel ödülü, Türkiye Ziraatçılar Derneği Tarım ödülü, Kubaba Derneği kültür hizmeti ödülü'nün yanı sıra Türkiye Ormancılar Derneği gibi çeşitli meslek odası, kurum ve kuruluşlar tarafından ödüle layık görülen Gazeteci Yusuf Yavuz, Likya'dan Teke yöresine uzanan coğrafyadaki su kültürüne ilişkin uluslararası bir sanat projesinin de danışmanlığını ve metin yazarlığını üstleniyor.

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.