AB’nin tek taraflı dansı

“Tango yapmak için iki kişi gerekir. Ama ne yazık ki biz Türkiye ile tangoya başladıktan kısa süre sonra bazı Avrupalı liderler rock’n roll yapmaya karar verdi. Rock’n roll tek başına yapılır. Oysa biz tango için yola çıkmıştık. Avrupa tarafı dansın türünü değiştirmeye çalışıyor” diyor İtalyan Senatosu Başkan Vekili Emma Bonino.

Ve ekliyor; “AB – Türkiye ilişkilerinde yaşanan tıkanma kaderin sonucu değil. Avrupa olarak iç gündeme bağlı kısa vadeli vizyon ve yanlış hesaplar sonucunda Türkiye’ye karşı yükümlülüklerimize ihanet ettik. Müzakereler çıkmaza girince de elbette Türkiye oturup beklemek yerine kendi bölgesinde özerk bir takım dış politika arayışlarına girdi.”
İlk satırda ruhumuzu okşayacak bir özeleştiri var ancak ikinci satırın son cümlesini daha çok önemsiyorum ben.

Evet, Türkiye oturup beklemedi. Bekleyecek bir ülke değildi zaten. Kıbrıs sorununa çözüm arayışı diye başlatılan süreç “Türkleri Asya’ya sürme projesi” halini alınca Türkiye kendi gücünü gösterebileceği yeni alanlara yöneldi.

Çokta iyi etti. AB mevzuu zaten Türkiye’nin mükellefiyetlerini yerine getirmesi dışında fazlaca etkin olamayacağı bir konu. Emma Bonino’nun söylediği gibi Avrupa istediği zaman dansın yönünü de değiştiriyor, şeklini de. Arada bir “Ya biz tango yapmıyor muyduk” diye hayıflanıp “küstüm oynamıyorum” tavrı sergilesek de elimizden gelen fazla bir şey yok.

Ancak Türkiye’nin son yıllardaki ekonomi-politik başarısından mıdır, TC Başbakanı Erdoğan’ın kararlı duruşundan mıdır nedir, bu yolda umut verici olaylarda olmuyor değil. Hatırlatalım; AB’deki Türkiye dostu beş ülke, geçtiğimiz aylarda İsveç Dışişleri Bakanı Carl Bildt ve İngiltere’nin çağrısıyla kendi aralarında gizli bir toplantı yaptı. 5 ülkenin üst düzey temsilcilerinin katıldığı toplantıya Bildt başkanlık ederken, yine Türkiye’nin AB sürecine tam destek veren Avrupa Komisyonu Genişlemeden Sorumlu Komiseri Stefan Fule de katılımcılar arasında yer aldı.

Brüksel’de gerçekleşen görüşmede 5 ülke Türkiye ile ilişkileri yeniden canlandırmak için bir plan hazırladılar. Plana göre; İsveç, İngiltere, İtalya, İspanya ve Finlandiya, AB içindeki göreceli güçlerini kullanarak Türkiye ile en kısa zamanda yeni bir müzakere başlığı açılmasını sağlayacaklar. Böylece pozitif yönde ilk adım atılmış olacak.

Ve Kıbrıs Rum Kesimi dönem başkanı olmadan, 6 ay içinde Kıbrıs sorununun çözülmesi için her tür çaba gösterilecek. Aksi halde çözümsüzlükten Rumların sorumlu olduğuna yönelik açıklamalar yapılacak.

Rum kesiminin başkanlığına sayılı günler kalmışken yukarıdaki konuşmalar yeniden okunmalı diyorum. AB eski AB değil, Türkiye eski Türkiye değil, Rum kesimi eski Rum kesimi değil.

Dolayısıyla “barış ve medeniyet projesi” olarak kurulan AB’nin “gizli planların yapıldığı bir Hristiyan Birliği” yaftasından kurtulması için bir fırsat var önünde. Tüm yükümlülüklerini büyük bir başarıyla yerine getiren ve 10 yılda büyük ilerleme kaydeden Türkiye’ye verdiği sözleri yerine getiremeyen bu birlik inandırıcılığını ve kuruluş misyonunu kaybedecek. “Kıbrıs Rum Kesimi dönem başkanı olmadan, 6 ay içinde Kıbrıs sorununun çözülmesi için her tür çaba gösterilecek. Aksi halde çözümsüzlükten Rumların sorumlu olduğuna yönelik açıklamalar yapılacak” ifadeleri, Annan Planı referandumu sonrasında olduğu gibi “söz ağızdan çıkar” deyişini yeniden manşetlere taşıyabilir.

1620440cookie-checkAB’nin tek taraflı dansı

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.