Ada Dergisi’nin 4. sayısı çıktı

Başı, sonu, ortası olmayan ‘dünya denizinde’ herkes zaman zaman ruhunu dinlendirmek için sakin bir ‘ada’ arar. Belkide bu çabalar sığınmak, kaçmak, biraz daha fazla özğürlük ya da daha fazla  oksijen arayışı içindir. Kimi zaman kuytu bir kasabada, güvenli bir dost, ya da başka bir ülke olarak karşımıza çıkar bu sığınak. Bu defa bir edebiyat dergisi olarak çıkmış.

Bir gurup edebiyatçı ‘İstiklal savaşında’ olduğu gibi  Samsun’dan yola çıkarak ‘Ada’ adlı bir dergi çıkarmışlar. Onların bu güzel girişimi kısa zamanda tüm yurttan ve hatta dünyanın dört bir bölgesinde yaşayan Türkler arasında yankı bulmakta gecikmemiş.

Yazılı kültür geleneği çok eski olmayan Türkiye’de 50-60 yıl önce amatör sanatçılar, şairler, yazarlar bir çok defa bir araya gelerek borç harç edebiyat, sanat dergileri çıkarırlarmış. Okuma alışkanlığının çok geniş kitleleere yayılmaması, devletin ‘aydınlanmacı’ kültürel girişimlere sıcak bakmayıp desteklememesi nedenleriyle hemen tamamı kısa ömürlü olmuşlar. Büyük çoğunluğu bir kaç sayı çıktıktan sonra kapansa da bu girişimler aynı zamanda Türk edebiyat tarihinin temel taşlarınıda oluşturmuşlar. Son yıllarda  medya ve dağıtım ağlarının tekelleşmesi nedeniyle ‘aykırı seslerin’ ticari olarak başarılı olma şansları neredeyse hiç kalmamış.

İşte böyle bir ortamda bir gurup ‘Donkişot’ yeniden sanat dergisi çıkarmak için kolları sıvamışlar. Dördüncü sayılarını çıkardıklarına göre iyide gidiyorlar. Samsundan yola çıkan sanat kervanına Anadolu’dan sonra Londra’dan da katkı gelmiş.

Ali Keskin, Muharrem Aslan ve Abdullah Nihat Yılmaz, bunlardan bir kaçı.  Şiir, öykü, deneme başta olmak üzere bir çok edebiyat türünde yazıların bulunduğu dergide ‘Biliyorduk!’ başlıklı bir yazı kaleme alan Ali Keskin, şunları söylüyor:”….Sayımız çok azdı. Belki birbirimizi çoğu kez görmüyor ama tanıyorduk. Etrafımızdaki karanlıkta, varlığımızı okyanuslardaki yürek atışlarında hissediyorduk. Her yer renk cümbüşü ve bu renklerin bize ait olmadığını biliyorduk. Ayrı nehirlerde yüzüyor, farklı denizlere açılıyorduk. Ama bir gün kendi okyanusumuzda buluşacaktık. Biliyorduk!…..”. Ve İngiltere’de yaşayan şairlerimizden Muharrem Aslan, memleket özlemini ‘Cehennem Deresi Kanyonu’ adlı şiirinde şu dizelerle anlatıyor,”….Görüyürum/Güzelliğinin ışığı gözümü kamaştırsa da/Tarih doğayı hemen terketmiyor direniyor/Karadenize bilgelik yetmez ışıkta gerek/ Artvinli Mona Lisa”

1100650cookie-checkAda Dergisi’nin 4. sayısı çıktı

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.