İNGİLTERE… Adalete güven daha fazla nasıl sarsılır?

Darbe girişiminin ve onu izleyen olağanüstü hal koşullarının yarattığı hasarı bir an önce atlatmayı arzulayan ülke kamuoyunun böylece  rahat bir nefes alması, moralinin yükselmesi beklenirdi.Hayatın normalleşmeye başlaması için adaletin yerini bulmasından daha etkili ne olabilir ki?

Darbe girişiminin planlayıcısı oldukları iddia edilen, aralarında yüksek rütbeli subayların, generallerin de bulunduğu 220’den fazla sanık, Ankara yakınlarında Sincan’da yargılanmaya başlandı. Pek çoğunun suçüstü yakalandığı belirtilen iddianamelerde, aleyhlerinde kuvvetli deliller elde edildiği söylenen sanıklar için en ağır cezalar isteniyor.

Buna rağmen, adaletin yakın gelecekte yerini bulacağına dair güven, hiç olmadığı kadar düşük görünüyor.

Mahkeme salonunda bir tür tiyatro oynandığı, milletle dalga geçildiği, davaların sulandırıldığı yolunda itirazlar yükseliyor.

Hepsi Fethullah Gülen yandaşı FETÖ/PYD diye adlandırılan örgüt üyesi olmakla suçlanan sanıklardan şimdiye kadar suçlamaları kabul eden kimse çıkmadı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ‘suçüstü yakalandıkları halde mahkemelerde üç maymunu oynayan FETÖ’cüler’diye tanımladığı sanıkların  bu oyunu kim için oynadığını  sorguluyor ve kendilerini bekleyen ‘acı sondan’ kurtulamayacaklarını söylüyor.

. Adalet Bakanı Bekir Bozdağ ise, “ Böylesine alçak bir terör örgütü ben daha görmedim, duymadım” diyor ve ekliyor: “ Bunlar o kadar hain o kadar alçak o kadar karaktersiz o kadar omurgasız insanlar ki başaramadıkları darbeye dahi sahip çıkamıyorlar. Adam gibi çıkıp, ‘Biz yaptık; ama beceremedik’ erkekliğini gösteremiyorlar.”

Yeni Şafak yazarı Özlem Albayrak ise, “FETÖ örgütü üyeleri mahkemelerde umarsızca, utanmazca, ahlaksızca yalan söylüyor. Bu insanların örgütleri tehlikeye düştüğünde yapabileceklerinin bir sınırı, düşebilecekleri noktanın bir alt eşiği bulunmuyor.“ diye yakınıyor.

Tabii, söylediklerinde haklılık payı da var. Gülen hareketinin geçmişte sahte delilliler, yalan ve dolanla muhaliflerini hapislere tıktığını, sistemli bir şekilde kurumlara sızdığını yeni keşfetmedik.

Yıllarca ittifak içinde oldukları hükümet ortaklarından çok önce, bunları yazıp söyleyen, uyarıda bulunan bağımsız gazeteciler, akademisyenler, sağduyulu politikacılar vardı. Zamanında Gülenciler tarafından susturulamayanlarının çoğu, son bir yıl içinde hükümet tarafından susturuldu.

Şimdi, adaletle, insanların aklıyla alay edildiğinden yakınma sırası ülkenin yöneticileri ve yandaşlarında.

Ama bunu yaparken, adaleti daha fazla sarstıklarının, hukuku daha fazla çiğnediklerinin farkındalar mı acaba?

Yargı üzerinde tam denetim sağladıkları yetmiyormuş gibi, sürmekte olan davalara ilişkin yaptıkları açıklamalarla, adil yargının gerçekleşmesini de imkansız hale getiriyorlar.

Hukukun temel ilkesi ‘masumiyet karinesinin’ yani  bir suçtan dolayı kovuşturulan kişinin, suçluluğu mahkeme kararıyla sabit olmadıkça suçlu sayılamayacağının hatırlatılması mı gerekiyor kendilerine?

Sanığın masumiyetini ispatlamak zorunda olmadığını, suçun işlendiğinin şüpheye yer bırakmayacak şekilde ve delillerle kanıtlanması yükümlülüğünün savcılara ait  olduğunu  bilmemeleri gerçekten de mümkün mü?

Eğer neredeyse bir yıldır ve üstelik olağanüstü hal koşulları altında sürdürülen soruşturmalar sonucunda, hala sağlam deliller bulamadılarsa, davanın selameti, sanıkların ‘erkeklik göstermelerine’  kaldıysa,  vay halimize.

____________

Firdevs Robinson
Freelance journalist, commentator
http://www.firdevstalkturkey.com/
[email protected]

2095860cookie-checkİNGİLTERE… Adalete güven daha fazla nasıl sarsılır?

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.