Adam olmak

İnsanımız ipin ucunu kaçırdı gibi geliyor bana. Size öyle gelmiyor mu? Bir zamandır her şeyin dibi çıktı gibi bir duygu var bende. Yoksa abartıyor muyum? Abartıyor da olabilirim. Şiddetin bu kadar yaygılaşması her şeyin dibi çıktı dememiz için yeterli değil mi? Biz görünen şiddetleri ya da kaba şiddetleri biliyoruz. Ya bir insana derinden derine acı vermek için uygulanan şiddetler. Şiddetin binbir biçimi yaşanıyor. Gündelik bilinçle ya da kaba bilinçle yaşamı sürdürmeye çalışmanın sonu buymuş meğer. İnsanımız kadınıyla erkeğiyle köylüsü kentlisiyle iyice aşağılara düştü. Bu kötü akıştan kendini koruyabilmiş insanlar yok mu? Elbette var, olmaz olur mu? Bu çöküşün acısını onlar çekiyor zaten. Şiddete uğruyorlar, itelenip kakalanıyorlar, ellerindekini avuçlarındakini yitirmek korkusuyla yaşıyorlar ve katlanıyorlar, yalnızca katlanıyorlar.

Sizce onlar da biraz suçlu değiller mi? Onları suçlamaya kalkarsanız biz ne yaptık ki diyeceklerdir. Doğrudur haklıdırlar, hiçbir şey yapmadılar. Hiçbir şey yapmadıkları için suçluyoruz onları. Ortamı boş bıraktılar, bu yüzden suçlu düştüler. Hatta korkup şiddet uzmanının değirmenine su taşıdılar. Onları bunun için ayrıca suçluyoruz. Kötü şeyler yapmamakla hiçbir şey yapmamak arasında büyük bir uzaklık yoktur. İnsanlık bizden iyi şeyler bekler, iyi şeyler yapmamızı ister. Efendim benim kimseyle bir alıp veremediğim yoktur şöyle köşemde oturup duruyorum diyen adam sizin gözünüze peygamber gibi görünse de bir insanlık ayıbını işlemektedir. Ben kendi köşemde bana ayrılanı yani kendi payıma düşeni tüketiyorum, kimseyle bir alıp veremediğim yok demenin kolaylığına sığınanları nasıl hoşgörelim. Dostlarım, insan yaptıklarından çok yapmadıklarının suçlusudur.

Bir kötülük yaparsınız, yaşamda belli bir yeri kirletmiş olursunuz. Hiçbir şey yapmayınca bütün bir yaşamı kirletmiş olursunuz. Eleştirmediniz, bu yetmez gibi kötülüklere göz yumdunuz, çıkarlarınızdan başka bir şeyi düşünmediniz, yalan söylemedinizse bile doğruları gizlediniz, dostlar gücenmesin diye bir şeyleri görmezden geldiniz. Çoğunluk nereye gidiyorsa siz de yönünüzü oraya çevirdiniz, doğru olanı değil de geçerli olanı savundunuz, başkasının zararına olan şeyi kendiniz için yararlı görüp baş tacı ettiniz. Caniyi yüreklendirdiniz, değerliyi görmezden gelip değersizi öne çıkaranlara katıldınız, hayvanlaşmaya kalkan kişiyi engellemediniz, hemen hemen tüm kararlarınızı korkularınızın karanlığında aldınız. Boşu önemsizi değersizi öne çıkaranlara alkış tuttunuz, ahlaksızlığı özgürlük ahlakı olarak gösterdiniz, her koyunun kendi bacağından asılacağını ne güzel bellemiştiniz, bu ilkenizle yalnız kendi yolunuzu değil başkalarının yollarını da aydınlattınız.

Bu arada şiddetten yakındınız. Hatta şiddeti lanetlediniz, şiddete karşı yürüyüşler yaptınız, kahrolsun şiddet diye bağırdınız, çünkü siz barıştan yanaydınız, her zaman barıştan yana oldunuz ve savaşı insanlığın ayıbı diye gördünüz. İyi de ettiniz, birilerinin kafasına savaş düşmanlığını sokmak insanlık görevinizdi, bu görevden kaçmanız düşünülemezdi. Siz de kaçmadınız. Daha da öteye gidip yoksullar için acılar çektiniz, her sofraya oturuşunuzda o gece aç yatacak olanları düşünüp güzel gözlerinizi birkaç saniye olsun nemlendirdiniz. Bu arada insanın ve daha çok da bu toplum insanının kendini en alt düzeylerden azçok yukarılara nasıl çıkarabileceğini enine boyuna düşünmediniz. Başkaları sizi çok da ilgilendirmiyordu, siz doğru yerde olduğunuzu düşünüyordunuz ve bu düşüncenizin size sağladığı mutluluğu yaşıyordunuz. Başkaları için ne yapabilirdiniz ki. Ve şiddet bütün şiddetiyle sürüyordu. Oluk oluk kan akıyordu. Bir yandan içkinizi yudumluyordunuz bir yandan da olan bitenlere akıl erdirmeye çalışıyordunuz. Zamanlar mı kötü olmuştu yoksa toplumumuzda mı bir eksiklik vardı? Sorun kötü adamları toplum dışına çıkarmakla çözülemez miydi? Bunlara uzun uzun kafa yormanız da gerekmiyordu. Sonunda her şey oluruna varıyordu. Herkes kendi evinin önünü süpürse ortalık pırıl pırıl olur duyguculuğu pek aklınıza yatıyordu bu arada.

Yazımı yurdumun şairlerinden Ali Keleş’in Adam değilim adlı şiiriyle bitiriyorum. Trabzonlu şairimiz elli üç yaşındadır. Yirmi yedi yıldır şiir yazıyor. “Senin için inan adam vururum / Seve seve bu canımı veririm / Ömür boyu senin kölen olurum / Sonunu düşünürsem adam değilim. // Senin için gözlerimi oysunlar / İster elimi ayağımı kırsınlar / Yeter ki seni bana versinler / Seni dilenip de bakmazsam adam değilim // Seni seven bu kalp bende oldukça / Dünya yıkılana kadar döndükçe / Bu can bu bedende durdukça / Seni başkasına verirsem adam değilim // Aşkımı paraya pula satarsan / Acılara dertlere beni atarsan / Benden başkasına dönüp bakarsan / Seni öldürmezsem adam değilim.”

645650cookie-checkAdam olmak

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.