Açık Gazete’den iyi haberlerimiz var. Geçen hafta Türkiye’nin yüzakı hocamız İzzettin Öner yazmaya başladığı iyi haberini vermiştik. Bu hafta Dr. Rıza Kadılar yazı kadromuza katıldı. Dr. Kadılar Avrupa finans nabzını elinde tutabilen bir elin parmakları sayıdaki Türk uzmandan birisi… Yazılarını ve üslubundaki kıvraklığı seveceksiniz…
Cambridge’den Doç. Dr. Gün Güngör, yoğunluğu nedeniyle yazısında geçikmişti. Türkiye’deki tatsız gelişmeleri bilimsel bakış açısıyla değerlendirdiği “Ben Genel Kurmay Başkanı olsaydım” başlıklı yeni yazısı yayında. Yazarlarımızın köşeleri bir hafta tutuyoruz. Yazısını göremediğiniz köşe yazarını lütfen merak etmeyin, yeni yazısıyla yine karşınıza çıkacak…
Sol yandaki köşe yazarlarımızın hepsi Açık Gazete’nin bir süre sonra yenileyeceğimiz künyesinde yer alacak ülke temsilcisi ya da Danışma Kurulu üyeleri. Bir de künyede yer almadığı halde köşe yazan dostlarımız var. Onların yazılarını “İcerik”in en altındaki “Köşe Yazarları” bölümünde değerlendirdik. Bu bölümde Mete Karakaş, Doç. Dr. Birol Ertan, Sibel Bengü, Yusuf Yavuz artık sürekli yazan ve benim de tiryakisi olduğum yazarlarımızdan…
Okurlarımız bazen “Yazı gönderebilir miyiz?” diye soruyor. Tabii Açık Gazete’nin bir misyonu da okurlarını yazarlığa teşvik etmek. Herkes aslında bir yazar ama çoğu yazmaz… Logonun altındaki “Biz” bölümündeki kurallara uygun kaleme alacağınız yazılarınızı [email protected] ‘a gönderiniz. Değerlendirdikten sonra karar verelim.
***
Geçen hafta ilginç gelen bir kaç notumu size aktarmak istiyorum.
Mustafabey Tiryaki Açık Gazete’nin fok katliamına karşı açtığı kampanyaya yorum göndererek aynen “Benim soyliyecek lerim, Allhın emrine gore avlama yapmaları…” diye yazmış ve benden de cevap istemiş. Herkes düşündüğünü ifade etme özgürlüğüne sahiptir. Hele inanca karşı söylenecek her söz yanlış olur…
Geçen hafta görmeyen bir okurumuz da sanatsal bir etkinlik için yorum yazmıştı. Sevindim. Teşekkür ederiz…
***
Papa seçimlerini Açık Gazete’de de farklı bir başış açısıyla takip etti.
Papa’nın Türkiye’nin AB üyeliğine karşı olması gündeme oturdu. Papa bu. Yüzde 100 inançlı… O’na karşı söylenecek her söz de yanlış olur…
İngiltere’de 500 yıl önce Kral 8. Henry karısını boşayıp hamile sevgilisiyle evlenebilmek için Papa’yı reddetip kendi Anglikan Kilisesi’ni kurduğunu da burada eklemeliyim. Papa bu işte. Yaşamın pratiğine ters kararları savunmasaydı, İngiltere’yi kaçırmayacaktı.
Rahmetli Papa II John Paul’un Nixon ile anti komünist savaşını yazdık. The Daily Telegraph, ‘Soğuk savaş sonrasında dağılan SSCB ülkelerinde Papa’nın beklentisi dini canlanma yerine, ABD’den ithal edilen tüketim toplumu yaratıldı’ yorumunu yaptı. Papa, o savaşı da ganimetsiz kapattı.
Kilise’nin, kapitalizme karşı son kavgası 10 yıl önce İngiltere’de hafta sonu tatili üzerineydi. Kilise Tanrının kullarını yaratmaktan yorulduğu 7’nci gün tatil olma kuralının rafa kaldırılması karşı çıktı. Kapitalizmin kazancı, inancına ağır bastı. Şimdi bütün alışveriş yerleri pazarları açık…
AB, 20-30 yıl sonra emekli maaşını ödeyemeyecek kadar yaşlanacak. Türkiye AB üyeliğinde biraz yol alabilmişse bu Türkiye’nin kara kaşı, kara gözüne değil AB’nin Türkiye’ye muhtaç olmasındandır. Papa, kapitalizmin çıkarlarıyla örtüşmeyen metefazikle uğraşmayı sürdürürse, yine yitirecek…