Doğacaksın ağlayarak, öleceksin ağlatarak. Arada bazen gülüp hep ağlayarak. Zaman zaman durarak, pes ederek, ama yılmayarak… Umursamak, bırakmak, dert etmek, terk etmek, ertelemek , hepsi hayata dahil… Faturası belki bir kalp krizi, belki hafif bir nezle. Her halükarda hayat devam edecek sen girsende ılık yağmurların suladığı ölüler çimenliğine.
Kederin yanına gözyaşı dahil… Kayıpların yanına kazançlar dahil… Paraya pul dahil, semere at dahil… Siyaha ak dahil… Yaş 35’e kadar yolun yarısı dahil… Newton, Einstein, Vivaldi, Tolstoy, Nazım Hikmet, Yaşar Kemal, Orhan Pamuk, okumak, dinlemek, bilmek, kapasiten elverdiğince dahil…
Kahvenin yanına kurabiye, çayın yanına kek, yaprak dolmasının yanına ellerim dahil. Bedenimin yanına yüreğim dahil. Eğer aşk varsa, aşk’a herşey dahil, asla veresiye değil, nakit çok acil …
Rulet, maça kızı, kupa vale, rua, sigara, geceye dahil… Ama kazanarak ama kaybederek yoldan çıkmak, kumara dahil… Ama sarhoş, ama ayık ‘seni seviyorum‘ demek cesarete dahil. Sahilde balıklanmak, denize açılmak, alkolle dibe dalmak intihara dahil… Çocuklu çocuksuz, aşklı meşkli, evli evsiz kısmete dahil.
Kör göze parmak , yalan söze kötek , bir çift güzel bakışa mavi gömlek, öldüren sıcağa buzlu viski dahil.. Aklın oyununa kelimeler , azar azar sevmelere ihanetler , gitmeler, dönmemeler, elvedalar aşka dahil…
İki lafın belini bükmek, karnın ağrıncaya kadar gülmek, gecelerce gezmek, tozmak, sevişmek haytalığa dahil. Çalışmak, çalışmak çalışmak mesai saatlerine dahil. Emzirmenin yanına annelik, okşanmanın yanına şefkat, horlanmanın yanına nefret, dayağın yanına cehalet dahil.
Ellerim direksiyonda, sağ ayağım gaz pedalında, gözlerim uzak bir İstanbul sabahında, beni durduran her kırmızı ışıkta, beni durduran her suskun bakışda, inadına düşünerek, inadına unutmayarak , her gözlerimi kapadığımda, ısıtarak yatağımı güneş sıcağıyla, sarılarak yastığıma huzurumla, hınca hınç seven yüreğimin yanında, bu bendeki ben dahil, herşeyi alıyorum yanıma…
İster savarım, ister saklarım, ister def ederim, ister sarkıtırım kör kuyulara… Ne atarım ne satarım ne bırakırım hatıraları, ne söylerim birine paylaşırım sırrımı, gecelerce bir başıma, darmadağın, muamma… Ne konuşurum, ne kıpırdarım, ne suçlarım aklımı. İstanbul’un yanına yokluğum dahil, vurur aklımı giderim uzak kıyılara…
Bir eyvallahın lafı mı olur?..
Kendimi aldım gidiyorum,
Geride kalan herşey geçmişe dahil.
SİBEL BENGÜ’NÜN DİĞER YAZILARI
– Bir İstanbul hatırası
– Kadın dediğin
– ‘Adam gibi adam’ dedikleri…
– Mantığım intihar, ruhum serseri…