Hepimizin bildiği şeyleri yazmayacağım, kaldı ki, Deniz Feneri adı altında yapılan yolsuzlukların üçü malesef Türkiye Cumhuriyeti Devletinin Başbakanı’na kadar dayanmışken, ortada duran vurdum duymazlık ve hukuk tanımazlık had safhaya erişmişken, yazdıklarımızın pek de hükmü kalmıyor.
***
Alman Mahkemeleri kararlar vermiş, Türkiye’den bilgi belge istemis, yardımcı olun demis. Kanal 7 Yönetim Kurulu Başkanı Zekeriya Karaman bu davadan hüküm giymis. Yolsuzluğun ortasındaki RTÜK Başkanı Zahid Akman hakkında mal varlığı tedbir kararı çıkmış, bu da yetmemiş Başbakan Yardımcısı sayın Arınç, Akman’a neredeyse “ defol git kardeşim, bu ne yüzsüzlük” demeye getirmiş, fakat sayın Akman’da tık yok, pişkin pişkin yerinde oturmakta.
Neden?
Çünkü Sayın Akman’in elinde öyle bir koz var ki, Başbakanı bile dize getirmeye yetiyor. Hani o günlerce medyamızın bahsettiği, vurguladığı “ Güvendiği Dağlar” meselesı.
***
Başbakanımız Sayın Erdoğan’in bugün medyada yaptığı bir ropörtajda da herkesin gözüne çarptığı gibi, Sayın RTÜK Başkanını müthiş bir koruma şemsiyesi altına almışçasına sorulan soruları geçiştirmiş.
Neymiş; “ Sayın Akman temiz bir arkadaşmış”, Sayın Arınç’ in düşünceleri ise hükümeti bağlamazmıs”. Bu kadarına da pes doğrusu!
İşte Türkiyemizdeki bir bürokratin “sırtını sağlam bir dağa yaşlaması” bu demek oluyor.
Almanya tarihinin en büyük dolandırıcılığı diye adlandırılan sözkonusu davada suçu sabit görülen Kanal 7 Yönetim Kurulu Başkanı Zekeriya Karaman, olayın ikinci kahramanı RTÜK Başkanı Zahid Akman ve sayın Başbakan Erdoğan odaklı tartışma ve suçlamaların gölgesinde malesef temiz bir siyasetten ve hükümetten bahsetmek hayalcilik olmaktan öteye gitmemektedir.
Suçu ve suçluyu övmek, koruma altına almak da suç teşkil ederken, aşikar yapılmış dolandırıcılığı örtbas etmek, zanlıları korumaya çalışmak hiç kimsenin gözünden kaçmamaktadır.
Sayın Akman’ in görev süresi bitimine kadar, başkanlığı bırakmayacağı ve Temmuz 2009 ortasında dolan görev süresi sonrası RTÜK yönetim Kurulu Üyeliğinin de devam edeceği belirtilmiş.
Bu da, RTÜK Yönetim Kurul Üyeliğinin devamı ile birlikte başka bir göreve de atanabileceği anlamına geliyor. Örneğin, Sayın Akman RTÜK Yönetim Kurulu Üyeliğine devam ederken, Başbakanlığa bağlı bir başka kurumda da “istediği” göreve atanabilir.
Kısaca sayın Akman, elinde öyle bir koz tutuyor ki; bu koz Başbakan Yardımcısı Sayın Arınç ile Başbakan’in arasını açabilecek kadar sağlam ve sonrasında kendisine daha korunaklı bir koltuk kazandıracak kadar güçlü.
Başbakan tarafından bu denli korunan bir bir kişiye hiç bir savcı suç isnad edemez, hiç bir mahkeme yargılayamaz. Hiç bir kimse de dokunamaz.
Sayın Akman’i önümüzdeki yıllarda Başbakanımızın Yardımcısı olarak bile görmek mümkündür, biz buna hiç şaşırmayız.
______________
* Not: İşlerimin yoğunluğu sebebiyle uzun zamandır okuyucularımla buluşamadığım için üzgünüm, her hafta sizlerle eskisi gibi buluşmaya gayret edeceğim.
