Aleviliği kimden kurtarmalı

Sadece zamana mı? Hayır, bir de sözde bir kesimi temsil iddiasında olanların behemehal tasfiyesi!


Totaliter devlet geleneği, zamana karşı hükmünü önemli oranda kaybetti. Dünyanın aldığı bu yeni pozisyona karşı zaman, kendiliğinden bu nevi kimlikleri eskitti, hükümlerini yok etti.


Türkiye’de dindarlar, Kürtler ve sol örgütlenmelerin birinci dereceden hedefi olan statüko, artık eski kudretine sahip değil. Buna karşın hak ve özgürlükler alanında mücadele edenlerin de önünü açan, işini kolaylaştıran bir süreç yaşıyoruz.


O halde Türkiye’nin sivilleşme çabaları, farklılıkların olağan hale dönüşmesi neden sağlanamıyor? Madem buyurgan ve tek sesli devlet geleneği önemli oranda zayıfladı, o halde bir başka engele mi dolandı Türkiye?


Evet, bir başka engele dolandık hepimiz. Başımıza bela partilerimiz, yol göstericilerimiz, sözde temsilcilerimiz oldu!


Alevilerin kendilerini ifade etmeleri, serbest ibadet yapmaları ve örgütlenmeleri adına yıllardır sürdürülen bir mücadele var. Talepler devlet katına iletiliyor. “Bizi duyun, anlayın, deli gömleği giydirmeyin” diye. Sonuna kadar haklılar.


AK Parti, Alevi kökenli bir grubun öncülüğünde Alevilerle temasa geçmek istiyor. Bunun politik bir yatırım olduğunu söyleyerek uzanan eli geri çevirmek ne kadar samimi ve tutarlı bir davranıştır? Başka amaçlarla yapıldığının emaresi nedir? Henüz temas edilmemiş, taraflar taleplerini iletememişler, sonucun ne olacağı belli değil.


Çatışmak, kamplaşmak, militanlaşmak ya daha kolay geliyor ya da bu durum birilerinin işine yarıyor.


Alevi tabanına düşen bir görev var bu noktada. Yıllar yılı devlet, Alevilere karşı umursamaz ve düşman tutumlar sergiledi. Alevi kimliği “sakıncalı” demekti, adını söylemek bile neredeyse uğursuzluk olarak algılanıyordu! Tahkir nedeni idi adeta Alevi demek! Diyanetin, eğitim camiasının, basın yayın organlarının da elbirliği ile varlıklarını kerih gördükleri bu topluluk, bir takım haklar elde etmek noktasında, başlangıç çizgisinde bugün. Elbette çok zaman önce kesilmiş olan Alevilerle devlet ilişkilerinin bir anda istenen düzeye geleceğini beklemek saflık olur. Ama Alevilerin diğer unsurlarla eşdeğer düzeye ulaşmaları için bir adım, bir başlangıç gerekli. Aleviler, AK Parti iktidarının açtığı bu alanı, hiç değilse kendilerini topluma doğru anlatmak bakımından bir fırsat olarak görmeliler.


Suniler ile Alevilerin arasında ekilen nifak tohumları, Alevilerin, resmi devlet tezinin o sığ ve karanlık koridorlarında anlaşılmasını dışlayarak Alevileri Alevilerden dinlemek için bundan daha iyi fırsat mı olur!


Aleviler, kendileri namına tasarrufta bulunan ve Aleviliği bir çeşit militan kalıba sokarak çatışmacı, uzlaşmaz noktalara çekme gayretindeki kesimlerle hesaplaşmak zorundalar. Yoksa..bir yol geçen hanı gibi işlem gören, herkesin aklınca bir şeyler tıkıştırarak anlaşılamaz hale getirdiği bir Alevilik olgusu en başta Alevileri yaralar ve diğer kesimlerle olan ilişkilerini tıkar.


Toplumsal alana yayıldığı, kurumsallaştığı ve genel hatları üzerinde uzlaşılabilecek bir düzeye eriştiğinde Alevilik, sadece bu inanışa bağlıların değil Türkiye’nin de ihtiyaç hissettiği yeni açılımlar sağlayacaktır.   


“Aleviyim” demek, bu aidiyeti bir onur olarak taşımak ve dünyaya bu pencereden bakıp projeler geliştirerek Alevi kimliği ile mutlu yaşamak her Alevinin en tabii hakkıdır. Bu hakkı sağlayacak süreç başlamıştır. Bu sürecin dal budak salması Alevi tabanının tazyikin bağlıdır.


Türkiye, bir başka seçenekte ısrar etme, içine kapanarak dünyadan tecrit olma kulvarından bir başka zorunlu istikamete yönelmiştir bugün. Gayri samimi de olsa çağdaş dünyanın saygın bir üyesi olma hedefi, bizi bir şekilde o dünyanın kapısına getirip bıraktı. Ceberrut devlet geleneğini diriltmek için akla hayale gelmedik her türlü entrikaya rağmen bu süreç geriye işlemiyor. Özetle zaman da zemin de müsait.


Sadece Aleviler açısından değil, tüm toplum kesimlerini kuşatan evrensel etkiye sahip bir enerji yığılması yaşanıyor Türkiye’de. Bütün mesele dinazorları aşmak!


Aleviler, Alevileri, Kürtler, Kürtleri aşmak zorunda! Dindarlar, bunca buhrana rağmen bir şey geliştiremeyip kişisel varlıklarını büyüten dindarlık iddiasındaki oluşumları anlamak ve sorgulamak zorunda.


Hedefe en yakın yerdeyiz. Bu zirveye tırmanmak için çok acılar çektik. Her yanımız yara bere içinde kaldı. Ya son bir hamle ile evrensel olana ulaşacağız ya da epey uzağına düştüğümüz çıkış notasına düşerek en dibe çökeceğiz.


Ağlamak, dövünmek zamanı değil. Ne istiyoruz, ne veriyorlar, bununla topluma bir nefes aldırabilir miyiz ve ideal olan için aklın önerdiği şey ne? Mızmız çocuklara özgü tutumlarla bir değer oluşturamayız ve ancak çektiğimiz onca acıya yenilerini ekleriz.


Bir sunni olarak çocukluğumdan beri büyük bir saygı ve muhabbetle baktığım Alevi dostlarımın dünyasını daha yakından tanımak istiyorum. Sandukalarında saklı türküleri, “kim ne der” korkusu ile kendi aralarında yaşattıklarını, ayinlerini, sohbetlerini dinlemek istiyorum.


Alevilik, giderek toplumsal alandan uzaklaşan militan bir ideoloji olmadan müdahale edilmeli. Bunun için de Alevilik, Aleviliği bir sektöre dönüştürmüş somurtkan çehrelerden kurtarılmalı.  

705630cookie-checkAleviliği kimden kurtarmalı

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.