Alman sütünden Afyon kaymağı olur mu

Türkiye’nin en önemli hayvancılık merkezlerinden Afyon’da isyan var: Küçük üretici bitti!
 
YUSUF YAVUZ / AÇIK GAZETE – Türkiye’nin en önemli hayvancılık merkezlerinden biri olan sucuk ve kaymağıyla ünlü Afyonkarahisar’da yerli ırk hayvancığın sonu gelmek üzere. İç Anadolu ve Akdeniz Bölgesi’nin yumurta üretim üssü olan çiftlikler birer birer kapandı, köylüler yumurtayı marketten alır hale geldi.
Yem ve ilaç bağımlısı ithal sığırların desteklenmesiyle büyük işletmelerin önü açılırken küçük üreticiler büyük çiftliklerde işçi konumuna düşüyor. AKP Hükümetinin açıkladığı ‘Milli Tarım Projesi’ni eleştiren Afyonkarahisar Oğuz Boyu Yörükler Türkmenler Derneği Başkanı Şakir Altıntaş,“Küçük üreticiler bitmiş durumda. Bu politikalarla Türk hayvancılığı birkaç yıl içinde tamamen çökertilerek yabancı kaynaklı büyük şirketlerin eline geçecek” diye konuştu.
 
TÜRKİYE 25 YILDA YERLİ IRKI SIĞIRLARI YOK ETTİ
Türkiye’de son yıllarda hızla yok olan yerli sığır ırklarının yerine özendirilen ithal sığır türleri yerel lezzetlerin de yok olmasına neden oluyor. TÜİK verilerine göre 1991 yılında 6.685.683 olan yerli ırk büyükbaş hayvan sayısına karşın 1.253.865 kültür sığırına sahip olan Türkiye’de aradan geçen 25 yılda yerli sığır sayısı hızla düşerken ithal ve melez türlerin sayısı ise aynı oranda artış gösterdi. TÜİK’in 2015 verilerine göre yerli sığır sayısı 1.874.925’e gerilerken ithal büyükbaş hayvan sayısı ise 6.385.343’e çıktı.
1930’LARDA 500 BİN MANDAMIZ VARDI, 2015’TE 133 BİN’E DÜŞTÜ!
Anadolu kırsalının vazgeçilmez yerli ırk büyükbaş hayvanlarından biri olan manda varlığındaki düşüş ise çok daha büyük. Buna göre Cumhuriyet’in ilk yıllarını kapsayan 1930’lu yıllardaki manda sayısı 500 bin civarında seyrederken, 1960’lı yıllarda 1.250.000 seviyesine yükseldi. Ancak 1990’lı yıllarda hızla düşen manda sayısı, 2007 yılında 80 bin seviyesine indi. Bu büyük düşüşün ardından alınan tedbirlerle 2015 yılında 133.766’ya çıktı.
HAYVANCILIK MERKEZİ AFYONKARAHİSAR’DA İSYAN VAR
Bir zamanlar yerli sığır ve manda türlerinin üretim merkezi olan Afyonkarahisar’daki küçük üreticilerin bugün Almanya, Hollanda ve diğer Avrupa ülkelerinden ithal edilen sığırların yetiştirildiği büyük çiftliklerde işçi konumuna düştüğünü söyleyen Afyonkarahisar Oğuz Boyu Yörükler Türkmenler Derneği Başkanı Şakir Altıntaş, AKP hükümetinin açıkladığı ‘Milli Tarım Projesi’ni de sert dille eleştirerek, “Küçük üretici bitti,  Türk hayvancılığı yabancıların eline geçmek üzere” uyarısında bulundu.
‘TAVUKÇULUK BİTTİ, KÖYLÜ YUMURTAYI MARKETTEN ALIYOR’
Bölgedeki hayvancılık üretimi konusundaki sorularımızı yanıtlayan Altıntaş, Afyonkarahisar’ın önemli bir yumurta üretim merkezi olduğunu ancak bugün köylülerin bile yumurtayı marketten aldığına dikkat çekerek, “Bir ay önce 6 lira olan yumurtanın kolisi şimdi 15 liraya çıktı. Afyon bölgesi kendi çabasıyla hayvancık yapan bir yerdi. Şu anda bu üreticilerin oranı yüzde 20’ye kadar düştü. Hükümetin çıkardığı son düzenlemeler küçük üreticiyi bitirmek amacına hizmet ediyor. ‘Milli Tarım Projesi’ diye açıklanan desteklemeler büyük girişimcilerin işine yarayacak. Şu anda bu bölgede gerçekten işi hayvancılık olmayan başka sektörden şirketler kredi ve hibe veriliyor diye hayvancılığa giriyorlar. Bolvadin’de büyük çiftlikler kurulmaya başladı. Eskiden kendisi hayvancılık yapan köylüler şimdi bu çiftliklerde işçi olarak çalışmaya başladı” diye konuştu.  
‘YERLİ IRKI YOK ETTİK, İTHAL SIĞIRLARIN YEMLERİ ÇOK PAHALI’
Bölgedeki hayvan üreticilerinin 30 yıl öncesine kadar hayvanı hastalandığında tedavi edebilecek bilgiye sahip olduklarının altını çizen Altıntaş, şöyle konuştu: “Bu bölge hayvancılık merkeziydi. Yerli ırk ineklerimiz arazide yayılıyor, yılda sadece iki ay yemle besleniyordu. O da kendi ürettiğimiz kuru yem. Bu inekler günde 8 kilo süt veriyordu ama sütü oldukça kaliteli ve besin değeri yüksekti. Bunu bitirdiler. Yerine günde 20 kilo süt veren ama sütünü kalitesi yerli ineği tutmayan, ilaç ve yem bağımlısı Hollanda ineğini getirdiler. Araziye dayanıksız, yem vermezseniz ölür. Bir saat arazide yürüse topal oluyor hayvan. Yemleri, ilaçları çok pahalı.”
 
‘İNSANIMIZIN DÜŞÜRÜLDÜĞÜ BU HALLERE İSYAN EDİYORUM’
Bölgedeki keçi üretimi konusunda da bilgiler veren Şakir Altıntaş, “Kendisi de Afyonlu olan Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu’nun yıllardır uyguladığı politikalarla keçi üreticilerine kesilen cezalar ve baskılar bu üreticileri yıldırdı. Hepsi kente indiler. Keçi bu bölgede bitti. Yaylalarda özgür ruhlu olan bu insanlar köleleştiler. Şimdi Afyon’da 8-10 katlı apartmanların bodrumlarında kalorifercilik, kapıcılık yapıyorlar. Bunları gördükçe içim yanıyor benim. İnsanımızın düşürüldüğü bu hallere isyan ediyorum. Ben bu yaşananlardan kahroluyorum. Bazen hiç dağdan inmeseydim, bunları görmeseydim diyorum. Yörükler, Türkmenler kendi dertlerini çözmekten aciz, varlıklarını borçlu oldukları alanları yok eden iktidarın peşine takılmış gidiyor” dedi.
‘MANDALAR YOK OLDU, AYFON’UN ÜNLÜ KAYMAĞI BİTTİ’
Uygulanan yanlış hayvancılık politikaları yüzünden Afyonkarahisar’ın ünlü kaymağının da yok olma noktasına geldiğini dile getiren Altıntaş, “Geçmişte sadece benim köyümde 300 manda vardı. Şimdi bir tane bile yok. Geçenlerde Bolvadin’de kaymak festivali yapıldı, elime bir dilim ekmek alıp kaymağı süreyim dedim. Görevlilere sordum ‘bu kaymak nereden’ diye, ‘Afyon’dan bir köyden getiriyoruz’ dediler. Afyon merkezde bir köyde 150 kadar manda kaldı. Onlar da üniversitenin desteğiyle numunelik olarak ayakta kalabiliyor. Bolvadin’de kaymak festivali yapılıyor ama kaymağı başka bir köyden getiriliyor. Durum budur” ifadelerini kullandı.
‘TÜRK HAYVANCILIĞI YABANCILARIN ELİNE GEÇECEK’
Kendisinin de bir üretici olduğunu anlatan Altıntaş, “Ben hayvancılık için kredi ve destek almak için başvurdum. 5 dönüm arazi istediler. Besihane projesi hazırlamak için de 10 bin lira istedi mühendis. Bir de arazimi ipotek etmek istediler. Buradaki köylüler 10 bin liram olsa zaten 50-60 koyun alır arazide yayarım diyor. Kısacası bu destekler sadece büyük işletmelere yarıyor. Küçük üreticiler bitmiş durumda. Bu politikalarla Türk hayvancılığı birkaç yıl içinde tamamen çökertilerek yabancı kaynaklı büyük şirketlerin eline geçecek” görüşünü ileri sürdü.
 
2048940cookie-checkAlman sütünden Afyon kaymağı olur mu
Önceki haberAçılan yüzlerce Baraj ve HES karanlığa neden çare olamadı?
Sonraki haberFestival of North Cyprus 2017 başlıyor…
YUSUF YAVUZ
YUSUF YAVUZ (GAZETECİ-YAZAR) Isparta, Sütçüler'de doğdu. 1990’da edebiyatla ilgilenmeye başladı. Deneme ve inceleme tarzındaki ilk yazıları 1996 yılında 'Atatürkçü Ses' Dergisi’nde yayımlandı. Aynı yıl yerel ölçekte yayın yapan kanallarda 'Dönence' başlıklı radyo ve televizyon programları hazırlayıp sundu. 1999 yılında Antalya'da kurulan Müdafaa-i Hukuk Dergisi’nde yazmaya başladı. 2001’de Gazete Müdafaa-i Hukuk’ta Muhabir-Temsilci olarak görev aldı. Daha sonra adı 'Yeniden Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk' olan dergiyle bağını temsilci-yazar olarak sürdürdü. 2001-2007 yılları arasında Kaş Kitap Şenliğini organize ederek başta çocuklar ve gençler olmak üzere yöre insanının kültür, sanat ve edebiyat çevreleriyle buluşmasını sağladı. 2005 yılında Muğla ve Antalya arasındaki sahil bandında yaşanan yabancılara toprak satışına ilişkin yaptığı araştırmalar önemli etkiler yarattı. Deneme, inceleme, röportaj, düz yazı, haber ve yorumları; Cumhuriyet Akdeniz, Odatv, Yeni Harman, Edebiyat ve Eleştiri, Yolculuk, Evrensel, Atlas, Magma, Aydınlık, Birgün, Açık Gazete gibi dergi ve gazetelerde yayımlandı. Antalya merkezli VTV Televizyonunda, Pelin Gel Ağan'la birlikte 'İki Ağaç İçin' adıyla 16 bölümden oluşan bir program hazırlayıp ve sundu. Kanal V Televizyonunda, Biyomühendis Çağlar İnce ile birlikte, Yörük kültürünü ve tarihsel köklerini ele alan 'Islak Çarıklar' adlı belgesel haber programı hazırlayıp sundu. Araştırma yazılarından bazıları, 'Yer Bize Çimen Verdi' ve 'Darağacına Takılan Düşler' adıyla belgesel filmlere de konu olan Yavuz, şu sıralar 'Islak Çarıklar' adlı bir belgesel haber programı için çalışmalarını sürdürüyor. Ağırlıklı olarak arkeoloji, çevre, kentsel dönüşüm ve tarım konularını ele alan çalışmalar yapmayı yazılı ve görsel medyada sürdüren Yavuz, yıkım politikalarıyla tarımdan hayvancılığa, kültürden mimariye kırsal yaşamın dönüşümünü ele alan araştırma yazılarıyla tanınıyor. Ziraat Mühendisleri Odası Basın Ödülü, Çağdaş Gazeteciler Derneği Belgesel ödülü, Türkiye Ziraatçılar Derneği Tarım ödülü, Kubaba Derneği kültür hizmeti ödülü'nün yanı sıra Türkiye Ormancılar Derneği gibi çeşitli meslek odası, kurum ve kuruluşlar tarafından ödüle layık görülen Gazeteci Yusuf Yavuz, Likya'dan Teke yöresine uzanan coğrafyadaki su kültürüne ilişkin uluslararası bir sanat projesinin de danışmanlığını ve metin yazarlığını üstleniyor.

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.