Almanya firari Sivas katliamı sanığını iade etmeyi reddetti

YUSUF YAVUZ / AÇIK GAZETE – Almanya, Sivas Katliamının firari sanığı Murat Sonkur’un iade talebini “müebbet hapisle yargılanma ihtimali var” diyerek reddetti. Türkiye’nin bu karara itirazı ve yeniden yaptığı iade talebinde, Sivas’ta Cuma namazından çıkarak Madımak Otelini ateşe veren gericilerin attıkları sloganlara da yer verilmesi dikkat çekti. Katliam mağdurlarının avukatı Şenal Saruhan ise iade yetkisinin Alman Dışişleri’nde değil, sanığın yaşadığı eyaletin yönetiminde olduğunu dile getirdi.

Sivas katliamı davasında dosyası ayrılan üç firari sanığın yargılandığı davanın duruşması 9 Eylül 2020 tarihinde Ankara 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülecek. Davanın firari sanıklarından Murat Sonkur’un Almanya’da olduğunun ortaya çıkması üzerine Türkiye Şubat 2018’de iade talebinde bulundu. Ancak Almanya Türkiye’nin iade talebini reddetti. Gerekçesi ise sanığın iade edilmesi durumunda müebbet hapis cezasıyla yargılanması olasılığı. Almanya’nın bu gerekçesini kabul edilemez bulan Türk makamlar, Dışişleri Bakanlığı aracılığı ile ‘ivedi’ koduyla iade talebini yineledi. Türkiye’nin konuyla ilgili itirazlarını da içeren talep yazısında, Almanya’nın Sonkur’u iade etmemesinin kabul edilemez olduğu kaydedildi. Sivas Katliamının yaşandığı gün Cuma namazından çıkan grubun “Zafer İslam’ın”, “Şeytan Aziz”, “Sivas Aziz’e mezar olacak”, “Vali İstifa” ve “Şerefsiz Vali” sloganları eşliğinde Valilik önüne geldikleri, ardından ise “Yak yak” sloganları oteli ateşe verdikleri hatırlatılan resmi yazıda,  “…saatler boyu süren bu eylemlere adı geçenin de iştirak ettiği, yargılama kapsamındaki deliller ve ifadeler ile sabittir. Yukarıda değinilen hususlar birlikte değerlendirildiğinde iade talebimizin, adı geçenin salt ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılabileceği ihtimaline binaen reddedilmesinin kabul edilmesi mümkün değildir” ifadelerine yer verildi.

Sivas Katliamı davasının Almanya’da bulunan firari sanıklarından biri olan Murat Sonkur’un (53) Türkiye’ye iadesinin reddedildiği kaydedildi. Sivas Katliamıyla ilgili davadan ayrılan 2014/167 dosya numaralı davanın 9 Eylül 2020 tarihinde Ankara 1. Ağır Ceza Mahkemesinde görülecek duruşması öncesinde Adalet Bakanlığı’nın Dışişleri Bakanlığı’ndan Sonkur’un Almanya’dan iade talebinin yinelenmesini istediği ortaya çıktı.

ALMANYA SANIK MÜEBBET HAPİS CEZASI ALABİLİR DİYE REDDETTİ

Adalet Bakanlığı Dış İlişkiler ve Avrupa Birliği Genel Müdürlüğü Suçluların İadesi ve Hükümlü Nakli Bürosu’nun ‘İvedi’ koduyla Dışişleri Bakanlığı’na yazdığı 27 Ağustos 2020 tarihli resmi yazıda, Sonkur’un “Anayasal Düzeni Zorla Bozmaya Kalkışmak” suçundan yargılandığı için bu ülkeden iadesinin talep edildiğinin altı çizilerek, “Konu ile ilgili Berlin Büyükelçiliğinden alınan yazıda, şahıs hakkında düzenlenen iade talepnamesinin iletildiği Almanya Federal Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığının 23/07/2020 tarihli cevabi notasına atfen, adı geçenin iadesinin onaylanmasının ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına mahkum edilmesi ihtimali bulunması nedeniyle mümkün olmadığı belirtilmiştir” denildi.

ADALET BAKANLIĞINDAN ‘TERÖR SUÇU’ HATIRLATMASI

Firari sanık Murat Sonkur’un iadesinin talep edilmesine esas teşkil eden suçun  ‘Anayasal Düzeni Zorla Bozmaya Kalkışmak’ olduğu kaydedilen yazıda, bunun muhteviyatında bir terör suçu olduğunun altı çizilerek BM Güvenlik Konseyi’nin terör suçlarıyla ilgili ülkelerin işbirliğine gitmelerine yönelik 1373 sayılı kararına da atıfta bulunuldu.

Temmuz’ 1993’te Sivas’ta yaşanan katliamın dava dosyasında yer alan ayrıntılarına da yer verilen 28 Ağustos 2020 tarihli yazıda şöyle denildi:

SİVAS’TA ‘ŞEYTANIN DOSTLARI İLE SAVAŞIN’ BİLDİRİSİ DAĞITILDI

“Kültür Bakanlığı ve Sivas Valiliğinin katkıları ile Pir Sultan Abdal Kültür Derneği tarafından 1-4 Temmuz 1993 tarihleri arasında Sivas İl merkezinde düzenlenen pir Sultan Abdal Kültür etkinliklerine il dışından da bir çok sanatçının ve yazarın davet edildiği, İl valisi ile birlikte 01/07/1993 günü kültür merkezinde konuşma yapan Aziz Nesin’in bir kısım davetli ve izleyicilerle Madımak Otelinde kaldıkları, Gerek olaydan bir kaç gün önce gerekse etkinliğin devam ettiği 2 Temmuz 1993 gün sabahı erken saatlerde kimliği belirlenemeyen kişilerce şehrin bazı semtlerinde Salman Rüşdi tarafından yazılıp Aziz Nesin tarafından da Aydınlık Gazetesinde kısmen yayınlandığı ileri sürülen ‘Şeytan Ayetleri’ isimli kitapta İslam’a ve Peygambere dil uzatıldığına değinildikten sonra ‘Ne yazık ki laik ve ikiyüzlü TC. Devleti’, ‘Gün Müslümanlarının yerine getirme’, ‘İman edenler Allah yolunda savaşırlar… O halde şeytanın dostları ile savaşın’ şeklinde cümlelerinde yer aldığı ‘Müslüman Kamuoyuna’ başlıklı bildirilerin dağıtıldığı…

SİVAS AZİZ’E MEZAR OLACAK, ŞEYTAN AZİZ,  ŞEREFSİZ VALİ, YAK YAK

Aynı gün saat:13:30 sıralarında Sivas Paşa ve Meydan camilerinde Cuma namazını kılıp çıkan toplulukların güvenlik güçlerinin ihtarına rağmen, ‘Zafer İslam’ın’, ‘Şeytan Aziz’, ‘Sivas Aziz’e mezar olacak’, ‘Vali İstifa’, ‘Şerefsiz Vali’ şeklinde sloganlarda atıp vilayet önüne geldikleri, laikliğe aykırı ve ilde Devlet ve hükümetin temsilcisi olan valinin tahkir ve tezyifine yönelik slogan atmayı, orada da sürdürdükleri güvenlik güçlerinin müdahalesiyle sakinleştirilip dağıtılmaya başlayan topluluğun tahrik ve teşvik sonucu tekrar toplanarak aynı sloganlarla kültür merkezine yürüdüğü, saat 19:00 sıralarında topluluk içinden bazı kişilerce otelin taşlandığı, önündeki arabaların ters çevrilerek tahrip edildiği, güvenlik güçlerince oluşturulan barikatın zor kullanılarak yarılıp otele girildiği, otel içerisindeki koltuk, masa, perde vs. eşyanın dışarıya atıldığı, ‘yak, yak’ sloganları altında tahrip edilen araçların depolarından akan ve olay yerine dışarıdan da getirilen benzine bulaştırılan bez ve perde parçalarının tutuşturulması suretiyle arabalar ve otelin ateşe verildiği, yangın söndürmek üzere olay yerine gelen itfaiyenin yangına müdahale çabalarının ve bu şekilde otelde bulunanların kurtarılmalarının engellendiği…

‘EYLEMLERE ADI GEÇENİN İŞTİRAK ETTİĞİ DELİLLERLE SABİTTİR’

Olayın vahim boyuta ulaştığını fark eden güvenlik görevlilerinin havaya ateş etmesi sonucu topluluğun dağıtılıp yangına müdahale edilebildiği, ancak çıkarılan bu yangın sonucu otelde bulunan 35 kişinin yanma ve karbon monoksit zehirlenmesi, iki kişinin ise ateşli silah yarası ile öldüğü, olayları engelleme çabasında bulunan 14 güvenlik görevlisi ile otelde bulunan bazı kişilerin yaralandıkları topluluk içerisindeki bazı kişilerin özel şahıslara ait bir kısım iş yerlerini evleri, araçları ve istasyon caddesindeki Sivas Kongresinin yapılmış olması nedeniyle sonradan müze haline getirilmiş bulunan Atatürk Kongre Etnografya müzesini taşlayarak tahrip ettikleri, müze önünde bulunan Atatürk büstünü boyundan kopararak yere attıkları, saatler boyu süren bu eylemlere adı geçenin de iştirak ettiği, yargılama kapsamındaki deliller ve ifadeler ile sabittir.”

‘İADE TALEBİMİZİN REDDEDİLMESİ KABUL EDİLEMEZ’

Yukarıda değinilen hususlar birlikte değerlendirildiğinde iade talebimizin, adı geçenin salt ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılabileceği ihtimaline binaen reddedilmesinin kabul edilmesi mümkün değildir” ifadelerine yer verilen ve sanığın iade edilmesi talebinin yinelenmesi istenen yazıda, “Ayrıca söz konusu kararın uluslararası sözleşme hükümleri ve terörizme karşı uluslararası işbirliği anlayışı ile de bağdaşmadığı da aşikârdır. Bu itibarla, ilgili ülke yetkili makamları ile yeniden irtibata geçilerek, adı geçene ilişkin iade talebimizin reddine ilişkin kararın bir kez daha değerlendirilmesinin talep edilmesi, Almanya adli makamlarınca verilen kararın kesinleşip kesinleşmediği, kesinleşmediyse karara karşı gidilebilecek itiraz yolları hususunda bilgi verilmesi, şayet karar kesinleşmiş ise anılan ret kararının Türkçe tercümelerinin Bakanlığımıza iletilmesi hususunda gereğini Dışişleri Bakanlığından, Bilgilerini İçişleri Bakanlığından ve Ankara Cumhuriyet Başsavcılığından, Arz ve rica ederim” denildi.

SONER KAYNAR: ‘ALMANYA GERİCİ FAŞİZME DESTEK VERİYOR’

Sivas katliamında yaşamını yitiren aydınlardan biri olan Şair Uğur Kaynar’ın kardeşi Soner Kaynar, Türkiye’nin katliam sanığı Murat Sonkur’un iade talebini Almanya’nın reddetmesine tepki gösterdi.  9 Eylül’de Ankara’da görülecek duruşma öncesi sorularımızı yanıtlayan Soner Kaynar, Almanya’nın Hitler faşizmini yaşamış bir ülke olarak Türkiye’deki gerici faşizme destek vermesinin kabul edilemez olduğunu dile getirdi.

‘FİRARİ SANIKLAR BİR AN ÖNCE YARGI ÖNÜNE ÇIKARILMALI’

Sivas katliamında yakınlarını kaybeden ailelerin uzun yargılama sürecinden dolayı da ayrı bir mağduriyet yaşadıklarını dile getiren Kaynar, “Biz Almanya’nın katliam sanıklarına kucak açmasını kabul etmiyoruz. Firari sanıkların iade edilerek bir an önce yargı önüne çıkarılmalarını ve hak ettikleri cezalara çarptırılmalarını talep ediyoruz” dedi.

AV. ŞENAL SARUHAN: İADE YETKİSİ YAŞADIĞI EYALET YÖNETİMİNDE

Sivas katliamı davasını 27 yıldır takip eden ve firari üç sanıkla ilgili davanın da avukatlığını üstlenen Şenal Saruhan ise “Alman Dışişlerinin sanığın iadesi konusunda bir yetkisi olmadığını biliyorum. İade edilmesiyle ilgili kararı, sanığın bulunduğu eyaletin vermesi gerekiyor. Bu konuda Almanya’daki avukat arkadaşlarımızın başvuruları var ve bu başvurulara henüz bir yanıt gelmedi” diye konuştu.

‘İADE TALEPLERİNE GELEN YANITLARIN ORİJİNALİ BİZE VERİLMEDİ’

Dava sürecinin başlangıcından bu yana yurt dışında bulunan sanıkların iadeleri konusunda mücadele verdiklerini dile getiren Saruhan, geçmişte Almanya, Polonya, Avusturya ve Suudi Arabistan gibi ülkelerde oldukları tespit edilen sanıkların iadesiyle ilgili taleplere bu ülkelerin vermiş olduğu yanıtların orijinallerinin kendilerine verilmediğini, çevirilerinin verildiğini söyledi.

KATLİAMLA BİTEN OLAYLARA 15 BİN KİŞİ KATILDI, 190 KİŞİ YARGILANDI

Sivas’ta katliamla sonuçlanan gerici kalkışmaya polis kayıtlarına göre 15 bin kişinin katıldığının tespit edildiğini dile getiren davanın avukatı Şenal Saruhan, yakalanların sayısının ise 128 kişi olduğunu söylüyor. Katliam davası sanıklarının gerici yönetimlerin özel desteği ile hep korunduğunu öne süren Avukat Şenal Saruhan, Ankara 1 Nolu DGM’nin ilk kararında 26 sanığın adiyen adam öldürme suçundan cezalandırıldığını ancak bu cezaların daha sonra 15 yıla düşürüldüğü bilgisini verdi.

bunun da yarısının hüküm giydiğini belirtiyor. Uzun yıllardır devam eden yargılama sürecinde kazanımların da olduğuna işaret eden Saruhan, uzun süren adalet arayışına değinerek sanıkların yakalanması ya da yurt dışından iadelerinin talep edilmesi konusunda yeterli adımların atılmadığını savunarak, “37 sanık hakkında beraat kararı verildi, 60 sanık ise toplantı ve gösteri yürüyüşleri yasasına aykırı davrandıkları savı ile cezalandırıldılar. Mahkeme, olayın siyasi yanını ve Cumhuriyet rejimini hedef alışını görmek istemiyordu. Oysa eylemciler hiç tanımadıkları insanlara ‘Cumhuriyet burada kuruldu, burada yıkılacak’, ‘Laiklik gidecek şeriat gelecek’, ‘Muhammed’in ordusu Laiklerin korkusu’ sloganlarıyla saldırmışlardı” görüşünü dile getirdi.

ADİL YARGILAMA TÜM ÜLKE İÇİN KAMU YARARI TAŞIYOR

Sivas katliamı davasında yargılanan sanıklardan bazılarının yurt dışında aranırken Sivas’taki evlerinde ölmüş olduklarını anımsatan Saruhan, katliam davasının sağlıklı ve adil biçimde sonuçlanmasının yalnızca mağdur aileler için bir kazanım olmayacağını belirterek tüm ülke açısından kamu yararı sağlayacağını kaydetti. Sivas’ta yaşanan ve katliamla sonuçlanan gerici kalkışmanın ülkeyi şeriat hükümlerine göre yönetme arzusunun bir sonucu olduğunu savunan Saruhan, katliam davasında yargılanan sanıkların adil biçimde ceza almaları durumunda bugün de ülkede tartışma konusu olmayı sürdüren tarikat ve cemaatlerin cesaret bulamayacaklarını dile getirdi.

HUKUKUN GEREĞİ YAPILSAYDI FETÖ BENZERİ YAPILANMALAR OLMAZDI

Avukat Şenal Saruhan’a göre, sanık avukatlarının milletvekili yapılarak ödüllendirildiği Sivas katliamıyla ilgili davada Türkiye’de hukukun gereği yerine getirilseydi FETÖ ve benzeri yapılanmaların da önüne geçilebilirdi.

 

2448890cookie-checkAlmanya firari Sivas katliamı sanığını iade etmeyi reddetti
Önceki haber“Sen de Barbie bebeklerine anlat benim yazdıklarımı III”
Sonraki haberLondra’da çetelere karşı yürüdüler
YUSUF YAVUZ
YUSUF YAVUZ (GAZETECİ-YAZAR) Isparta, Sütçüler'de doğdu. 1990’da edebiyatla ilgilenmeye başladı. Deneme ve inceleme tarzındaki ilk yazıları 1996 yılında 'Atatürkçü Ses' Dergisi’nde yayımlandı. Aynı yıl yerel ölçekte yayın yapan kanallarda 'Dönence' başlıklı radyo ve televizyon programları hazırlayıp sundu. 1999 yılında Antalya'da kurulan Müdafaa-i Hukuk Dergisi’nde yazmaya başladı. 2001’de Gazete Müdafaa-i Hukuk’ta Muhabir-Temsilci olarak görev aldı. Daha sonra adı 'Yeniden Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk' olan dergiyle bağını temsilci-yazar olarak sürdürdü. 2001-2007 yılları arasında Kaş Kitap Şenliğini organize ederek başta çocuklar ve gençler olmak üzere yöre insanının kültür, sanat ve edebiyat çevreleriyle buluşmasını sağladı. 2005 yılında Muğla ve Antalya arasındaki sahil bandında yaşanan yabancılara toprak satışına ilişkin yaptığı araştırmalar önemli etkiler yarattı. Deneme, inceleme, röportaj, düz yazı, haber ve yorumları; Cumhuriyet Akdeniz, Odatv, Yeni Harman, Edebiyat ve Eleştiri, Yolculuk, Evrensel, Atlas, Magma, Aydınlık, Birgün, Açık Gazete gibi dergi ve gazetelerde yayımlandı. Antalya merkezli VTV Televizyonunda, Pelin Gel Ağan'la birlikte 'İki Ağaç İçin' adıyla 16 bölümden oluşan bir program hazırlayıp ve sundu. Kanal V Televizyonunda, Biyomühendis Çağlar İnce ile birlikte, Yörük kültürünü ve tarihsel köklerini ele alan 'Islak Çarıklar' adlı belgesel haber programı hazırlayıp sundu. Araştırma yazılarından bazıları, 'Yer Bize Çimen Verdi' ve 'Darağacına Takılan Düşler' adıyla belgesel filmlere de konu olan Yavuz, şu sıralar 'Islak Çarıklar' adlı bir belgesel haber programı için çalışmalarını sürdürüyor. Ağırlıklı olarak arkeoloji, çevre, kentsel dönüşüm ve tarım konularını ele alan çalışmalar yapmayı yazılı ve görsel medyada sürdüren Yavuz, yıkım politikalarıyla tarımdan hayvancılığa, kültürden mimariye kırsal yaşamın dönüşümünü ele alan araştırma yazılarıyla tanınıyor. Ziraat Mühendisleri Odası Basın Ödülü, Çağdaş Gazeteciler Derneği Belgesel ödülü, Türkiye Ziraatçılar Derneği Tarım ödülü, Kubaba Derneği kültür hizmeti ödülü'nün yanı sıra Türkiye Ormancılar Derneği gibi çeşitli meslek odası, kurum ve kuruluşlar tarafından ödüle layık görülen Gazeteci Yusuf Yavuz, Likya'dan Teke yöresine uzanan coğrafyadaki su kültürüne ilişkin uluslararası bir sanat projesinin de danışmanlığını ve metin yazarlığını üstleniyor.

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.