ALMANYA’DAN… AP’de güzel bir akşam

22 Şubat 2006 Çarşamba Günü Avrupa Parlamentosu oldukça renkli bir akşam yaşadı.

2010 yılında Avrupa Kültür Başkenti olmaya aday olan İstanbul’umuzun tanıtıldığı bu kokteyl bence amacına ulaştı.

Bu başarıda Nuri Çolakoğlu’nun payı büyük.

“Çok sesli bir gönüllüler grubunun” farklı beklenti ve görüşlerini “gerçekten gönüllü olarak bu işe el atmış” olanlardan kimseyi kırmadan ustaca koordine etti ve internetin sunduğu olanakları da değerlendirerek İstanbul’umuzun hak ettiği tarzda bir İstanbul akşamını gerçekleştirdi.

1998 yılının Kasım ayından beri ilk olarak parlamenter sonra da devlet görevlisi olarak çok zamanımın geçtiği ve her gün yeni bir şeyler öğrendiğim Brüksel’in “AB camiasında” ve de özellikle Avrupa Parlamentosu’nda bir ay gibi kısa zamanda amacına ulaşabilecek bir toplantıyı gerçekleştirmek zordur.

İşte bu nedenle bu işi başaranları tebrik etmek gerekir.

Elbette eksiklikler ve hatalar da vardı.

Bir gazeteci arkadaşın anlattığına göre 22 Şubat 2006 sabahı yapılan basın toplantısına katılım beklendiği gibi olmamış.
 
Aynı gün ben de CHP’li dostlarım TBMM milletvekilleri Zeynep Damla Gürel, Mehmet Tomanbay ve de Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül ile ziyaret ettiğimiz sosyal demokrat şahsiyetlerin bazılarının bu kokteylden haberi olmadığını gördük.
 
Onları davet ettik ve geldiler.

Ancak bu tarz toplantılara sadece milletvekillerinin değil aynı zamanda AP’ndaki ve AB komisyonundaki müdür konumunda olan kişilerin çağrılmasını ihmal etmemekte yarar var. Çünkü onlar ummadığınız kadar yoğun bir şekilde milletvekillerini etkileyebilmekteler.

Örneğin 19 yıldır Avrupa Parlamentosu’nda çalışmakta olan ve şu anda önemli görevdeki bir Alman müdürü kazanmak bazen onun aracılığı ile on milletvekili kazanmak anlamına gelmekte.

Neyse ki dağıtılan davetiyelerden daha çok AP içinde kulaktan kulağa yapılan duyurunun etkisi ile gerçekten katılım çok renkli oldu.

Bir konuya ise özellikle değinmek istiyorum.

Bu geceyi organize edenler basını çok iyi bilgilendirdiler.
 
Ancak nedense akşam haber programlarına baktığınızda habercilik konusunda birbirleriyle yarıştıklarını iddia eden tv kanallarının kameraları nedense bu geceye ilgi göstermediler.

Sadece Doğan Medya’nın bir kameramanı ve tüm gece boyunca kokteylin tamamını kayda geçen ve çok sayıda AP milletvekili ile ropörtaj yapan Su Tv oradaydı.
Su Tv’nin bu konudaki yayınını Perşembe akşamı izleyebilirsiniz.

Ben bizzat milletvekillerinin sıraya girerek ve ayrıca haber yollayarak Su Tv ile bu konuda ropörtaj yapmak istediklerine tanık oldum.

On beş kadar milletvekili kamera karşısına geçip İstanbul’u niçin desteklediklerini açıkladılar.

Su Tv açısından bir avantaj oldu ama Türkiye kamuoyu adına üzüldüm.
 
Çünkü ne TRT ne atv ve de diğerleri bu akşama hak ettiği ilgiyi göstermediler ve Türkiye kamuoyu gurur duyacağı bir akşamdan haberdar olma şansına sahip olamadı.

Burhan Öçal’ın kültür kısmını üstlendiği bu güzel İstanbul akşamı Türkiye’nin imajı için başarılı bir örnek oldu.

Ayrıca İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı’nın katılmadığı bu kokteylde iki CHP milletvekilinin ve Şişli Belediye başkanının da hazır bulunmaları bir sosyal demokrat olarak beni çok sevindirdi.
 
Çünkü İstanbul bence sosyal demokrasinin kalesi olmak zorunda olan bir kent.
Sosyal demokratların da İstanbul’a sahip çıkmaları bence çok doğru.

İstanbul’a sosyal demokratların desteğinin güzel bir örneğini de 23 Şubat 2006 Perşembe Günü Stockholm Belediyesi ofisinde yirmi kadar basın mensubunun katıldığı basın toplantısında yaşadık.

Stockholm ve Şişli belediyeleri birlikte yaptıkları bu basın toplantısında İstanbul’un 2010’da Kültür Başkenti olmasını desteklediklerini kamuoyuna duyurdular.

Kokteyl akşamı Burhan Öçal ile kısaca konuştuklarımızı 25 Şubat 2006 günkü Hürriyet gazetesinde Gila Benmayor’un köşesinde okuyunca konuya değinmeden edemeyeceğim.

Burhan Öçal’ın kısacık ama herkesin beğenisini kazanan konserinin ardından Türkiye’nin imajı ile ilgili olarak sohbet ettiğimizde dile getirdiği hatalar arasında Gila Benmayor’a da yakındığı “Kurtlar Vadisi” isimli filmin Türkiye’nin imajına verdiği zarar ciddi bir sorun.

Size bir örnek vereyim.

Geçenlerde kısa bir sohbet ettiğim AB’nin Lahey’de yerleşik olan ve terörizmle mücadele alanında aktif konumda olan bir kurumunun müdürü o gün yaptıkları toplantı sonrasında “Kurtlar Vadisi” filmi hakkında konuştuklarını söylediğinde hiç şaşırmadım.

Bana film hakkındaki düşüncelerimi sordu ve yorumumun kendileri tarafından da aynı şekilde dile getirildiğini belirtti.
 
Bu kurumun müdürü belki bugüne kadar hiçbir Türk Filmi seyretmemişti.
 
Görevi gereği seyrettiği ilk film ise “Kurtlar Vadisi”. Evet işte durum bu.

İstanbul 2010 yılında Avrupa’nın Kültür Başkenti olarak tanımlansa da tanımlanmasa da bence dünyanın sayılı metropollerinden biri ve benim için hep en önemlisi.

Önemli olan İstanbul’un ve Türkiye’nin “Kurtlar Vadisi” olmadığı gerçeğini anlatabilmek.

Bu çabalara katkıları için Nurı Çolakoğlu’na ve de bir örnek olarak Burhan Öçal’a teşekkürler.

AABF Kurultayı
On yıl önce Alevi örgütlenmesinin bugün geldiği konumdan söz edilecek olsaydı kimse buna inanmazdı.

Turgut Öker ve arkadaşları bunu başardılar.

Kendisinden önce aynı yapılanmayı Deniz Baykal’ın yanında milletvekili olabilmek için bir basamak olarak kullanan bazılarına kıyasla Turgut Öker Türkiye’de Alevilerin oyunu almak için kendisine yapılan milletvekilliği tekliflerine yüz vermedi ve kararlı bir şekilde Alevilerin bugünkü konumuna gelmesinde önemli bir rol oynadı.

25 ve 26 Şubat 2006 günleri Almanya Alevi Birlikleri Federasyonu’nun kurultayına gittiğimde kendimi sanki bir sosyal demokrat parti kongresine katılmış gibi hissettim.
Bugüne kadar bu hareketi küçümseyenler bence hata yaptıklarını kabul etmeliler.

Türkiye’de solda bir şeyler olacaksa Turgut Öker ve arkadaşları olmadan olmayacak.
Çünkü onlar bu kavgayı sadece Aleviler için değil, Türkiye’nin hak ettiği demokratik koşullara kavuşması için veriyorlar.

Bu harekete karşı kimi Türkiye Cumhuriyeti’nin resmi temsilcisinin aldığı tavrı üzülerek izlemekteyim. AABF ve yöneticilerinin Alevi Toplumu’ndan aldıkları destegi azaltma gayreti bence Türkiye Cumhuriyeti’ne yarar değil zarar verir.

Alevi Toplumu’nun suni toplantılarla kazanılacağını sanarak bu tarz toplantıları yapanların ve devlet adına destekleyenlerin Aleviler üzerine ne derece az bilgisi olduğunu gösterir.
 
Yıllar önce AB ülkelerinde örgütlü federasyonlar AP’nda bir araya gelip Avrupa Alevi Birlikleri Konfederasyonu’nu kurup Turgut Öker’i başkan seçtiklerinde o dönemler Türkiye’nin AB nezdindeki büyükelçisi olan zat AP Parlamentosu Başkanı’na, o dönemin Genişlemeden Sorumlu AB Komiseri Günter Verheugen’e ve AP’ndaki siyasi grup başkanlarına bir şikayet mektubu yazmıs, “bölücülere” AP himayesinin sunulmasını protesto etmişti.

Oysa Avrupa Parlamentosu Sosyal Demokrat Meclis Grubu’nun himayesinde bir araya gelen Aleviler orada Avrupa Konfederasyonu’nu kurmuşlardı.
 
Turgut Öker ve arkadaşları Türkiye’nin AB üyesi olabilmesi için canla başla çalışırken
Onlara yapılan “bölücü” suçlamasını da yaşamak zorunda kaldılar.
 
Evet kimler geldi kimler geçti ama Alevi Hareketi’nin satın alınamayan ve onurlu üyeleri yola devam etmekteler.

Yeniden başkanlığı üyelerin çoğunluğu tarafından desteklenen AABF Başkanı Turgut Öker’i kutluyorum.

Niçin kendi güzelliklerimizi küçümsemekteyiz ?
Geçenlerde sevip, saydığım bir gazeteci arkadaş oldukça kalabalık ve tamamı erkeklerden oluşan bir E-Mail Grubuna yolladığı mesajı “balık çeşitleri” diye tanımlamış.

Mesajı açtığımda çinekop, zargana, istavrit, levrek ve diğer balık türlerinin çeşitli güzel kadın resimleri sunulduğu bir e-mail ile karşılaştım.

Gazeteci arkadaş bu yolladığı çıplak ve güzel kadın resimlerinin herkesin hoşuna gideceğini düşünmüş.

Ancak bir konuda kendini ele vermiş.

Çünkü bu kadın resimlerini yollarken “memleketimizde yetişmeyenler” diye bir başlık atmış.

Neden bu kadar meraklıyız her fırsatını bulduğumuzda Türkiye insanını küçük görmeye.

Ya da Türkiye’yi tanımıyoruz.

“Memleketimizde bulunmayanlar” tanımlaması bence bu kompleksi su yüzüne çıkarmakta.

Halbuki gerçek tam tersi.

Memleketimiz tam tersine güzel kadın dolu.

Bu örnek aslında bir çok alan için geçerli.

Sadece hatırlatayım dedim.

Su TV
Geçen hafta Pazartesi Günü konuğum olan gazeteci Zeynel Lüle ile yaptığımız sohbet sonrası aldığım mesajlar beni hem çok sevindirdi hem de daha güzel programlar yapmaya motive etti.

27 Şubat 2006 Pazartesi Günü saat 20.00’de (Türkiye’de 21.00’de) “Ozan Ceyhun’la Brüksel Sohbetleri’nin” bu seferki konuğu Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül olacak.

1614670cookie-checkALMANYA’DAN… AP’de güzel bir akşam

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.