ALMANYA’DAN… Batı Trakya Türkleri

Avrupa Parlamentosu’nda beş bucuk yıl görev aldığım süre zarfında Yunanlı milletvekillerinin Türkiye, Kıbrıs ya da Makedonya söz konusu olduğunda hemen nasıl heyecanlandıklarını hayretle izledim hep.

İster komünist, ister sosyal demokrat, isterse liberal, isterse de sağcı olsunlar hepsi aynı şeyleri söylerlerdi. Hep aynı talepler, hep aynı ön yargılar ve hep aynı hakaretler.

Beni Yunanlı milletvekillerinin konuşmaları “titretip kendime döndürmedi” ama bu derece ön yargı beni Türkiye konusunda hassaslaştırdı.

Ne zaman Türkiye tartışılacak olsa ben hep özene bezene bir konuşma metni hazırlardım. Ama o metinleri hiç kullanamadım. Çünkü benden önce konuşan bazı Yunanlı milletvekilleri Türkiye hakkında öyle saçma sapan şeyler anlatırlardı ki ben de metnimi bir kenara fırlatıp Türkiye’yi savunan konuşmalar yapardım.

Bir gün dayanamadım ve bir açıklama yaptım. İşte o zaman kıyamet koptu.

“Yunanlı milletvekili arkadaşlarımın Türkiye için gecelerini gündüzlerini nasıl feda ettiklerini görüyorum. Türkiye’de Kürtler, Ermeniler, muhalif Türkler konusunda o derece koşturuyorlar ki Yunanistan’da bir şey yapmaya vakitleri kalmıyor. Türkiye’deki her soruna el atıyorlar. Hatta rüyalarında bile Türkiye’ye nasıl faydalı olacaklarını gördüklerinden şüphe etmekteyim. Bu durum karşında vicdanım sızlıyor. Bu bir haksızlık. Bu derece çalışkan milletvekilleri kendi ülkeleri Yunanistan’ın sorunlarına el atamıyorlar. Ben artık bu duruma bir son vereceğim. Yunanlı milletvekili arkadaşlarımın içi rahat olsun ben de bundan sonra Yunanistan’daki Türkler’in sorunlarının çözümü için canla, başla çalışacağım.” dedikten sonra bir Batı Trakya gezisine hazırlanmaya başladım.

Bu duyulduktan sonra da Yunanistan’dan PASOK üyesi bir Türk milletvekili beni aradı. Bana “Ozan Bey sizin buradaki Türkler’in sorunları ile ilgili olarak Batı Trakya’ya geleceğinizi duyduk. Hiç zahmet etmeyin. Bizim sorunumuz yok. Rahat ve huzur içinde yaşıyoruz.” diye birilerinin ona söylettiklerini bana aktardı.

Ardında bizim gezi de bir şekilde ustaca engellendi ve ben gidemedim.

Avrupa Parlamentosu koridorlarında hem bazı Yunanlı milletvekillerinin hem onların asistanlarının hem de bazı Kıbrıs Rum Kesimi’nden gazetecilerin gözünde “Türk ajanı” muamelesi görmeye de alıştım. Gülüp geçiyordum bu duruma. Tam mizah öyküsü yazılacak bir haldi yani halimiz.

Ancak işin bir de acı yanı var ki o da Batı Trakya Türkleri’nin hiç de öyle mutlu olmadıları gerçeği!

Türkiye’de SOL dünyanın her köşesinde ezilen, ayrımcılığa uğrayan azınlıklara yardım edeceğim diye çırpınırken Batı Trakya Türkleri’ni nedense görmezden geldi hep.

Onlar sağ kesimlerinin himayesinde iseler bunun en büyük nedenlerinden biri de SOL’un onlardan uzak durmasıdır. Oysa bu büyük bir hata.

Türkiye’de SOL ve sosyal demokrasi Batı Trakya’da yaşamakta olan Türkler ile ilgilenmek zorundadır.

6 ve 7 Eylül ne kadar acı ise, Batı Trakya’daki Türkler’in de benzer acıları olduğu unutulmamalı.

Yaşadıkları ülkede müslüman azınlık olarak tanımlanırken bile haksızlığa uğrayan bu grup bence AB ve Türkiye arasındaki tartışmalarda unutulmaması gereken sorunlara sahip.

5. Uluslar arası Batı Trakya Türkleri Kurultayı 16 ve 17 Eylül 2006 günleri İstanbul’da gerçekleşecek. Bu kurultayda “Yerel Yönetimler ve Örgütlenme”, “İnsan Hakları ve Hukuk”, “Eğitim ve Kültür”, “Din İşleri”, Uluslar arası İlişkiler ve Medya” ve “Ekonomi” başlıkları altında sorunlara çözüm aranacak.

Dilerim Batı Trakya Türkleri bundan böyle daha çok desteklenirler.

1615140cookie-checkALMANYA’DAN… Batı Trakya Türkleri

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.