ALMANYA’DAN… Yeni bir dönem…

14 Kasım 2005 Pazartesi Günü Almanya’da yeni koalisyonu oluşturan partiler kurultaylarını yaparak Almanya’da yeni bir dönemi başlatacaklar. SPD ve Yeşiller Hükümeti dönemi sona erdi dersek yanlış olmaz.

Bu yeni dönemde hem Federal Parlamento’da (Bundestag) hem de Eyaletler Meclisi’nde (Bundesrat) ezici bir çoğunluğa sahip olan yeni bir hükümet Almanya’nın acilen ihtiyaç duyduğu reformları gerçekleştirme gücüne sahip olacak.

Bu reformların çok daha katısını yapmaya aday olan ama yeterli oy alamadığı için saha dışında kalan liberal parti FDP’nin, SPD ile koalisyonu yürütürken kendilerini seçenlerin en az orta halli ve genelde üst gelir grubundan seçmenler olduğunu bilen ve de bu nedenle reformlar konusunda SPD’yi “daha fazlasını istiyoruz” diye sıkıştıran Yeşiller Partisi’nin ve sadece eleştirmek dışında Almanya’nın sorunlarını çözmek hedefini gütmeyen “sahte sol partinin” eleştirileri de ciddiyetten uzak.

Almanya’ da sosyal devletin hala belli bir oranda işleyebilmesi ve gerçekten ihtiyacı olanların sosyal devletin olanaklarından yararlanabilmesi için mali kaynağın nerede olduğunu göstermeye niyetli olmayanların CDU/CSU ve SPD Koalisyon Hükümeti’ni reformlar yaptığı için suçlamaya kalkması gerçekten sorumlu bir tavır değil.
Almanya çok ciddi sorunlarla boğuşmakta ve bu nedenle acilen ekonomik durumuna bir çekidüzen vermek zorunda.

Bu nedenle ufak işletmelerde çalışanlarla ilgili işten çıkarma kurallarının sadece onların lehine olmasının değiştirilmesi ve yeni işe alınanların denem süresinin iki yıla kadar sürebilmesi günümüz koşullarına zorunlu ayak uydurmaktan başka bir şey değil.

1 Eylül 2007 tarihinden itibaren KDV’nin yüzde 16’dan 19’a çıkarılmasına alternatif bir çözüm maalesefki yok.

Ancak öte yandan SPD’nin özel çabası ile “zengin vergisi” diye tanımlanan gelirleri oldukça yukarıda olanlardan alınan yüzde 3 ek vergi de sanırım sosyal devlet için olumlu bir adım. Bu ek vergiyi verecek olanların bekar iseler yılda 250.000 € ya da evli iseler yılda 500.000 € kazanan kesim olduğunu da özellikle hatırlatayım.

20 milyon civarında emeklinin önümüzdeki yıllarda maaşlarının sabit kalacak olması ilk anda sert bir önlem olarak görülebilir. Ancak çoğunun yaşam koşullarının iyi olduğu göz önünde tutulursa “onların da torunları ve torunlarının çocuklarının geleceği için fedakarlık yapmaları gerekmiyor mu ?” sorusunu sormak haksızlık olmaz.

Bu konuda sadece geçmişte ev kadını olupta bugün çok az bir maaşla yaşamak zorunda kalan emeklilerin ve aralarında çok sayıda Türk göçmenin de bulunduğu Almanya’ya ilk dönemlerde gelip, vasıfsız işçi olarak az bir ücretle çalışmış olan emeklilerin koşullarının maalesef zorlaşacağını belirtmem gerekiyor.

Sağlık Sistemi alanında yeni hükümetin önümüzdeki iki yıl için ilaç fiyatlarının artmasını engelleyici tedbirleri çok tutarlı. Bu sektör zaten kazana, kazana bir hal olmuştu.
Ufak ve orat ölçekli işletmelere yönelik destek olanaklarının arttırılması ve ihalelerde bürokrasinin azaltılması ancak bu tarz büyük bir koalisyon tarafından gerçekleştirilebilecek doğru bir karar.

Aile alanında yeni hükümetin 2008 yılından itibaren bir anne ya da babaya bir yıllığına çocuklarına bakmak amacıyla iş yerinden izin almaları halinde ayda 1.800 € miktarını geçmemesi şartıya en son aldıkları net maaşın üçte ikisini bir yıl boyunca ödeyecek olması “işte sosyal devlet” diye sevindirmekte.

Çocukların fakirliğe kurban olmaması için 2006 yılından itibaren daha fazla yardım yapılacak olması ve bu alanda 200.000 yeni aile ve çocuğa da ulaşılması çok doğru bir karar. Koskaca Almanya’da fakirlikten dolayı gıdasız kalan ve kötü beslenen çocukların olması affedilmez bir ayıp ve bu sorunla mücadele de kararlı olmak şart. Yeni hükümetin niyeti de bu.

Enerji alanında “taş kömürüne yönelik subvensiyonun” 2008 yılına kadar uzatılması çok yönlü olarak düşünülmüş akıllı bir karar. 2020 yılına kadar bu alandaki üretimin yüzde yirmi aşağı çekilmesi de çağın zorunlu bir gelişmesi.

Evlerde ve binalarda enerji kaybını önleyici önlemler için hali hazırda var olan 360 milyon € yardımı  1,5 milyar € düzeyine getirmekte çevreye destek olarak sevindirici.
Araştırma ve bilim alanına ise hali hazır bütçede 2010 yılı sonuna kadar 3 milyar €’luk bir ek sunmak günümüzde çok tutarlı.

Yukarıda saydıklarım ve daha bir çok karar bu yeni hükümetin Almanya’nın sorunlarının bilincinde ve bu sorunların çözümü için acilen gerekli reformları yapmaya kararlı olduğunu gösteriyor.

Ben kendim de SPD Kurultayı delegesi olarak yeni hükümetin programına onay vereceğim.

İki nokta ise hem Türkler, hem de Türkiye için önemli.

Ben SPD üyesi bir Türk olarak Otto Schilly’nin artık İç İşleri Bakanı olmamasına hiç üzülmüyorum. Hatta bu yeni hükümette CDU’lu Wolfgang Schaeuble’nin özellikle göçmenler ve Türkler konusunda çok daha duyarlı olacağından da eminim.

Üzgünüm ama gerçek bu.

Sanırım Almanya’daki Türkler de büyük bir çoğunluk olarak böyle düşünmekteler.

Yani yeni hükümetin göçmenler yönelik planları hiç te kötü değil ve belki de Otto Schilly döneminde yapılamayanların bir kısmının gerçekleştirilme şansı var.
Bu konuda Federal Parlamento’daki SPD’li milletvekili arkadaşlarıma güveniyorum. Onların geçmişte en büyük sorunu Otto Schilly’nin onlarla sağlıklı bir diyalog kurmaya yanaşmamasıydı.

Şimdi CDU’lu bir İç İşleri Bakanı’nın böyle bir lüksü olmayacağından SPD’li İç İşleri Politikası’ndan sorumlu miletvekili arkadaşlarımın talepleri de çok daha farklı bir şekilde ele alınabilinecek.

Örneğin müzakereler sırasında “Türklerin vatandaşlıklarını kaybetmeleri” konusunda oldukça olumlu konuşmalar gerşekleşti ve yeni hükümet bu konuda çözüme çok sıcak bakmakta.

Aynı şekilde yeni hükümetin tüm göçmenlere yönelik yerel seçim hakkı konusundaki olumlu adımı sadece büyük bir koalisyonun atabileceği adım.
Bence bu olanak iyi değerlendirilmeli.

Türkiye Politikası’na gelince: Evet bu alanda bir değişiklik söz konusu.

Yeni hükümet Türkiye konusuna temkinli yaklaşmakta. Buna da kimse şaşırmamalı. Bir yandan hristiyan demokratların Türkiye konusundaki çekinceleri ve diğer yandan Avrupa’nın En Yüksek Mahkemesi’nin politik bir sembol haline gelmiş bulunan “türban” konusunda aldığı karara yönelik bizzat Türkiye Başbakanı’nın “AKP’nin çifte standartını” sergileyen çıkışı yeni hükümetin bu alandaki çizgisini anlayabilmeyi kolaylaştırabilir.

Kaldı ki bu hükümet ilk etapta dört yıllık (eğer koalisyon o kadar sürebilirse). Müzakereler ise on ya da onbeş yıllık bir süreç. O nedenle telaşa gerek yok.Yalnız bazı AKP kurmaylarının iddia ettiği gibi “SPD’nin tepesi AKP’ye CHP’den daha yakın” döneminin de artık sürmediği gerçeğinin bilinmesinde fayda var.

Türkiye’nin AB konusunda başarılı olmasının yolu kimilerinin temenni ettiği gibi sadece “Şemdinli’den” (ki o da bir şart) geçmiyor. “Van’da” izleniyor. AKP’li belediye başkanlarının “keyfi alkol yasakları da” izleniyor. Türkiye’de oldukça sorumlu bir yönetici türban kararı nedeniyle “AB ülkelerinde böyle bir uygulama yok” diye yakınırken, şarabın kiliselerde içildiği AB’nde “içki yasağı” tarzı bir uygulamanın da AB vatandaşlarına çok yabancı olduğunu sanırım iyi biliyordur. Aleviler ile ilgili uygulamalar da izleniyor. Bunun için AB Komisyonu’nun son İlerleme Raporu’nu okumak yeterli.

Evet Almanya’da yeni bir dönem başlıyor.

CHP KURULTAYI

19 ve 20 Kasım 2005 tarihlerinde yapılacak olan ve sonucunun aslında şimdiden bir basın bildirisi ile açıklanabilecek kadar açık olduğu CHP Kurultayı’na CHP’nin en başarılı belediye başkanı Mustafa Sarıgül’ün katılmamaya karar vermesi çok sorumlu bir davranış.

Çünkü bu kurultayda zaten muhalefet istenmiyor.

14, 15 ve 16 Kasım 2005 günleri SPD Kurultayı’na katılcağım. Benim yönetim kurulu üyesi olduğum Hessen Güney Teşkilatı SPD’nin en muhalif teşkilatı. 70 bin civarında üyesi var. Kurultaylarda en sert konuşmalar bizim delegelerce yapılıyor. Gerekirse oylamalar da da parti merkezine karşı en sert tavırların koordinasyonu Hessen Güney Teşkilatı’nın.

Ancak bu nedenle kimse bizim delegelerimizin seçimini engellemiyor.

Hessen Güney Teşkilatı Başkanı aynı zamanda parti yönetiminde de yer alıyor.
İşte buna parti içi demokrasi diyorlar modern ve gerçek sosyal demokrat partilerde.

1614530cookie-checkALMANYA’DAN… Yeni bir dönem…

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.