ALMANYA’DAN… Yeni Seçmenler

Geçen Cuma Günü özellikle 17 Eylül 2006 tarihinde yapılacak olan Berlin Eyalet Seçimi’ni hatırlatarak kaleme aldığım “Milletvekilleri” isimli yazıma çok sayıda olumlu tepki aldım.

Bu da beni bu hafta aynı konuyla ilgili diğer gruba yönelik birkaç satır yazmaya teşvik etti.

Avrupa Birliği ülkelerinde çok sayıda Türkiye kökenli milletvekili olabilmesinin asıl nedeni elbette bu ülkelerde yaşamakta olan Türkiye kökenli yeni seçmenler.

Yaşadıkları ülkelerin vatandaşlığına geçerek seçmen olan ya da yaşamakta oldukları ülkenin onlara vatandaş olma zorunluluğunu dayatmadan sunduğu yerel seçim hakkı sayesinde en azından bu düzeyde seçmen olabilen Türkiye kökenli seçmenlerin sayısı her geçen gün artmakta.

Daha düne kadar sosyal demokratlar, yeşiller ya da komünistler tarafından seçmen grubu olarak büyük ilgi gören bu yeni seçmenleri günümüzde hristiyan demokratlar, diğer sağ partiler ve liberaller de keşfetmiş durumda.

AB ülkelerinde yaşamakta olan Türkiye kökenli yüz binlerce insanın bir diğer özelliği ise büyük bir çoğunluğunun genç kuşaktan oluşması. İlk defa oy veren seçmenler arasında bu nedenle çok sayıda Türkiye kökenli seçmen bulunmakta.

Bu da onları partiler için çok değerli kılmakta. İlk defa oy veren seçmeni uzun vadeli kazanabilmek için çaba veren partiler artık Türkçe’yi de kampanya dili olarak benimsemeye başladılar.

Türkiye kökenli seçmeni partiler için değerli yapan bir diğer yanı ise kültürel özellikleri.

Diğer seçmenlere büyük bir grup halinde hitap etmekte zorlanan partiler ve adayları seçim kampanyalarına denk gelen bayram günlerinde bir camiyi ziyaret ederek yarım saatlik bir süre içinde bazen bine yakın seçmene hitap edebiliyorlar. Hem de hiçbir özel çaba ve masrafa ihtiyaç olmadan.

Aynı şekilde kahvehaneler, marketler ve sayısı sürekli artan dönerciler de bu açıdan çok değerli. Adaylar buralara uğradıklarında sadece çok sayıda Türkiye kökenli seçmene ulaşmakla kalmıyorlar aynı zamanda marketler ve de özellikle dönercilere bıraktıkları propaganda malzemeleri diğer seçmen gruplarına da ulaşabiliyor.

Örneğin sosyal demokrat seçim kampanyasının önemli eylemlerinden biri olan “ev ziyareti” normalde yaşlı bir çifti yani iki seçmeni ziyaret etmek anlamına gelirken Türkiye kökenli ailelerde en az beş seçmen ziyaret edilmiş olabilmekte. 
Türkiye kökenli seçmenleri de gruplara bölecek olursak en büyük grubu sanırım”klasik seçmen” konumunda olan sokaktaki vatandaş oluştursa da bu grubun ardından gelen  örgütlü seçmen grupları da küçümsenmemeli.

“Milli Görüş” kökenli ya da “Fettullahçı” diye tanımlanan odakların özellikle AKP’’nin yurtdışındaki uzantıları ile oldukça geniş bir seçmen kitlesini etkileme olanağına sahip olduğu biliniyor.

Neyse ki bu “aşırı dinci” kesime karşı çok duyarlı ve gerçekten “iyi” örgütlenmiş Alevi kökenli seçmen grubu da çok ciddiye alınması gereken bir seçmen kitlesi ile yaşamakta oldukları ülkelerde  hatta artık adaylar da çıkararak aktif bir rol oynamakta.

“PKK’ya sempati duyan” Kürt kökenli seçmenler de en azından dördüncü büyük grubu oluşturmaktalar. Almanya özelinde PDS isimli partinin özellikle Almanya’nın batısındaki en önemli seçmen grubu konumundalar. Hatta bundan rahatsız olan PDS kurmayları son Almanya Federal Parlamentosu Seçimi’nde SPD tarafından aday gösterilmediği için partisine küsen Almanya Türk Toplumu Başkanı Prof. Dr. Hakkı Keskin’i aday olarak gösterme ihtiyacı duydu.

Gördüğünüz gibi Türkiye’nin kendi kendisiyle uğraşmaya devam ederken sadece milletvekilleri ile değil elbette yeni seçmenleriyle AB ülkelerinin “çehresini” değiştirmekte “Türkiye kökenli AB yerlileri”.

Haberiniz olsun!

1615100cookie-checkALMANYA’DAN… Yeni Seçmenler

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.