TÜDEF Genel Başkanı Ali Çetin, Türkiye Reklam Konseyi’nin küresel kriz etkilerini azaltmak ve iç talebi canlandırmak amacıyla başlattığı “Alın, Verin, Ekonomiye Can Verin” kampanyasının temel amacının tüketicileri daha fazla tüketmeye teşvik ederek şirket mallarının satılması ve karlarının artması olduğunu savundu.
Çetin, yaptığı yazılı açıklamada, daha önce Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) önderliğinde sermaye örgütleri ile SDK (Şirketleri Destekleme Kuruluşları ) tarafından yürütülen “Kriz varsa çare de var” projesinin de başarısızlıkla sonuçlandığını öne sürerek, şunları kaydetti:
“Defalarca söylediğimiz gibi yeniden tekrar etmekte fayda görüyoruz. Kriz üretim veya ticaret sektörünün krizi değildir. Kriz tüketici krizidir. Yani tüketicinin alım gücünün düşmesinden dolayı artık kapitalizmin doymak bilmez kar çarklarını çevirememesinden dolayı çıkmıştır. Krizden çıkmak için çare bellidir.
Çare tüketicilerin alım gücünün artırılmasıdır. Ücret ve maaşların artırılması ve zamların durmasıdır.”
İş ve gelirini kaybeden tüketicinin eskisi gibi tüketemediğini bildiren Çetin, “TV;lerde reklam yapan ‘al-ver’ciler ise danışmanlık yaptıkları şirketlere asıl işçilere vermeleri gerektiğini anlatmamışlardır. Hep ‘al-al’ politikalarını anlatmış ve yönlendirmişlerdir” görüşünü bildirdi.
Çetin, şöyle devam etti:
“Televizyon reklamlarında tüketiciyi kandırmak için kılıktan kılığa giren al-verciler öncelikler bu reklam karşılığında kaç para aldıklarını samimiyetle açıklamalıdırlar. Kimin verdiği, kimin aldığı açık biçimde ortaya çıkmalıdır. Sonrasında ise kılavuzluk yaptıkları şirketlere ve şirket yöneticilerine hep al, hep al politikasının bu kez geçersiz olduğunu, tüketiciden alacak bir şey kalmadığını anlatmalıdırlar. Şimdi verme zamanı olduğunu, işçileri işten atmaktan ve kölelik ücreti ile çalıştırmaktan vazgeçmeleri gerektiğini anlatmalıdırlar. Al-verciler krizden çıkmak istiyorlarsa en az TCMB Başkanı kadar cesur olmalı ve hükümete zamların fahiş ve keyfi olduğunu, enflasyonu azdırdığını, yoksulu daha da yoksul ettiğini,kaşıkla verip kepçe ile almanın tüketici düşmanlığı olduğunu anlatmalıdırlar. Yoksa “üç kuruş” için kılıktan kılığa giren ve kargayı kandırmaya çalışan tilki olmaktan öteye geçemezler.”
