Altan Erbulak, Ali Poyrazoğlu

Tiyatro sanatinin en güzel insanlarindan olan Altan ERBULAK ve Ali POYRAZOGLU ile, bu hayatta tanisma sansim oldu. Güzel insanlardan çevresine hep güzellikler saçilir ya, ben de farkinda olmadan ne çok fayda görmüsüm kendilerinden meger…

Ilkin, Altan ERBULAK’i tanimistim, MILLIYET GAZETESI’nde, karikatürist arkadasim Haslet SOYÖZ sayesinde , seneler sonra yine Haslet SOYÖZ sayesinde Cem KARACA ile de tanismis ve evlenmistik. Altan ERBULAK sayesinde Abbas GÜÇLÜ ile tanismistim ve kizimin ilkokula erken yasta kayit olabilmesi için birlikte konusmalarimiz olmustu, bilgilenmistim…Altan ERBULAK, Ali POYRAZOGLU ile birlikte oynadiklari Siraselviler’deki Tiyatro’ya, sahane komedi bir oyuna davet etmisti, kizkardesimle seyretmistik… Altan ERBULAK ve Metin SEREZLI’ yi Kocamustafapasa’daki ÇEVRE TIYATROSU’nda da seyretmistim, 11 yasimdayken, 1971 senesinde… Mahalle arkadasim Ömür ATALAY’in annesi Ikbal Hanim sayesinde, ben ve mahalle arkadaslarim hep birlikte tiyatro seyretmeye giderdik, mazide komsular birbirine güzellik ögretirdi, simdilerde ayni apartmanda kim kimdir bilmemize imkan yok, tesadüfen apartman girisinde karsilassak selam veren de oluyor, selamsiz geçip giden de…
Benim tanidigim güzel insanlar, Onlar, çok yönlü , çok yetenekli, gerçek sanatçi ve gerçek insanlar…Mesela Altan ERBULAK, MILLIYET GAZETESI’ nde bana bir reçete yazmisti 1986 senesinde…Dr. Altan ERBULAK diyerek imzalamisti, müthis muzip ya, kendi tecrübeleriyle, tedavi ettigi ses kisikligi için, konservatuar ve koro ögrencisi olan bendenize, ”bunlardan birini yap, hiç biseycik kalmaz” diyerek…
1)Yumurta (kati) ve karabiber
2)Siyah zeytin
3)Kizarmis ekmek tereyag karabiber
4)Ilik süt * bal
Dr.Altan ERBULAK reçetesi böyle, degisik zamanlarda ,hepsini tek tek denedim, bana da çok iyi geldi…
Bir gün, ki o günün tarihi 15 Nisan 1987 imis, Altan ERBULAK bana siirini yazdi, ILKIM’E diye imzaladi, ”al bu siirimi bestele” dedi…çok sevindim, çok kivanç duydum, Altan ERBULAK bana siirini verdi diye çok mutlu oldum, ben o zaman düsünemedim, kendisine soramadim, ”siz ne zaman yazdiniz siirinizi?” diye soramadim. Altan ERBULAK’in 2.esi olan Saygideger Füsun ERBULAK’a sordum, o bana dogru bilgiyi verecek…Simdi hatirliyorum ki, Altan ERBULAK bana bu siirini, bu hayata vedasindan 1 yil önce vermis, çünkü 1 Mayis 1988 de geçirdig kalp krizi sebebiyle O’nu sonsuza ugurladik, 59 yasindaiken… Cem KARACA’yi da 59 yasinda, solunum yetmezligine bagli kalp durmasi sebebiyle sonsuza ugurladik…1964 senesinde Altan ERBULAK, Cem KARACA’ya, Stil Istanbul Stüdyosunda çektirdigi, bir portre fotografini imzalamis ve üzerine söyle yazmis, ”BIZ YOLCUYUZ CEM, TIYATROLAR HANCI OLDUKÇA HEP KARSILASACAGIZ MUTLUYUM”…
Bu yil 1 Mayis günü hastaydim, Zincirlikuyu Mezarligi’na dostlarimi ziyarete gidemedim, çiçegimi de gönderemedim ( doguma da ölüme de çiçekler yollariz ya…)evdeydim, düsündügüm çok sey vardi, ama her zaman oldugu gibi Altan ERBULAK da vardi, hem hatiralar,hem siirler, hem karikatürler, hem sesler, hem sözler geldi aklima, çünkü Onlarin sözleri ölümsüz,her zaman gerçek , hep dogru, çünkü yasanilandan utanmak yok, gizlemek yok, yigitlik desen boylarini daglarca asar…agirliklarinin altinda sadece mertlik yatar…
Seneler önce sarki formunda müzikledigim ”MAVININ IÇINDEKI MAVI” siirini bir de HORON ETTIM…Erzurum’da dogup Istanbul’da bu hayata veda eden Altan ERBULAK Hocam’in siirini Karadeniz rüzgariyla yolladim…Daha önce, küçük kizi Sevinç ERBULAK bana söylemisti, gitar çalan bir arkadasinin, bu siiri sarki olarak besteledigini, yani bir siir, üç farkli ezgi tasiyor , belki baskalari da baska formda esinlenir, kim bilir?
”Denizde bir balikçinin oltasindadir yasam….Ve balikçinin oltasindaki insafsiz bir demirin soguk keskinligindedir yasam, Oysa akvaryumda yasamaktansa, denizde ölüm dogumdur.” diyor Altan ERBULAK…
Eger bugün hala, her harfi büyük harf kullanarak yaziyorsam, bu esini Altan ERBULAK’in tavsiyesine uydugum için aldim…
Ali POYRAZOGLU 2006 da bir kitap yayinladi, siir tadinda öyküler var içinde, 2007 de iki siirini müzikledim, ki bence her siir içinde kendi müzigini tasir hep…
Etiler, REMZI KITABEVI’nde bana ve kardeslerime kitaplarini imzalatma sansim oldu, biraz da sohbet edebildim ve beni Tiyatro oyununa davet etti, hem de kuliste kendisini kizimla ziyaret edip,yine kitaplarini imzalatma sansimiz oldu…Altan ERBULAK Hocamin ve Abbas GÜÇLÜ’nün sayesinde ilkokula erken yazdirdigim kizim, üniversiteyi bitirmisti, ve biz kuliste konusuyorduk, Ali POYRAZOGLU imzaliyor ve söyle yaziyordu.” YILDIZLAR GÖKTE YASAR”…
Ali POYRAZOGLU, benim çocuklugumdan beri siirleri besteler gibi okudugumu bilmiyor, kendisinin iki siirini de müzikledigimi henüz dinlemedigi için bilmiyor…”Hiçbir sey olmadi saniyorsun sen gidince….Biliyordum gitmeyecegini, bir sen kaldin yalnizlik gelince…” diyor bir siirinde , beni etkileyen diger siirinde ise söyle söylüyor,”Yillardir görmemistim, yolda karsilastik,yaninda yeni sevgilisi var, Merhaba demek istedim, N’olur benimle konusma dedi bakislariyla, Anladim yürümeye devam ettim, Ama dayanamadim, dönüp arkalarindan bir baktim, Oda döndü, bakti.”…siirin adi ise, Mahrem.
Seneler evvel fakat 2005 sanirim, AFIFE JALE Ödül Töreninde çok sevdigim bir baska tiyatro sanatçisi Korhan ABAY ile karsilasmistik, kendisinin elinden aldim, eski bir tiyatro sanatçisi olan Cem KARACA’ya verilen ödülü, Cem KARACA’ya vekaleten…kuliste sohbet etmistik, ortak turizmci arkadaslarimizdan ve müzikten söz etmistik, kendisinin yazdigi bir siir bestelenmis ve Nükhet DURU tarafindan yorumlanmisti, siiri ve müzigini çok sevdigimi söylemistim, kendisi de sarkiyi sevdigini söylemisti, ”Iyi oldu gelmedigin…”diyordu Korhan ABAY, siirinde…
Haksiz olmadigimi biliyorum, gerçek sanatçilari anlatabilmek ne mümkün? Onlara yasarken hak ettikleri herseyi verebiliyor muyuz, mesele burda…
Tiyatro bütün sanatlarin anasi imis… Tiyatro Sanatçilarinin dogurdugu her sanat eseri, zamana muhtaç…Insanlik Sanat’a ve Sanatçilar’a muhtaç…Yasadikça, 1 Mayis geldiginde, Altan ERBULAK gelir gözümün önüne, yasar hep, hep güldürerek ve hep düsündürerek, çizgileriyle, yazilariyla, sözleriyle, hatiralariyla, hep hakli çikarak, ve gelecegi mazideyken görerek…”esya bekçisi olmayin” da derdi, ”olmak istediginiz yerde olun”, ” sevdiginize zaman ayirin, zamaniniz yok”, ”ev alacagim diye kendi rahatinizi kaçirmayin, taksitleri öderken zorlanirsiniz sonra, ekonomi tikirinda degil”, ”Yaa abi, senin yazligin var nasil olsa, söylemek kolay tabii” diyene cevabi çok hos, ”yoo, benim yazligim yok, kayinvalidemin yazligi var, ben çalisiyorum oglum, senede kaç gün gidebilir insan, kendi yazligi olsa bile? derdi… Simdi Zincirlikuyu’da Kayinvalidesi ile yanyana yatiyor da, ebedi istirahatgahinda Altan Abi…yine beni her zaman oldugu gibi tebessüm ettiriyor, sen hep haklisin dedirtiyor bana…
Ve bu hayattan 2002 de Istanbul’dan ayrilan, sair yazar Melih Cevdet ANDAY’in bir siirini hatirlatmak istiyorum… ”Ölmüs bir arkadastan mektup”, Eskisi gibi yasiyorum, gezerek düsünerek, yalniz biletsiz biniyorum vapura, trene…pazarliksiz alis-veris ediyorum, geceleri evimdeyim, rahatim yerinde ( BIR DE SIKILINCA PENCEREYI AÇABILSEM) Ahh…basimi kasimak, çiçek koparmak, EL SIKMAK ISTIYORUM ARADA BIR…
Gidenleri unutmak mümkün degil, üzelerinize yildizlar yagsin geceleri, günes dogsun üstünüze, sanatçilar aydinlatmaya devam ediyor, edecek süphesiz…Hayatta olanlara uzun güzellik dolu hayatlar olsun, olmali, olacak-mi? dersiniz?

1635180cookie-checkAltan Erbulak, Ali Poyrazoğlu

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.