Çamaşır suyunda balık yaşar mı?

Göller Bölgesi balıkçılarının bu sesini kim duyacak…

Coğrafya ders kitaplarında tarif edilen Türkiye, “üç tarafı denizlerle çevrili yarımada” olarak tanımlansa da iç sular olarak anılan göller ve akarsularıyla Anadolu, benzersiz bir su ürünleri cennetiydi…

Meriç’ten Aras nehrine, Van Gölü’nden Eğirdir Gölü’ne; balıktan kerevite halkın önemli bir geçim ve besin kaynağı olan iç sularımız hatalı politikalar ve kullanım baskısı yüzünden giderek yokediliyor.

Türkiye’nin, özellikle son yıllarda korumayı değil, kullanmayı önceleyen su politikaları, su havzalarını tahrip eden vahşi madencilik gibi özendirilen uygulamalarla binlerce yıllık yaşam döngüsü zincirinin kırılmasına neden olmaya başladı.

MİSİNA AĞLAR YASAKLANINCA…

Bu uygulamaların son örneklerinden biri de iç sulardaki balıkçıların isyanıyla ortaya çıktı. Tarım Bakanlığı, ticari amaçlı su ürünleri avcılığını yeniden düzenleyen tebliğle tek kat misina ağların kullanımına yasak getirdi. 1 Eylül 2010 tarihinde Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren yasağın ardından balıkçıların misina ağlar yerine ip ağ kullanması zorunlu hale getirildi.

KİRLENEN İP AĞLAR ÇAMAŞIR SUYU İLE TEMİZLENİYOR

Ancak düzenlemenin öngördüğü ip ağlar, su seviyesinin oldukça düşük olduğu göllerdeki otlanma ve yosuna bağlı kirliliğin artmasına neden olduğu eleştirilerini de beraberinde getirdi. İp ağlarların kullanımına ilişkin bir başka dehşet verici gerçek ise, özellikle göllerde kirlenen ağları temizlemek için çamaşır suyu kullanılması!

YARD. DOÇ. DR. KESİCİ: ‘BALIKÇILARIN SESİNE KULAK VERİLMELİ’

Isparta Eğirdir Gölü ile Konya’daki Beyşehir Gölü’nde ip ağ kullanımından kaynaklı çamaşır suyu sorunu çeşitli raporlara da yansımış durumda. Balıkçıların sesine kulak veren Süleyman Demirel Üniversitesi (SDÜ) Eğirdir Su Ürünleri Fakültesi Öğr. Üyesi. Yard. Doç. Dr. Erol Kesici, göllere karışan çamaşır suyu tehlikesine dikkat çekerek kamuoyunu uyarıyor.

‘ÇAMAŞIR SUYU SÜTE, ETE VE KİRAZA DA KARIŞACAK’

Konuyla ilgili bir değerlendirme yapan Kesici, balıkçıların, yasaklanan misina ağların temizliğinin daha kolay olduğunu savunduklarını, bunun yerine kullanılması istenilen ip ağların ise çabuk kirlendiği için geçmiş yıllarda olduğu gibi gölün içinde ya da kıyıda çamaşır suyu kullanılarak temizleneceğini söylüyor. Çamaşır suyunun çözeltisi içinde zehir bulunduğunu ve toksik zehirlenmelere neden olduğunu anımsatan Kesici, “çamaşır suyu suya karışınca; elmaya, kiraza, ete, süte, ekmeğe, balığa ve peynire karışacak” uyarısında bulunuyor.

BİR ÇOK ÜLKE YASAKLADI, TÜRKİYE’DE SUDAN UCUZ

Bir çok ülkenin çamaşır suyu kullanımına yasaklama getirdiğini ve doğaya zarar vermeyen başka dezenfektanlar kullandığını anımsatan Kesici, bu yöntemin Türkiye için pahalı geldiğinin altını çizerek, “ülkemizde neredeyse en ucuz satılan su, çamaşır suyu. Balıkçılar ip ağların çamaşır suyu ile temizlendiğini dile getiriyor. Ucuz ve her yerde kullanılması yasaklanmıyor ise insanların bilinçli olarak bu ürünü kullanmamaları gerek. Çamaşır suyu zehirlidir” görüşünü dile getiriyor.

‘HER YIKAMADA 7-10 LİTRE ÇAMAŞIR SUYU KULLANILIYOR’

Türkiye’de misina ağlarının üretimi ve satışının serbest, kullanımının ise yasak olduğunu kaydeden Kesici, ip ağların temizliğinde yeniden çamaşır suyu kullanımına yönelen balıkçıların sesine kulak verilmesi gerektiğini belirterek, “çamaşır suyu kullanımı büyük bir bilinçsizlik, sularımıza ve canlılara yapılan bir haksızlık. Sular çamaşır suyunu nasıl temizleyecekler? Türkiye’nin bir çok yerinde ağların temizlenmesinde bu yöntemin uygulandığı, bir balıkçının her yıkamada 7-10 litre çamaşır suyu kullandığı belirtiliyor. Alanlar, satanlar, kullananlar bunu çok iyi biliyor” değerlendirmesinde bulunuyor.

‘SULARIMIZ EKMEDEN ÜRÜN ALDIĞIMIZ TARLALARIMIZ’

Sorunların çözümünün bir başka yanlışla olmaması gerektiğine işaret eden Kesici, ağların temizliğinde çamaşır suyu kullanılmaması gerektiğini söylüyor. İç sulardaki avcılıkta kullanılan monoflament ağların denizlerdeki avcılıkla karşışaltırılarak göle olan etkisinin bilimsel olarak araştırılması gerektiğine değinen Kesici, “sularımız bizim ekmeden ürün aldığımız tarlalarımızdır ve temiz olmalıdır, korunmalıdır. Su kaynaklarının yalnızca yüzde 1.5’i canlı organizmaların kullanabileceği tatlı sudur. Onu da kirletmeyi, kimse hak bilmemeli. Çünkü su, haktır” görüşünü dile getiriyor.

1196660cookie-checkÇamaşır suyunda balık yaşar mı?
Önceki haberDünyayı kadınlar kurtaracak
Sonraki haber“Zeybek kavganın dansı değildir”
YUSUF YAVUZ
YUSUF YAVUZ (GAZETECİ-YAZAR) Isparta, Sütçüler'de doğdu. 1990’da edebiyatla ilgilenmeye başladı. Deneme ve inceleme tarzındaki ilk yazıları 1996 yılında 'Atatürkçü Ses' Dergisi’nde yayımlandı. Aynı yıl yerel ölçekte yayın yapan kanallarda 'Dönence' başlıklı radyo ve televizyon programları hazırlayıp sundu. 1999 yılında Antalya'da kurulan Müdafaa-i Hukuk Dergisi’nde yazmaya başladı. 2001’de Gazete Müdafaa-i Hukuk’ta Muhabir-Temsilci olarak görev aldı. Daha sonra adı 'Yeniden Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk' olan dergiyle bağını temsilci-yazar olarak sürdürdü. 2001-2007 yılları arasında Kaş Kitap Şenliğini organize ederek başta çocuklar ve gençler olmak üzere yöre insanının kültür, sanat ve edebiyat çevreleriyle buluşmasını sağladı. 2005 yılında Muğla ve Antalya arasındaki sahil bandında yaşanan yabancılara toprak satışına ilişkin yaptığı araştırmalar önemli etkiler yarattı. Deneme, inceleme, röportaj, düz yazı, haber ve yorumları; Cumhuriyet Akdeniz, Odatv, Yeni Harman, Edebiyat ve Eleştiri, Yolculuk, Evrensel, Atlas, Magma, Aydınlık, Birgün, Açık Gazete gibi dergi ve gazetelerde yayımlandı. Antalya merkezli VTV Televizyonunda, Pelin Gel Ağan'la birlikte 'İki Ağaç İçin' adıyla 16 bölümden oluşan bir program hazırlayıp ve sundu. Kanal V Televizyonunda, Biyomühendis Çağlar İnce ile birlikte, Yörük kültürünü ve tarihsel köklerini ele alan 'Islak Çarıklar' adlı belgesel haber programı hazırlayıp sundu. Araştırma yazılarından bazıları, 'Yer Bize Çimen Verdi' ve 'Darağacına Takılan Düşler' adıyla belgesel filmlere de konu olan Yavuz, şu sıralar 'Islak Çarıklar' adlı bir belgesel haber programı için çalışmalarını sürdürüyor. Ağırlıklı olarak arkeoloji, çevre, kentsel dönüşüm ve tarım konularını ele alan çalışmalar yapmayı yazılı ve görsel medyada sürdüren Yavuz, yıkım politikalarıyla tarımdan hayvancılığa, kültürden mimariye kırsal yaşamın dönüşümünü ele alan araştırma yazılarıyla tanınıyor. Ziraat Mühendisleri Odası Basın Ödülü, Çağdaş Gazeteciler Derneği Belgesel ödülü, Türkiye Ziraatçılar Derneği Tarım ödülü, Kubaba Derneği kültür hizmeti ödülü'nün yanı sıra Türkiye Ormancılar Derneği gibi çeşitli meslek odası, kurum ve kuruluşlar tarafından ödüle layık görülen Gazeteci Yusuf Yavuz, Likya'dan Teke yöresine uzanan coğrafyadaki su kültürüne ilişkin uluslararası bir sanat projesinin de danışmanlığını ve metin yazarlığını üstleniyor.

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.