Amerika’nın Üç Sınavı ve …

Amerikan liderliği, Türkiye konusunda ne kadar ciddi düşünceler geliştirdiğini ve söylemleri ile geri plandaki projeleri arasındaki uçurum ile test edecek.


Türk-Amerikan ilişkileri, ilerideki günlerde 3 konuda test olacağa benziyor. Bu üç konuda Amerika Birleşik Devletleri liderliğinin atacağı adımlar, Türkiye’nin Batı kampı ile olan ilişkilerini de yeniden şekillendirecek ve muhtemel olarak da yeniden sorgulamaya zorlayacaktır.


Avrupa Birliği süreci, Türkiye’nin batı toplumundan gerekli ilgi ve desteği göremediğini ortaya çıkardı. Avrupa’nın gelecek planına sahip bir bütünlük içinde davranamadığı, küçük hesaplar yaptığı, üye ülkeler arasında dengeli ilişkiler kurulamadığı, Birliğin üye ülke halkları gözünde çekiciliğini yitirmeye başladığı, Avrupa liderleri arasında İslam düşmanlığının içten içe geliştiği, üye ülkelerde işsizliğin giderek önemli bir sorun olmaya başladığı ve bu korkuyla Avrupa’nın genişlemesinin sorgulanmaya başladığı bir süreci yaşıyoruz. Bu süreç, Türk liderliği, Türk entelektüelleri ve Türk halkı için Avrupa rüyasının sona ermeye başlaması için önemsenmesi gereken nedenlerdir.


Türkiye’nin Avrupa Birliği ile ilişkilerinin sorgulanma aşamasına gelmesi, AB bütünleşme sürecinde önüne konulan engeller ile yakından ilişkilidir. AB genişlemesinden rahatsız olan statükocu AB liderleri ve AB sürecini kontrol eden Fransa ve Almanya gibi etkili ülkeler, Birlik içindeki daha etkisiz olan ülkelerin Türkiye ile ilgili anlaşmazlıklarını tırmandırarak ve bunları Türkiye’nin AB üyelik süreci önünde engel durumuna getirerek küçük hesaplar yapmaya başlamıştır. AB üyesi ülkelerin bu çifte standartları ve küçük hesapları, Avrupa Birliği’nin uzun dönemli gelecek planları yapmaktan uzak olduğunu ve bölgede küresel bir aktör olarak her türlü istikrarsızlığa müdahale edebilecek bir müdahale gücü olma hadefini gütmediğini ortaya koyuyor. Bu süreçte Türkiye, Avrupa rüyasından uyanmak duumunda kalacağa benziyor. Türk halkının AB üyeliği konusunda eski heyecanını kaybetmesi,  soğuk ve uzak düşünceler geliştirmeye başlaması da bu gelişmeler ile bağlantılı bir durumdur.


Türkiye’nin AB ile yaşadığı bunalımlı ve belirsiz bütünleşme süreci, Amerika Birleşik Devletleri ile ilişkilerini daha önemli bir duruma getiriyor. Batı toplumları ile ilişkileri zayıflama noktasına gelen Türkiye, Rusya, Orta Asya, Çin ve Hindistan ekseninde gelişen yeni yakınlaşma ve bütünleşme girişimlerine ilgi duymaya başlayabilir. Rusya’nın zengin enerji kaynakları, Çin’in her türlü sanayi malını ikame edebilir düzeydeki yüksek teknolojik potansiyeli ve bu yeni gelişen kampın büyük pazarı, Türkiye için çekim merkezi olarak ülkeyi Batı kampından uzaklaştırmaya teşvik edebilir. 


Bütün bu kamaşık süreç içinde yakın zamanda Türk-Amerikan ilişkilerinin sınanacağından söz etmiştik. Bu sınama, 3 konuda kendini ortaya koyacaktır.


Türk-Amerikan ilişkilerindeki ilk sınama, Kongre’deki Ermeni tasarısı ile ortaya çıkacak. Her yıl yeni baştan gündeme getirilerek Türkiye’den koparılan bazı ödünler ile sümen altı edilen bu girişim, bu yıl çok daha ciddi biçimde gündeme getirildi. Dışişleri Bakanı Gül ve Genelkurmay Başkanı Büyükanıt, ABD ziyareti gündemlerinin başına bu konuyu koydular. Bu ziyaretler, konunun Türkiye açısından önemini ortaya koymak açısından dikkat çekicidir.


Ermeni tasarısı konusunda Amerikan liderliğinin ve Kongre’nin vereceği sınav, Türk-Amerikan ilişkilerinin ilk aşamadaki rotasını belirleyecek ve bu sınav, gelecekteki şekillenmenin de ilk basamağını oluşturacak.


Türk-Amerikan ilişkilerindeki ikinci ve çok önemli sınav, PKK terör örgütü konusunda yaşanacaktır. Amerikan işgalindeki Irak’ta beslenen ve yuvalanan PKK terör örgütü, Amerikan işgali ile kendisini daha güvenli hissedecek bir ortam yakaladı. Bu durum, Türkiye’nin sınır ötesi müdahalesine zemin hazırladığı halde, Amerikan tarafının bu konuya olumsuz yaklaşması, Türk tarafında tepkiyle karşılanmaya başladı. Bu konuda sorunun çözümü için Koordinatörlük mekanizması kurulsa da somut adımlar atılamaması, Türkiye’nin Amerikan tarafının oyalayıcı bir tavır içine girdiği kuşkularına kapılmasına doğal olarak yol açtı. Bu güven bunalımı, Türk ve Amerikan ilişkileri açısından bir kırılma noktasına dönüşebilecek kadar önemlidir.


Amerikanın PKK terör örgütünün gelir kaynaklarının kurutulması konusunda özellikle bazı Avrupa ülkelerini harekete geçirdiği biliniyor. Bu tavrın, daha somut adımların atılması yoluyla daha da ileriye taşınması, Türk-Amerikan ilişkilerinin gelişmesi ve kökleşmesi için önemli bir ilerleme olabilir. Ne var ki, üçüncü bir konu, Türk-Amerikan ilişkilerini olumsuz yönde etkilemeye başlamıştır.


Kuzey Irak gerçeği, Türkiye açısından kabul edilemez yönde gelişiyor. Irak’ın kuzeyinde fiili bir Kürt devleti kurulması, Kerkük ve Musul’un Kürt milislerin denetimine bırakılması ve nüfus hareketleri yoluyla bazı petrol bölgelerinin Kürt devleti içine çekilmesi çabaları, Türkiye’nin kabul etmesi söz konusu olamayacak gelişmelerdir. 


Amerikan işgalinin sadık müttefikleri olarak Kürtler, bu hizmetlerinin karşılığı olarak Kürt devletini kurmak ve petrol bölgelerini sınırları içine katarak yaşayabilir bir devlet yaratmak için büyük çaba içindeler. Amerikan liderliği ise bu konuda Kürt liderlere sözler vermişe benziyor. Bu durum, Türkiye açısından endişe verici biçimde izleniyor ve Ameika’nın güvenilirliği test ediliyor.


Amerikan liderliği, işgal altında tuttuğu Irak’ta yaşayabilir bir Kürt devleti kurulmasına ve bu devletin sınırlarını Musul ve Kerkük’ün petrol bölgeleri ile genişletmesine izin vermesi durumunda, Türkiye ile müttefiklik ilişkilerinden bütünüyle vazgeçmiş olacağını biliyor. Bu karar, Türkiye’nin kaybedilmesi ve kendisine yeni kamplar aramaya zorlanması ile sonuçlanabilir. Bu hassas durumun farkında olan ABD, bu konuda adım atmaktan çekinmekte ve bu süreci zamana yaymayı tercih etmektedir. Bunun bir önemli nedeni de İran ile girişeceği olası savaş senaryosunda Türkiye’ye duyulacak ihtiyaç ile yakından bağlantılıdır.


Türkiye ve ABD arasındaki ilişkiler, Ermeni tasarısı ile başlayıp PKK terör örgütü konusunda ABD’nin somut çabaları ile şekillenecek ve Irak’taki Amerikan planları ile son haline ulaşacaktır.


Türk-Amerikan  ilişkilerinin geleceğini, Ermeni tasarısı, PKK terör örgütü ve Irak ve özellikel Kuzey Irak’taki Kürt devleti projesi belirleyecektir. Bütün bu gelişmeler, Türkiye’nin batı kampı ile olan ilişkilerini de yakından ilgilendirmektedir.


________________


* Yrd. Doç. Dr. Birol Ertan / Siyaset Bilimci

697410cookie-checkAmerika’nın Üç Sınavı ve …

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.