Animasyondaki HES cennet gibiydi, uygulaması cehenneme çevirdi!

YUSUF YAVUZ / AÇIK GAZETE – Sezar’ın gelip, görüp, yendiği topraklar Erdoğan hayranı Reis’in HES’ine işte böyle teslim edildi…
Çekerek Irmağı üzerinde Reis RS Enerji firması tarafından yapılması planlanan Çekerek Regülatörü ve HES Projesi, sekiz ayrı HES ünitesinden oluşuyor. Yozgat ve Tokat sınırlarını kapsayan ve geçtiğimiz yıl çalışmaları başlayan projeye karşı yöre halkı sert tepki gösterdi. Çekerek Irmağı’nın sularıyla tarımsal üretim yapan köylüler, projeye verilen ÇED Olumlu kararı ve acele kamulaştırma kararına karşı dava açtı. Ancak tepkilerin ardından yetkililerin yöre halkına iptal edildiğini söylediği projede revizyona giden firma, yeniden çalışmalara başladı. Bölgeye dev bir şantiye kuruldu, iş makineleri ise ırmağa inip ağaç katliamına başlayınca tepkiler yeniden yükseldi. Köylülerin avukatı Emrah Tekin, yargı süreci devam eden proje için alınan acele kamulaştırma kararı kapsamında bedel tespitlerinin henüz yapılmadığına dikkat çekerek, Başkasına ait bir taşınmazın bedelini ödemeden işgal etmeniz suçtur. Şu anda burada etüt çalışması için özel arazilerde sondajlar vuruluyor. Dere yatağına ulaşmak için çoğu zaman insanların tarlalarını işgal ediyorlar. Burada açıkça suç işleniyor” diye konuştu. 
Yeşilırmak’ın kollarından biri olan Çekerek Irmağı, Sivas Yıldızdağı’ndan doğarak Tokat, Yozgat ve Amasya’da yaklaşık 200 kilometrelik bir alana yaşam vererek Yeşilırmak’a karışıyor. Ancak bölgenin verimli tarım arazileri için oldukça önemli olan Çekerek Irmağı’nın başı HES projeleriyle dertte.
HES PROJESİ ‘BİR ERDOĞAN BİR DAHA GELMEZ’ DİYEN İŞ ADAMININ
Cumhurbaşkanlığı adaylığı sırasında Recep Tayyip Erdoğan’ın bu millet için tarihi bir fırsat ve şans olduğunu savunarak “Bir Erdoğan bir daha gelmez” diyen Samsunlu İş Adamı Fevzi Reis’in sahibi olduğu ‘Reis RS Enerji’ şirketi tarafından Çekerek Irmağı üzerinde yapılması planlananÇekerek Regülatörü ve HES Projesi, vadi boyunca yaklaşık 30 kilometrelik mesafede toplam 8 ayrı HES’ten oluşuyor. Daha önce 3 HES ünitesini içeren projesinin çalışmaları, yöre halkının tepkileri yüzünden durdurulmuştu. Ancak projeyi revize eden ve çalışmalara yeniden başlayan yüklenici firma, bu kez sekiz ayrı regülatör ve HES ünitesi inşa ederek toplamda 28,64 MWm elektrik üretmeyi planlıyor.
ANİMASYONDA CENNET GİBİ GÖSTERİLEN HES VADİYİ CEHENNEME ÇEVİRDİ
Firmanın web sayfasında yıllık 6,5 milyon dolar gelir getireceği belirtilen projeyle ilgili hazırlanan ve sosyal medyada dolaşıma sokulan animasyon filmde, HES projesi adeta bir rekreasyon alanı şeklinde gösterilirken, yem yeşil bir vadide akan ırmağın kıyısında otlayan inekler, HES tesislerinin dibinde neşeyle dolaşan koyunlar, uçuşan kuşlar canlandırılıyor. Ancak bir süre önce bölgede dev bir şantiye kurarak arazi hazırlama çalışmalarına başlayan firmanın uygulamaları hiç de öyle olmadı. Çekerek Irmağı’na inen iş makinelerinin yaptığı ağaç katliamları tepkilere neden oldu.
HES PROJESİNE TEPKİLİ OLAN YÖRE HALKI İKİ AYRI DAVA AÇTI
HES projesiyle ilgili çalışmaların hukuksuz olduğunu savunan köylülerin avukatı Emrah Tekin, yeni proje için verilen ÇED Olumlu kararı ve acele kamulaştırma kararının iptaline yönelik açılan davaların sürdüğünü belirterek, “Bugüne kadar acele kamulaştırmaya karşı açılan davaların iki tanesinde yürütmeyi durdurma kararı verildi. Kararın gerekçesinde, ‘acele kamulaştırmanın koşulları oluşmamıştır’ denildi” bilgisini verdi.
KÖYLÜLERİN AVUKATI EMRAH TEKİN: ‘BURADA AÇIKÇA SUÇ İŞLENİYOR’
Yüklenici firmanın Hazineye ait olan arazi üzerinde kurulan şantiyede çalışmalara başladığını dile getiren Avukat Emrah Tekin, “Yine hazineye ait olan arazilerde çalışmalar yapılıyor. Ağaçlar kesiliyor, sondajlar yapılıyor. Ancak acele kamulaştırma kararının olması, insanların arazilerine girip çalışma yapmak için tek başına yeterli değil. Bu konuda bedel tespiti yapılması ve el koyma kararının alınması gerekiyor. Çünkü mülkiyet hakkı ve uluslararası sözleşmeler bunu gerektiriyor. Başkasına ait bir taşınmazın bedelini ödemeden işgal etmeniz suçtur. Şu anda burada etüt çalışması için özel arazilerde sondajlar vuruluyor. Dere yatağına ulaşmak için çoğu zaman insanların tarlalarını işgal ediyorlar. Burada açıkça suç işleniyor. Bunu da köydeki bazı insanları yanlarına alarak, onları sigortalı çalışan göstererek yapıyorlar” diye konuştu.
‘CAMİYİ ONARARAK KÖYLÜLERİ PROJEYE İKNA ETMEYE ÇALIŞIYORLAR’
Yüklenici firmanın projenin bir zararının olmayacağını söyleyerek köylüleri ikna etmeye çalıştığını savunan Tekin, “Konteyner koymak için bazı köylülerin tarlalarını kiralıyorlar. Bazı köylerin camilerini onarıyorlar, yollarını yeniliyorlar ve projenin bölgeye ekonomik bir katkı sağlayacağını anlatıyorlar” dedi.  
30 KİLOMETRELİK NEHİR BOYUNCA SEKİZ AYRI HES YAPILACAK
HES projesi için bölgedeki 423 adet taşınmazın acele kamulaştırma kararı kapsamına alındığını kaydeden Tekin, şunları dile getirdi: “HES projesi, Tokat’ın Zile, Yozgat’ın ise Çekerek ve Aydıncık ilçeleri sınırlarını kapsıyor. Yaklaşık 30 kilometrelik nehir yatağı boyunca 8 ayrı HES inşa edilmesi planlanıyor. ÇED dosyasını incelediğimizde, nehrin yatağı boyunca iki tarafından tel örgülerle çevrileceğini gördük. Bunun can ve mal güvenliği açısından yapılacağı belirtiliyor ama projeyle birlikte yöre insanının nehrin suyunu kullanmasının önüne geçilmek isteniyor. Dolayısıyla bölgenin en verimli tarım arazilerinin kullanılamaz duruma gelmesi kaçınılmaz olacak. Şu anda insanlar burada her türlü sebze ve meyve üretimi yapıyorlar. Zile ve Çekerek ilçelerinin sebze-meyve ihtiyacı ağırlıklı olarak Çekerek Irmağının suyu ile bu bölgede yapılan üretimden karşılanıyor.”
‘HES ÇALIŞMASINDA TARİHİ SÜTUNLAR BULUNDU’
HES projesi inşa edilmek istenen bölgenin tarih boyunca insan yaşamına tanıklık eden önemli bir uygarlık merkezi olduğunu dile getiren Tekin, Roma İmparatoru Julius Sezar’ın tarihe geçen ünlü “Veni, vidi, vici” (Geldim, gördüm, yendim) sözünü Zile’de söylediğini belirterek, “İlk HES çalışmalarına başladıklarında, tarihi Hacıboz köprüsünün yakınında mermer sütunlar bulundu. Ama bu hemen gizlenmeye çalışıldı. Bizim araştırdığımız kadarıyla o bölge milattan öncesine dayanan bir uygarlık merkezi. Buranın sit alanı olması gerekiyor ama proje yapılırken tarihi değerler görmezden gelindi, gerçeğe aykırı belgeler düzenlendi. Bu kalıntıların olduğu bölgede bir kurtarma kazısı yapılmadı, tescil de edilmedi. Sadece yetkililer gelip bir tutanak tutup gittiler” diye konuştu.
PROJENİN ZARARLARI ŞİMDİDEN GÖRÜLMEYE BAŞLANDI
Projenin doğaya zarar vermeyeceğinin söylendiğini ancak daha şimdiden verilen zararların görülmeye başlandığını söyleyen Avukat Emrah Tekin, açılan taş ocakları yüzünden yeraltı sularının yataklarının değiştiğini dile getirdi.
‘JANDARMA KÖYLÜYÜ DEĞİL, ŞİRKETİ KORUYOR’
Reis şirketinin bu yörede iktidara yakın olduğunu çok hissettirdiğine değinen Tekin, “Örneğin tarlası projeden zarar gören bir köylü tepki gösterdiğinde, yarım saat içinde jandarma geliyor ve köylüye müdahale ediyor. Köylünün yaşam ve mülkiyet hakkını savunmak yerine şirketin çıkarını savunuyor. Kamu görevlileri köylülere suç işlediklerini söyleyerek gözaltına almakla tehdit ediyorlar. Jandarma karakolu 40 kilometre mesafede ama yarım saat içinde şantiye bölgesine gelebiliyorlar. Kimi zaman şantiyede bekleyip şirketi koruyorlar” görüşünü savundu.
‘BEDEL TESPİTİ YAPILMADAN BÖLGE İŞGAL EDİLMEYE BAŞLANDI’
Projeyle ilgili ÇED sürecinde yapılması zorunlu olan ‘halkın katılımı’ toplantılarının yapılmadığını ancak yapılmış gibi tutanaklar hazırlanarak ÇED Olumlu kararı verildiğini ileri süren Tekin, buna karşı açılan davanın henüz sonuçlanmadığına dikkati çekerek şöyle konuştu: “Acele kamulaştırmaya yönelik bedel tespitleri yapılmadan bölge işgal edilmeye başlandı. Ağaçlar kesiliyor, mülkiyet hakkı ve aynı zamanda doğa tahribatıyla insanların yaşam hakları ihlal ediliyor. Ayrıca adil yargılanma hakkı da ihlal ediliyor. Açılan davanın üzerinden bir yıldan fazla zaman geçti ama yürütmeyi durdurma kararı henüz verilmedi. Oysa bu dava ivedi yargılama usulüne tabi. En kısa süre içinde, en azından davalı tarafın savunmasını sunmasının hemen ardından yürütmeyi durdurma kararının alınması gerekir ancak sürekli bir takım evraklar isteniyor ve bu yolla süre uzatımına gidiliyor.”
HES ÇALIŞMASINDA ÇIKAN TARİHİ KALINTILAR
Üç yıldır Çekerek Irmağı’nın yaşam verdiği bölgede yaşayan köylülerin gündeminden düşmeyen HES projesine karşı çok sayıda eylem ve basın açıklaması gerçekleştirildi. Geçtiğimiz Temmuz ayında HES projesi için Zile ilçesi sınırlarında yapılan arazi hazırlığı çalışmaları sırasında tarihi kalıntılar, gözleri bölgenin sorumluluğunu üstlenen koruma kurullarına çevirdi. Yücepınar köyü yakınlarında ortaya çıkan kalıntıların, Roma dönemine ait bir tapınağın parçaları olabileceği sanılıyor.
REİS’İN HES’İ, İKİ AYRI ARKEOLOJİK SİT İÇİNDE PROJELENDİRİLMİŞ
Ancak Projenin kapsadığı alandaki kültür varlıkları yalnızca Zile ile sınırlı değil. Kayseri ve Sivas’taki kültür varlıklarını koruma bölge kurullarının, başlangıçta 1. derece arkeolojik sit alanı sınırlarında projelendirilen HES’in, bu sınırın dışına çıkarılması kaydıyla yapımında sakınca görmediği ortaya çıktı.
KURUL: ‘BULUNTUYA RASTLANIRSA MUHTARA HABER VERİLSİN’
HES projesinin yapıldığı bölgenin bağlı olduğu Kayseri Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu’nun, 25 Mart 2014 tarihli kararında, söz konusu HES projesinin Karataş Nekropolü 1. Derece Arkeolojik Sit Alanı sınırında kaldığı belirtiliyor. Ancak kurul kararında HES projesinin sit alanının 150 metre dışına çıkarılmasından sonra uygulanmasında bir sakınca olmadığı kaydediliyor. Kararda ayrıca HES çalışmaları sırasında bir buluntuya rastlanırsa çalışmaların durdurularak en yakın müze müdürlüğü veya köy muhtarı ile mülki amirlere haber verilmesi gerektiği belirtiliyor.
‘SİT DIŞINA ÇIKARILIRSA HES YAPILMASINDA SAKINCA YOK’
Sivas Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu ise 27 Mart 2014 tarihinde aldığı kararda, Yozgat Aydıncık’a bağlı Narlıkışla köyünde bulunan ve 1. Derece arkeolojik sit alanı olarak koruma altına alınan ‘Mezar Tepesi’ bölgesinin HES projesinin sınırları içerisinde kaldığını ancak projenin alanın dışına çıkarılarak uygulanmasında bir sakınca olmadığını bildirdi.
2139180cookie-checkAnimasyondaki HES cennet gibiydi, uygulaması cehenneme çevirdi!
Önceki haberAyva kokusu
Sonraki haberAçık Gazete Gecesi 8 Aralık’ta
YUSUF YAVUZ
YUSUF YAVUZ (GAZETECİ-YAZAR) Isparta, Sütçüler'de doğdu. 1990’da edebiyatla ilgilenmeye başladı. Deneme ve inceleme tarzındaki ilk yazıları 1996 yılında 'Atatürkçü Ses' Dergisi’nde yayımlandı. Aynı yıl yerel ölçekte yayın yapan kanallarda 'Dönence' başlıklı radyo ve televizyon programları hazırlayıp sundu. 1999 yılında Antalya'da kurulan Müdafaa-i Hukuk Dergisi’nde yazmaya başladı. 2001’de Gazete Müdafaa-i Hukuk’ta Muhabir-Temsilci olarak görev aldı. Daha sonra adı 'Yeniden Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk' olan dergiyle bağını temsilci-yazar olarak sürdürdü. 2001-2007 yılları arasında Kaş Kitap Şenliğini organize ederek başta çocuklar ve gençler olmak üzere yöre insanının kültür, sanat ve edebiyat çevreleriyle buluşmasını sağladı. 2005 yılında Muğla ve Antalya arasındaki sahil bandında yaşanan yabancılara toprak satışına ilişkin yaptığı araştırmalar önemli etkiler yarattı. Deneme, inceleme, röportaj, düz yazı, haber ve yorumları; Cumhuriyet Akdeniz, Odatv, Yeni Harman, Edebiyat ve Eleştiri, Yolculuk, Evrensel, Atlas, Magma, Aydınlık, Birgün, Açık Gazete gibi dergi ve gazetelerde yayımlandı. Antalya merkezli VTV Televizyonunda, Pelin Gel Ağan'la birlikte 'İki Ağaç İçin' adıyla 16 bölümden oluşan bir program hazırlayıp ve sundu. Kanal V Televizyonunda, Biyomühendis Çağlar İnce ile birlikte, Yörük kültürünü ve tarihsel köklerini ele alan 'Islak Çarıklar' adlı belgesel haber programı hazırlayıp sundu. Araştırma yazılarından bazıları, 'Yer Bize Çimen Verdi' ve 'Darağacına Takılan Düşler' adıyla belgesel filmlere de konu olan Yavuz, şu sıralar 'Islak Çarıklar' adlı bir belgesel haber programı için çalışmalarını sürdürüyor. Ağırlıklı olarak arkeoloji, çevre, kentsel dönüşüm ve tarım konularını ele alan çalışmalar yapmayı yazılı ve görsel medyada sürdüren Yavuz, yıkım politikalarıyla tarımdan hayvancılığa, kültürden mimariye kırsal yaşamın dönüşümünü ele alan araştırma yazılarıyla tanınıyor. Ziraat Mühendisleri Odası Basın Ödülü, Çağdaş Gazeteciler Derneği Belgesel ödülü, Türkiye Ziraatçılar Derneği Tarım ödülü, Kubaba Derneği kültür hizmeti ödülü'nün yanı sıra Türkiye Ormancılar Derneği gibi çeşitli meslek odası, kurum ve kuruluşlar tarafından ödüle layık görülen Gazeteci Yusuf Yavuz, Likya'dan Teke yöresine uzanan coğrafyadaki su kültürüne ilişkin uluslararası bir sanat projesinin de danışmanlığını ve metin yazarlığını üstleniyor.

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.