Çankaya’daki Cumhurbaşkanlığı Köşkü’ne, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan çıkacak mı, yoksa şu andaki Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, ısıttığı koltukta beş yıl daha kalacak mı?
Sorulan soru ve aranan cevap orta yerde.
Görünen iki aday var. İkisinden biri orada oturacak, ama hangisi?
Üçüncü bir yol yok yani.
Muhalefetin, anasıyla yavrusu bir araya gelse, üçüncü bir aday tesbit etseler Çankaya yokuşunu tırmanma şansı yok.
Yokuş dediğin ciddi bir yükseklik.
Kimileri 864 rakımlı tepe diye de yakıştırma yapmış yıllar önce.
Yani, Köşk deniz seviyesinden yaklaşık 900 metre yükseklikte.
Oldukça havadar (!) bir alan.
İşte bu havadar ve yeşillikler içindeki köşkün yeni konuğu aranıyor.
Benim tahminim, Gül ısıttığı koltuğunda kalacak.
Bu nasıl olacak, bunu varsayımlarıma göre aktarayım.
Büyük ihtimalle Gül olabilir ama Erdoğan asla olmaz.
Erdoğan neden olmaz?
Mademki “esas oğlan” Erdoğan, senaryoyu ona göre yazmaya çalışalım.
Başbakan’ın 17 Aralık ve peşinden gelen 25 Aralık artcı depremin sonuçlarını almadan, Çankaya yokuşunun başlangıç noktasını aklına bile getirmez.
Mademki kendisine bir “darbe”planlandı, bunun “hesabını” parelel devlet olmakla suçladığı Gülen Hareketi’nin başaktörleri ve aktörleri vermeli.
Öyle “Beş kuruşa köfte ekmek yok” (!) hareketcilere yani.”
17 Aralık’taki eylemde yakalanan, gözaltına alınan, bilahare tutuklanarak hapse atılan bakan çocukları, Bakan ve çocuklarına rüşvet dağıttığı iddia edilen İranlı iş adamı Sarraf’ın ayakkabı kutularında saklanan dolarları, ardından dört bakanın istifası…
Az şey mi bunlar?
Erdoğan, bu tabloyu “yerde” bırakır mı?
Bence, Çankaya’ya çıkarsa bunlara ne zaman ayırabilir, ne de gücü olabilir.
Bunlar “ince hesaplar” yani.
Erdoğan’ın Çankaya köşküne çıkarsa yapamayacağı, ama başbakan kaldıkca yapabileceği işler bitmedi daha.
25 Aralık 2013’te tutuklanması planlanan, dev projelerin yüklenicisi iş adamlarına atılan suçlamalar ve iddialar var. Erdoğan’a göre bunların hiç biri gerçek değil.
İş adamları kendi çaplarında“dev” adamlar.
Onları da tutuklayıp kodese göndermek istiyordu Gülen’in kadrosu…
Yani hapishaneler dolup taşacaktı, bu plan ortaya çıkarılmasaydı.
Tabii Başabakan Erdoğan’a göre.
İşte bunların da halledilmesi gerek.
Bitmedi..
Tapeler konusu var ki, bunu affetmek mümkün değil.
Allah affetse de, Erdoğan bu işi “öbür tarafa” bırakmaz bildiğimiz ve tanıdığımız kadarıyla…
Gelelim önümüzdeki genel seçimlere kadar Başbakan Erdoğan’ın halka verdiği sözlere, yapacağını vaat ettiği dev projelere.
Üçüncü Boğaz Köprüsü.. Üçüncü Hava Alanı…
Bunlar birer “şaka” değil, Erdoğan’ın hayalden gerçeğe çevirmek istediği projeler.
Proje ve çözüm bekleyen dev iç sorunların bir kısmını” es” geçelim ve gelelim dış sorunlara.
Suriye sorunu başlı başına çok bilinmeyenli denklem.
Erdoğan bir Başbakan olarak bu denklemin dışında nasıl kalabilir?
Bitmedi İsrail ile aramız “limoni”
Bunu kim çözecek?
Ya da “limonata (!)” haline getirecek.
Tabii ki Erdoğan.
Çankaya’ya çıkarsa yapabilir mi?
Hayali bile zor.
Bütün bunları arkasında bırakıp, yine de Çankaya Köşkü’ne çıkmak isterse, Erdoğan orada beş yıl boyunca “huzur” ve “huşu” içinde yaşamak istemez.
Eğer çıkarsa bütün gözler Çankaya’da olacak.
Orada devletin bir numarası (number one), ama siyasette “numarasız” kalacak.
Vaki olabilir mi?
Bence Başbakan kendi koyduğu “üç yıllık” seçilememezlik kuralını, kendi bozmak zorunda kalacak.
Saydığım nedenlerden dolayı.
Ve AKP Genel Başkanı ve Başbakan olarak kalacağını açıklayıp, kadim dostu ve dava arkadaşı Gül’e durumu iletecek.
Ha, bir şey daha var tabii.
Eğer yarı Başkanlık sistemi şu anda yürürlükte olsaydı Erdoğan tamamdı.
Ama “Yetkisiz” yetkili olmak istemez Erdoğan.
Ne Çankaya’nın “Noteri”, ne de Köşkün “ Servi Boylu”su olmak, onu kesmez.
Eğer çıkarsa orada, kendisini ya “emekli” addetmek zorunda kalır, ya da “İşssiz”
Bence 5 yıl daha güçlü başbakan olarak “aşağıda” kalır.
Beş yıl sonra eğer parti parçalanmazsa, ülkede sular tersine akmazsa, kendi isteğiyle politikadan çekilmez ise Çankaya yokuşuna gözünü dikebilir.
Zor ama imkansız değil.
