Başörtülüler. Sıkma başlılar. Türbanlılar derken…
Çarşafa dolandık.
Yemeniyi ve diğerlerini saymaya gerek yok.
Şimdi herkes CHP’nin peşinde…
Baykal’ın ağzından çıkacak “açılım”lara pür dikkat.
CHP Genel Başkanı bu kez kravatlıların kafasına taktı.
Yani çağdaş giyimin simgesi kravata.
Baykal hep yanlış yapıyor nedense.
Ya çevresindekileri iyi seçemiyor.
Ya da, iyi diye seçtikleri kof çıkıyor.
Bu yüzden de tek kişi kalıyor sahnede.
Zaten doğuştan tek kişilik şovlara düşkün biri.
Çıkıyor “açılımları”nı da tek başına yapıyor.
TBMM grubundaki milletvekilleri by-pass edilmiş umurunda değil.
CHP Parti Meclisindeki üyeler yok sayılıyor, kime ne.
En önemlisi böyle durumlarla eskiden olağanüstü kurultaylar yapılır, partinin yeni stratejileri ele alınır, siyaset yeniden şekillendirilir, seçimlere ayakları yere basan hedef ve sloganlarla gidilirdi.
O da yok.
Yerel seçimler için her parti uçağını hareket ettirdi, ettirecek.
Pistte beklenildiği sırada Baykal motorları erken çalıştırdı.
Ve talihsizliğe bakın ki, uçağın motorlarından birine kara çarşaf girdi.
Genelde kara kuşlar tehlikelidir uçaklar için.
Kartallar, kargalar yani.
Kapkara kuşlar.
Ve milyonda bir de olsa bu kara kuşlar motorun içine girince risk yaratırlar, motorun durmasına neden olurlar.
Bu kez motora kuş değil, kara çarşaf girdi motora ve tekini durdurdu.
Baykal kokpitte, motorun birine giren kara çarşaf talihsizliğine üzüleceğine kravatlılara veryansın ediyor.
Oysa genel ve yerel seçimlerde kendisine oy veren ulusalcıların, devletcilerin, laiklerin ve bilimun aydınların, entellektüellerin hepsi kravatlı.
Şimdi tablo tersine döndü.
Çarşaf içeri, kravat dışarı.
Fiziki olarak kravatın seçim sandığına girmesi kolaydır.
Ya çarşafın.
Çarşaf nasıl girecek sandığa?
Çarşaf dediğin seçimlerle bazen kullanılan “Çarşaf liste” değil ki?
Bence yerel seçimlerin sonuçları belli olmuştur, baylar, bayanlar, kravatlılar ve bilimum çarşaflı hanım efendiler..
Tartışmaya, laf ebedilği yapmaya, CHP’yi kurtarmak için çabaya gerek yok.
Bu CHP, başında Baykal olduğu sürece daha çok çarşaflar.
İki yıldır inatla yazıyorum ve tekrarlıyorum:
Birileri çıkıp açık ve net olarak Baykal’a demeli ki:
“Sayın Baykal, hadi Antalya’da balığa çıkın. Torunlarınız sizi bekliyor”
