Araplar için yapılan betonlaşma, Arapları bile çileden çıkardı!

YUSUF YAVUZ / AÇIK GAZETE – Trabzon’da üç tane daha Uzungöl inşa etme projesi için doğal sit alanı olan Kadıralak Yaylası’nın koruma niteliğinin değiştirildiği ortaya çıktı. Ancak Arap turistleri çekmek için ortaya çıkan kontrolsüz yapılaşmaya Araplar bile isyan etti…
Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu, Trabzon’da yaptığı açıklamada, son yıllarda yoğun betonlaşmaya maruz kalan Uzungöl’e gelen zengin turistlerin yer bulamadığına dikkat çekerek, “Bu bölgeye bir değil, en az üç tane Uzungöl gibi muhteşem turizm merkezi kuracağız” dedi. Ancak Bakan Eroğlu’nun Türkiye’nin 223. Tabiat Parkı olarak ilan ettiği Kadıralak Yaylasının, yeni ‘Uzungöl’ yapılmaya aday bölgelerden biri olduğu ortaya çıktı. Bakan Eroğlu’nun bu açıklamasından bir hafta önce ise Kadıralak Yaylası’nın 3. Derece doğal sit alanı olan koruma statüsü değiştirilerek, bir kısmı ‘Nitelikli Doğal Doruma Alanı’, geri kalanı ise ‘Sürdürülebilir Koruma ve Kontrollü Kullanım Alanı’ olarak değiştirildiği ortaya çıktı. Bir süredir bölgeye yoğun ilgi gösteren Arap turistlere yönelik atılan bu adımların zaten plansız yapılaşmaya kurban edilen Trabzon yaylalarının sonunu getireceği belirtiliyor.
Trabzon’daki toplu temel atma törenine katılan Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu,  “Uzungöl’e şu anda zengin turistler geliyor, yer bulamıyor. İçişleri Bakanımız eşliğinde bir toplantı yapacağız. Bu bölgeye bir değil, en az üç tane Uzungöl gibi muhteşem turizm merkezi kuracağız. Hatta bir tanesinin imzasını da attım, bir tabiat parkı daha bu bölge kazandı. Zengin turistlerin gelip döviz bırakacağı, yöresel ürünler, eşya alacağı turizm sektörünü hayata geçiriyoruz” diye konuştu.
Bakan Eroğlu’nun bu açıklamasının ardından gözler yeniden uzun süredir ‘Yeşil Yol’ tartışmalarıyla gündeme gelen Karadeniz yaylalarına çevrildi.
BİR HAFTA ÖNCE YAYLANIN KORUMA STATÜSÜ DEĞİŞTİRİLMİŞ
Bakan Eroğlu’nun ‘tabiat parkı’ ilan ettiği Tonya ilçesindeki Kadıralak Yaylası’nın 3. derece doğal sit alanı olan koruma statüsü, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından geçtiğimiz hafta değiştirildi. Trabzon Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü’nün 18 Eylül tarihinde yaptığı duyuruda, “İlimiz Tonya İlçesi Kadıralak Yaylasında mevcut sit statüsü 3. Derece Doğal Sit alanı olan 205 hektar, koruma sınırları daha da genişletilerek bir kısmı ‘Nitelikli Doğal Koruma Alanı’ bir kısmı ise ‘Sürdürülebilir Koruma ve Kontrollü Kullanım Alanı’ olarak toplamda 785 hektar olarak, 17.07.2017 tarih ve 8220 sayılı Bakanlık Makamı Olur’u ile onaylanarak tescil edilmiştir” bilgisine yer verildi.
YAYLADA HAYVANCILIK YAPAN KÖYLÜLER KARARA DAVA AÇTI
Bu değişikliğin ardından ise Kadıralak Yaylasını mera ve yaylak olarak kullanan köylüler, kararın iptal edilmesi talebiyle Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na karşı Trabzon İdare Mahkemesi’nde dava açtı. ‘Vira Trabzon’ sitesinin haberine göre, köylülerin avukatı Ozan Karagöz, Kadıralak Yaylasıyla ilgili yapılan statü değişikliği kararında kamu yararı bulunmadığını belirtti.
 
‘VATANDAŞIN ARAZİSİ ELİNDEN ALINABİLİR, YAYLA BETONLAŞIR’
Türkiye’nin imzaladığı uluslararası sözleşmelere de aykırı olan bu durumun ileride telafisi mümkün olmayan tahribatlar yaratabileceği görüşünü savunan Karagöz,  ‘Sürdürülebilir Koruma ve Kullanım Alanı’ olan yerlerin, en çok doğa tahribatı yaşanan yerler olduğuna dikkat çekerek, “Bu statü, para kazanılması en kolay olan statü. Kadıralak Yaylası rahatlıkla ranta açılabilir. Beton bina yapılabilir, taş ocağı açılabilir, maden ve benzeri malzeme alınabilir, sanayi tesisleri kurulabilir. Vatandaşın tapusu yok, bu durumda işgalci sayılabilir ve kullandığı arazi elinden alınabilir. Önemli olan Tonya halkının çıkarları doğrultusunda turizm yatırımlarına yer verilmesidir’’ diye konuştu.
 
BU KARARLAR ALINIRKEN KİMSE HALKA SORMUYOR
Konuyla ilgili görüşlerine başvurduğumuz Trabzon Doğal ve Tarihi Değerleri Koruma Derneği yetkilileri, turizmi geliştirmek uğruna bölge turizminin esas kaynağı olan doğal alanların yok edilmemesi gerektiği görüşünü savunuyor. Kadıralak Yaylası’nın tabiat parkı ilan edildiğini basından öğrendiklerini anlatan dernek yetkilileri, bu tür kararların alınmasında yerel halkın ve sivil toplum örgütlerinin görüşlerinin alınmadığını, bilgi verilmediğini söylüyor.
 
ARAP TURİZMCİLERDEN YAYLALARDA BETONLAŞMA UYARISI
Trabzon’da yapılması planlanan yeni Uzungöller ve benzeri yayla turizmi projelerine inşaat sektörü açısından bakıldığında bir yatırım olduğunu dile getiren dernek yetkileri, ancak yerel halkın ve sivil toplum kuruluşlarının görüşü alınmadan projelendirilen bu yatırımların bölgenin doğasına yönelik ciddi tehditler içerdiğini savunuyor. Geçtiğimiz günlerde Rize’de yapılan bir turizm toplantısında, bir Arap turizm acentesi yetkilisinin ilgilileri uyararak, “Trabzon yaylaları gibi betonlaştırmayın yoksa kimse gelmez” sözleriyle bölgedeki betonlaşmaya tepki gösterdiğini aktaran dernek yetkilileri, “Uzungöl’e ne yaptık ki de yenilerini yapacağız. Yapay göletler, parklar oluşturarak insanların buralara ilgi göstereceğini sanıyorlar. İnsanlar o göletlerden su içmesi gereken hayvanlar değil ki. Bu bölge sürekli yeşil kalan bir kuşakta yer alıyor. İhtiyaç olan şey onu korumak. Örneğin İsviçre’nin doğal peyzajı olağanüstü ama insanlar oraya özgün bir türü, özenle korunmuş bir doğal alanı görmeye gidiyor. İnsanı etkileyen şey bu doğallık” görüşünü dile getiriyor.
‘KORUMACI OLMASI GEREKEN BAKANLIK YATIRIMCI OLDU’
Orman ve Su işleri Bakanı Veysel Eroğlu’nun iki gün önce Trabzon’da yaptığı açıklamada, dere ıslahlarını da içeren 147 milyon liralık yatırım yapılacağını duyurduğuna değinen dernek temsilcileri, bölgede yaşananlara ilişkin şu görüşleri dile getirdi: “Sayın Bakan’ın dere ıslahı yapacaklarını duyurduğu gün Arhavi’de ıslah edilmiş dereler taştı, sel baskınları oldu. Çünkü inanılmaz paralar harcanarak yapılan ıslah çalışmalarıyla dere yatakları daraltılıyor ve yoğun yağışlarda sel baskınları yaşanıyor. Ormanların ve milli parkların bağlı olduğu Orman ve Su İşleri Bakanlığı korumacı bir kuruluş olması gerekirken, neredeyse Ulaştırma Bakanlığı ile yarışır halde yatırımcı bir kurum haline geldi.
‘KADIRALAK DA ÇAMBURNU GİBİ OLACAK’
Sürmene Çamburnu Tabiat parkında şu anda 30 tane orman köşkü, 25 tane çardak ve restoran, kafeterya gibi günübirlik tesisler yapılıyor. Burası dünyada sarıçam türünün denize kadar indiği nadir alanlardan biriydi. Ama şimdi neredeyse sarıçam kalmadı. Çünkü aşırı kullanım baskısı yok ediyor. Şimdi ‘tabiat parkı’ ilan edilen Kadıralak Yaylasının akıbeti de da korkarız Sürmene Çamburnu gibi olacak. Kadıralak Yaylası, mavi yıldız çiçekleri başta olmak üzere pek çok endemik bitki ve canlı türünü barındıran doğal sit alanı statüsündeki bir bölgeydi. Ancak burada yıllar içerisinde zaten bir kullanım baskısı oluştu. Plansız yapılaşma en büyük sorundu. Bu sorunu çözmek yerine şimdi 2017’de yapılan binalarla ilgili yıkım kararı çıkartıldı. Öncekiler ne olacak peki?
‘AYAKLAR ALTINDA KORUMA OLMAZ’
Şimdi buraya binlerce insan gelecek. Binlerce kişi yaylada konaklayacak, yiyecek içecek, piknik yapacak. Yeni yollar, altyapı tesisleri için büyük bir doğa tahribatı yapılacak. Önceden sadece Mayıs ayında oluşan yoğun talep, yılın her dönemine yayıldığında büyük bir ekosistem tahribatı yaşanacak. Zaten kaçak yapılaşmayla tahribata uğramış olan yaylayı tamamen kaybedeceğiz. Ayaklar altında bir koruma olmaz. Buralar mera ve orman statüsündeyken hiçbir yapılaşmaya gidilemiyordu ama şimdi ‘tabiat parkı’ statüsü verilerek yapılaşmanın önü açıldı. Tabiat parkı olan yerleri kaybediyoruz. Çamburnu da öyle oldu.
‘TALEP OLMADIĞI HALDE GÖLET YAPILDI’
Biz Kadıralak Yaylası’nın tabiat parkı ilan edildiğini basından öğrendik. Bu planlamalar yapılırken yerel halka, sivil toplum örgütlerine ve ilgi gruplarına hiç bilgi verilmiyor, görüşleri alınmıyor. Ancak bu alanları kaybettikten sonra öğrenmiş olmak da bir anlam ifade etmiyor. Artık geçmiş olsun. Bakanlık bir yatırım yapacağında onlarca ilgili kamu kuruluşuna görüş soruluyor. Hemen hepsi de ‘sakınca yoktur’ yazısıyla yatırımları onaylıyor. Örneğin burada bir gölet yaptılar. Turizmciler ve hayvancılık için yapıldığını açıkladılar ancak bundan ne turizmcilerin ne de hayvancılıkla uğraşan halkın haberi yok. Her iki grup da bizim bu yönde bir talebimiz olmadı diyor.”
2126220cookie-checkAraplar için yapılan betonlaşma, Arapları bile çileden çıkardı!
Önceki haberLondra’dan YPG’ye katılan Mehmet Aksoy hayatını kaybetti
Sonraki haberTarihi anıtı bu hale getirmek için kaç para harcandı
YUSUF YAVUZ
YUSUF YAVUZ (GAZETECİ-YAZAR) Isparta, Sütçüler'de doğdu. 1990’da edebiyatla ilgilenmeye başladı. Deneme ve inceleme tarzındaki ilk yazıları 1996 yılında 'Atatürkçü Ses' Dergisi’nde yayımlandı. Aynı yıl yerel ölçekte yayın yapan kanallarda 'Dönence' başlıklı radyo ve televizyon programları hazırlayıp sundu. 1999 yılında Antalya'da kurulan Müdafaa-i Hukuk Dergisi’nde yazmaya başladı. 2001’de Gazete Müdafaa-i Hukuk’ta Muhabir-Temsilci olarak görev aldı. Daha sonra adı 'Yeniden Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk' olan dergiyle bağını temsilci-yazar olarak sürdürdü. 2001-2007 yılları arasında Kaş Kitap Şenliğini organize ederek başta çocuklar ve gençler olmak üzere yöre insanının kültür, sanat ve edebiyat çevreleriyle buluşmasını sağladı. 2005 yılında Muğla ve Antalya arasındaki sahil bandında yaşanan yabancılara toprak satışına ilişkin yaptığı araştırmalar önemli etkiler yarattı. Deneme, inceleme, röportaj, düz yazı, haber ve yorumları; Cumhuriyet Akdeniz, Odatv, Yeni Harman, Edebiyat ve Eleştiri, Yolculuk, Evrensel, Atlas, Magma, Aydınlık, Birgün, Açık Gazete gibi dergi ve gazetelerde yayımlandı. Antalya merkezli VTV Televizyonunda, Pelin Gel Ağan'la birlikte 'İki Ağaç İçin' adıyla 16 bölümden oluşan bir program hazırlayıp ve sundu. Kanal V Televizyonunda, Biyomühendis Çağlar İnce ile birlikte, Yörük kültürünü ve tarihsel köklerini ele alan 'Islak Çarıklar' adlı belgesel haber programı hazırlayıp sundu. Araştırma yazılarından bazıları, 'Yer Bize Çimen Verdi' ve 'Darağacına Takılan Düşler' adıyla belgesel filmlere de konu olan Yavuz, şu sıralar 'Islak Çarıklar' adlı bir belgesel haber programı için çalışmalarını sürdürüyor. Ağırlıklı olarak arkeoloji, çevre, kentsel dönüşüm ve tarım konularını ele alan çalışmalar yapmayı yazılı ve görsel medyada sürdüren Yavuz, yıkım politikalarıyla tarımdan hayvancılığa, kültürden mimariye kırsal yaşamın dönüşümünü ele alan araştırma yazılarıyla tanınıyor. Ziraat Mühendisleri Odası Basın Ödülü, Çağdaş Gazeteciler Derneği Belgesel ödülü, Türkiye Ziraatçılar Derneği Tarım ödülü, Kubaba Derneği kültür hizmeti ödülü'nün yanı sıra Türkiye Ormancılar Derneği gibi çeşitli meslek odası, kurum ve kuruluşlar tarafından ödüle layık görülen Gazeteci Yusuf Yavuz, Likya'dan Teke yöresine uzanan coğrafyadaki su kültürüne ilişkin uluslararası bir sanat projesinin de danışmanlığını ve metin yazarlığını üstleniyor.

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.