Aşıda patent kalkmalı!

Sevgili dostlar biliyorum sıkıcı bir konu ama salgının küresel bağlamda önlenebilmesi için aşıda mutlaka patent kalkmalı. Böylece yoksul ülkeler de kendi aşılarını üretebilmeli ya da patent ödentisi olmadığı için ucuza aşı sağlayabilmeli! BM’nin yardım, bağış ya da destek çağrısıyla bu işin çözülemeyeceği anlaşıldı.

Ne yazık ki kapitalizm her şeyi metaya, yani alınıp satılabilen mala çevirdiği için aşıda da “yaşam hakkı” yerine kazanç öne çıktı! Hani biz eğitim, sağlık ile su ve elektrik gibi temel tüketim maddelerinin ücretsiz olmasını savunurken işte bu nedenle haklıydık. Zengin ülkeler aşı tedarikçisi şirketlerle yaptıkları ön anlaşmalarla aşı üretimine büyük oranda sahip oldular. Öyleki AB, aşıların bir kısmının teslim edilememesini bile yargıya taşıyacağını açıkladı.

Oysa salgın küreseldir ve mücadelesi de küresel olmalıdır. ABD ve Avrupa’da aşı sırası risk grubunda olmayan gençlere geldiğinde yoksul ülkelerin doktorlar hala aşı sırası bekliyor olacaklar. Bu büyük bir adaletsizlik ve haksızlıktır! Kesinlikle aşı sırası da küresel olmalı.

Aşıda küresel mücadelenin en önemli silahı patentin kalkmasıdır! Hindistan ve Güney Afrika’nın da aralarında olduğu bazı ülkeler bu isteği biraz daha yumuşatarak patent hakkının “geçici olarak” askıya alınması için Dünya Ticaret Örgütü’ne (DTÖ) başvurdu. Ne yazık ki DTÖ buna karşı çıktı.

Salgında gelinen nokta ise insanlık tarihi açısından bir vahşet! Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) Genel Başkanı Tedros Adhanom Ghebreyesus, zengin ülkeler toplam 39 milyon doz aşı alırken, yoksul bir ülkeye sadece 25 doz aşı gönderilmesini “Dünya feci bir ahlaki iflasın eşiğinde” sözleriyle eleştirdi. Ghebreyesus, aşıların neredeyse tamamına sahip olan zengin ülkelere çağrıda bulunarak, koronavirüs aşısının yoksul ve orta gelirli ülkelere aşıyı adil bir şekilde dağıtımını öngören COVAX programındaki 92 ülkeyle aşıları paylaşmalarını istedi. Ne yazık ki zengin ülkelerin aşıdaki kapitalist aç gözlülüğü BM çatısındaki COVAX programını da işlevsiz kıldı.

DSÖ Genel Başkanı’nı her nedense DSÖ’nün yetersiz, işlevsiz kalmasına ve patentin geçici kaldırılma isteklerine hiç değinmedi. Zaten başkan kapitalizmin özünü kavramış olsaydı “ahlaki iflas” demekle yetinmezdi.

Sözün özü dostlar üretilecek aşı miktarının küresel bağlamda adil dağıtılmasının önünde yine kapitalizmin organizatörü DTÖ ve onun zengin üye ülkeleri var!

İyi haber, patentin kaldırılmasına karşı bazı ciddi kurumlardan da destekler gelmeye başladı. Örneğin Merkezi Londra’daki Uluslararası Af Örgütü’nün Almanya Genel Sekreteri Markus N. Beeko, patent hakkında geçici muafiyete gidilmemesinin, salgına karşı uluslararası mücadele gereğinin göz ardı edildiği anlamına geldiğini savundu. Dünya çapında aşı tedariği için halihazırda milyarlarca euronun gerektiğine dikkat çeken Beeko, hızlı bir kitlesel üretime gitmenin özellikle güney yarım küredeki pek çok ülkeninin istikrarı açısından büyük önem taşıdığını belirterek, “Bütün ülkeler halklarını koruma ve kamusal hayatı yeniden normalleştirme hakkına sahiptir” dedi.

Kötü haber ise aşılamada devreye özel şirketler de girmek üzeredir. Artık küreselde olduğu gibi ulusal bağlamda da parayı veren düdüğü çalacak, adaletsizlik daha da büyüyecektir. Böylece patentin kaldırılması ya da dondurulması için verilen mücadele de iyice çıkmaza girecektir!

Önümüzdeki günlerde yoksul ülkeler, sosyalist partiler ve demokratik sivil toplum kuruluşlarının aşıyı kapitalizmin bir metası olarak görülmesine karşı çıkarak “aşıda patent kalksın” kampanyasını yükselecektir. Aşı yaşamsal bir haktır. Satılması ve adil olmayan dağıtımı suçtur. Tıpkı çiçek ve çocuk felci aşısında olduğu gibi korona aşısını ücretsiz olarak halka sağlamak zorunlu bir hizmet olmalıdır! Salgına karşı küresel mücadelede kök hücre; aşıda patentin derhal ama derhal kaldırılmasıdır. Aşının önündeki engeller, salgın ölümlerinden de sorumludur! Lâmı cimi yok! Aşıda patente hayır!

LİGİLİ HABER: DAY MER: Aşıda patent insanlık suçudur, kaldırılsın!
https://acikgazete.com/asida-patent-insanlik-sucudur-kaldirilsin/

2491780cookie-checkAşıda patent kalkmalı!
Önceki haberOrman yağmasında sıra milli parklara geldi!
Sonraki haberGrip aşısı olan çocuklarda şiddetli Covid-19’a yakalanma ihtimali düşüyor
FARUK ESKİOĞLU
Faruk Eskioğlu, (1958, Akşehir) gazeteci ve yazar. 1985'ten bu yana yaşadığı Londra'dan Türkiye'deki ulusal medyaya yönelik muhabirlik, temsilcilik yaptı. Londra'da yayınlanan Türkçe toplum gazetelerinde çalıştı ve bazı gazetelerin kuruluşunda yer aldı. Halen sosyolojik değeri olan haber ve araştırmalara ağırlık veren yazar, halen 2004'te kurduğu Açık Gazete'yi (acikgazete.com) yönetiyor ve köşe yazarlığını sürdürüyor.Eskioğlu, 13'üncü yüzyılın sonunda Horasan'dan Akşehir Maruf köyüne yerleşerek tekke kuran Hasan Paşa soyundan geliyor. Hasan Paşa'nın oğlu Şeyh Hacı İbrahim Veli Sultan'ın "Mülk Allahındır" felsefesiyle Anadolu'da bir ilk sayılan kendine adına kurduğu yoksullara yardım vakfı ise halen faaliyettetir.Eskioğlu, ilk ve orta öğrenimini Akşehir'de tamamladıktan sonra 1979’da AİTİA Gazetecilik ve Halkla İlişkiler Yüksek Okulu’nu bitirdi. 1984’te Gazi Üniversitesi Ekonomi Fakültesi’nde "master" yaptı. THA’da gazeteciliğe başladı. Aralık 1985’te kendi deyimiyle "siyasi sürgün" olarak geldiği Londra’da ilk 2 yıl baba mesleği kasaplık yaptı. İngilizce öğrendikten sonra medya okudu. Uzun yıllar Nokta dergisi İngiltere Temsilciliği, Hürriyet Londra bürosunda habercilik yaptı. Gazeteciliğin yanısıra 1986-98 arasında grafiker tasarımcı olarak çalıştı. Ayrıca pek çok siyasi afiş ve logo tasarladı.1998’de Türkiye’ye döndü. Hürriyet Gazetesi Ekonomi Servisi’nde haberci ve star.com.tr’de ekonomi editörü olarak görev yaptı. “Basında etik ve toplam kalite yönetimi” üzerine araştırmalar yaptı, bu konudaki konferans ve panellere katıldı.Türkiye’deki 2001 ekonomi krizinde Londra’ya dönerek grafiker tasarımcılık ve gazeteciliği sürdürdü. Toplum gazetelerinden Olay’da genel yayın yönetmenliği yaptı. Londra’da ilk Türkçe internet gazetesini çıkardı ve toplum gazetelerine ilk ajans hizmeti sundu. 2004’te dünya haberleri veren acikgazete.com’u kurdu. İki ayrı toplum gazetesini yayına hazırladı. Türkiye’deki bazı tv kanallarına haber geçti, uzun süre Akşam Londra Temsilciliği’ni üstlendi.Londra'da 2004’te "İçimizden Birisi: Vanunu" başlıklı bir kısa film çekti. Londra'daki toplumu anlatması açısından bir ilk sayılan "Aşkolsun! Adı Aşkolsun" başlıklı belgesel romanı 2007’de Türkiye’de yayımlandı. Türkiye'den 150 ve Kıbrıs'tan 100 yıllık İngiltere'ye göçün anlatıldığı 3 ciltlik "Londra'da Bizim'Kiler" başlıklı araştırması 2019 sonunda çıktı. Eskioğlu’nun Su ve Defne (2004) adlı ikiz kızları bulunuyor.

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.