Asil bir gencin mektubu

18 Mart Cumartesi günü Çanakkale zaferinin 91. yıl dönümü nedeniyle “Gözyaşlarıyla Okunan Satırlar” başlıklı yazımız için aldığımız elektronik mektuplardan birini, okurumuzun üslubuna ve imlasına, birkaç küçük düzeltme dışında dokunmadan aşağıda aynen aktarıyoruz. İznini almak için kendisini arama fırsatı olmadığından, okurumuzu adının ve soyadının sadece baş harfleriyle belirteceğiz. Büyük harfle yazılmış olan kelimeler de okurumuza aittir.


“Merhabalar Sayın Burhan Özbey Beyefendi.
Ben Sakarya’dan  A.B. .. 20 yaşındayım .. İnternette dün gece gezinirken sitelerden birinde yazmış olduğunuz yazıyı okudum ve inanın bana çok etkilendim.. Dediğiniz gibi Mustafa Kemal Paşa’nın deağerini henüz anlayamamış insanlar var, bırakın insanı Türk var ki, bu şahıslara Türk’mü denir onu da bilemem.. Bu yazınız benim bu yaşıma kadar okuduğum en iyi köşe yazılarından biriydi.. Size bu yazınız için teşekkür etmek amacıyla bu maili yazmak gereğini duydum, umarım rahatsız olmamışsınızdır. Ama bu ülkede gençler adına  çok üzücü ki söylediklerimiz, düşüncelerimiz hiç dinlenmiyor.. Bir açıklama yaptığımızda sen ne anlarsın ki diye konudan uzaklaştırılıyoruz ya da konuyla ilgilenmediğimiz de hiçbir şey bilmemekle suçlanıyoruz ve ne yazık ki hala Türklüğün ne büyük bir kudret ve asalet olduğunu anlayamamış insanlar tarafından idare ediliyoruz. Benim çiftçime saygısızca hakaret eden, benim memurumun adeta mezara girmesini bekleyen emeklilik sistemini hazırlayanlar, benim işçimi yabancı firmalara satanlar tarafından yönetiliyoruz. TÜRKLÜK bir insanın sahip olacağı en büyük kudrettir. Hele bir de atası ULU ÖNDER MUSTAFA KEMAL gibi insan olunca… Ama sorarım size onların savunduğu o eskiler Türk’müydü?  Hangisinin karısı öz Türk’dü? Ya da annesi yabancı olan bir padişahın çocuğu safkan Türk’mü olur?  Ben söyleyeyim olamaz Burhan Bey… Bunların hiç biri ulu önderin tırnağı olamaz. Ben bu insanı kabullenmeyen adama Türk demem.. Bunu kabullenmeyen kaç milletin 18 Mart gibi, 30 Ağustos gibi… tarihin yazdığı değil bizim tarihi o an yazdığımız zamanları var, sorarım size?  Haberlerde belki de o yarışmaya neden katıldığını bilmeyen bir yavrucak gözyaşlarıyla İSTİKLAL MARŞIMIZI okurken, başka bir yerde 4 tane protokol denen o büyükbaşlar daha İSTİKLALİMİZİN YEGANE SİMGESİ MARŞIMIZI ağızlarında geveliyorlardı. Böyle şeyler söyleyince susturuluyoruz. Söylemeyince de cahillikle suçlanıyoruz Burhan Bey.. Biz Türk’üz.. Biz genciz.. Biz de duyulmak istiyoruz. Saygılarımla.”


Kimi zaman umutsuzluğa kapıldığımız oluyor, acaba bizler boşuna mı kürek çekiyoruz diye… Ancak, yüreğimize su serpen böylesine içten duyguları yansıtan mailler aldıkça, varlıklarından gurur duyduğumuz gençlerimizin sayesinde mücadele gücümüz daha da artıyor. Mücadele diyoruz. Çünkü Türkiye bugün kurtuluş savaşı koşulları içerisindedir. Vatansever güçler, emperyalizmin topsuz ve tüfeksiz ülkemizi teslim alma çaba ve saldırılarına, çeşitli biçimlerde karşı koymanın mücadelesi içerisindedirler… Kuşatılmakta olan Türkiye gerçeğinin ayrımında olmayan insanlarımız ve yöneticilerimiz, yeni bir Atatürk dehasına ülkenin gereksinimi olduğunun hala bilincinde değiller


“Bize bir şey olamaz…” aymazlığı ile, sadece çoluk çocuk ve geçim derdinde olanlar, bugün ülkenin kurtuluş mücadelesinde demokratik tavır ve eylemleriyle yer almamalarının ağır faturasını, ileride ödemek zorunda kaldıklarında, iş işten geçmiş ve her şey bitmiş olacak. Umarız o günlere gelmeyiz.


PKK denilen terör örgütünün Güneydoğu’da her geçen gün adım adım mesafe katettiğini, Güneydoğu’da Kürdistan denilen yapay devletin sınırlarını, harita olarak da olsa ülkemiz toprakları içersinde göstermeye başlayan dost görünüp altımızı oyan hain emperyalist güçlerin bugün gelmiş oldukları noktayı da hala görmezden mi geleceğiz!


Türk bayrağı’nın PKK’lıları tahrik etmemeleri için, evlerine işyerlerine asan vatandaşlardan indirmelerini isteyecek ölçüde,  teslimiyet o noktaya gelmişse
Daha ne söyleyelim?


Sevgili okurlar…
İşte Çanakkale, işte Sakarya, işte Büyük Taarruz!.. Bu ülke Yüce Önder’in ardından geçen yıllardan sonra gerekirse yine kahramanlıklarla dolu destanlar yazmaya hazır olmalıdır.


Biz Türk’üz! Vatanımız, bayrağımız, hürriyetimiz,  Türklük gururumuz her şeyin önünde gelir. O muhteşem insan eşiz deha ne demişti, İngiliz elçisine verilen akşam yemeğinde ayağı tökezlenip de yere düşen garson için:
“Bu millete her şeyi öğrettim ama uşaklığı asla”
Evet paşam; bu millet hiçbir zaman uşak olmamalı ve olmayacak!



E-mail: [email protected] 


 

688570cookie-checkAsil bir gencin mektubu

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.