Atatürk ve CHP…

Kürt sorununun çözümlenmesi, akan kanın durması için ortaya çıkan şartları tartışmak, bir noktada anlaşarak Türkiye’nin önünü açmak sadece iktidarların işi olmaktan çıktı.
Nedeni?
90 yıllık sorun…
90 yıllık ihmal…
90 yıllık asimilasyon.

Peki bir asırlık eksikler son on yılda çözümlenebilir miydi?
Ekonomik ve sosyal hakları bölge halkına sunulabilir miydi?
Bence hayır.
CHP’ye göre ise “evet”.
Yani 90 yılın vebalini-ihmalini-geri bırakılmışlığını- insan hakları ihlallerini 10 yılda çözmek ve bunu istemek bence haksızlık.
Geçtiğimiz on yıl içinde daha çok şey yapılamaz mıydı?
Evet yapılabilirdi.
Ancak, iktidar Kürtlere hiç de sıcak bakmayı düşünmedi.
Sorunları samimi biçimde çözmeye pek yanaşmadı.
Hevesli olmadı.
Ta ki dışarıdan bazı “ tavsiye”ler gelene kadar.
Kimilerinin “dış odak” dediği gücün devreye girmesi ile masaya oturma zamanının
Geldiğini fark etti.
Tabii bu niyetiyle seçimleri de düşünmedi denemez.
Şimdi gelinen nokta, Kürtlerle barışın sağlanması için diğer partilerin de desteğini almak.
Geniş bir uzlaşma zemininde silahların toprağa gömülmesini sağlamak.

MHP’den hayır yok.
CHP ise hala Atlantik’de patlak veren fırtınaya yakalanmış bir gemi gibi…
Hala CHP İzmir Milletvekili Birgül Ayman Güler’in TBMM’deki konuşmasının mealini tartışıyor CHP gurubu ve ulusalcı cephe.
Ki Birgül hanım konuşmasını Atatürk’ün “ulus” kavramı ve tarifi üzerine bina etmişti.

Allah’ın işine bakın ki Atatürk’ün 3 Temmuz 1920’de TBMM’nin gizli oturumunda yaptığı çok önemli konuşması internette sosyal medya tarafından dolaştırılmaya başlandı hemen.
Ben de böylelikle Atatürk’ün bu konuşmasından haberdar oldum.
Sanırım bu sözleri Sn. Güler de bilir.
Üstelik siyaset bilimi hocası olduğuna göre bilmesi muhakkak gerekir.
Ancak bu konuşmada Atatürk 92 yıl sonra Ayman Güler’e sanki yanıt vermiş gibi.
Hatta “tokat” gibi de algılanabilir.
İşte Atatürk’ün sözleri:

“Bizce kat’i olarak muayyen olan şey varsa o da hududu milli dahilinde, Kürt, Türk, Laz, Çerkez vesaire bütün bu İslam unsurlar müşterekülmenfaadır. Beraber çalışmaya karar vermişlerdir. Yoksa hiçbir vakit başka bir noktai nazar yoktur; arzuyu vicdani ile uhuvvetkarane (kardeşçesine) ve dindarane bir vahdet (birlik) vardır. (Bunun dışında başka bir görüş yoktur) Hiç şüphe etmeyiniz ki, reyi sorulduğu zaman bu reyi vereceklerdir.”

Gelin şimdi CHP’nin Atatürk’ü nasıl anladığını analiz edin.
Atatürk’ün “birlik” vurgusu, “vicdan” tanımı, “ kardeşlik” çağrısı eğer yanlışsa Güler hocayı anlayabiliriz.
Ama öyle değil.
Atamızın sözleri net ve açık.
Tabi ki bu kadar net ifade karşısında, akla başka şeyler gelmiyor değil.
Acaba bizler başka bir Atatürk’ten mi bahsediyoruz?
CHP’nin Atatürk’ü başka, bizim ki daha başka mı (!) acaba ?
Kafamız karışıyor..
Keşke “tek” olan doğruda herkes anlaşabilse, buluşabilse.
Herkesi doğrusu kendisine aitmiş gibi olmasa…

1628680cookie-checkAtatürk ve CHP…

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.