Yakınlarda British Council, Avrupa Birligi Türkiye Delegasyonu ve Türkiye Ekonomik ve Sosyal Etütler Vakfi tarafindan düzenlenen ”Türkiye-AB: Geleceği Şekillendiriyor” konulu 7’inci Boğaziçi Konferansı’na katılan Kettle, izlenimlerini aktarıyor bugünkü yazısında.
Türk toplumunun AB üyeliği konusundaki hevesini kaybettiğini belirten yazar, özellikle ekonomik anlamda kendine güveni artan Türk halkının artık bunu çok da umursamadığı sonucuna varıyor.
Avrupa Birliği’nin önde gelen ülkelerini Türkiye’nin üyeliği konusunda ayak sürümekle eleştiren Kettle, müzakerelerde Kıbrıs sorunu nedeniyle yaşanan tıkanıklığı şöyle yorumluyor:
“Avrupa artık şunu anlamalı: 77 milyon nüfuslu, 875 milyar dolarlık gayri safi yurt içi hasılası hızlı ve istikrarlı bir şekilde büyüyen ve Economist’in geçen hafta Avrupa’nın Çin’i olarak tanımladığı Türkiye ile ilişkiler, nüfusu bir milyondan az, 23 milyar dolarlık yurt içi hasılası giderek düşen Kıbrıslı Rum devletçiğinin dar görüşlülüğüne daha fazla rehin bırakılamaz.”
Guardian yazarı Martin Kettle, Türkiye’nin AB müzakerelerinin tıkanmasında sorumluluğun daha çok Avrupa tarafında olduğunu söylüyor ve bunun nedenlerini sıralıyor.
Yazara göre resesyon, Avrupa’nın tüm siyasi enerjisini tüketerek başka konulara eğilmesini engelledi.
Aynı dönemde göçmen karşıtı duyguların da yaygınlaşması, Türk vatandaşlarına seyahat serbestisi tanınması gibi konuların konuşulması için uygunsuz bir ortam oluşturdu.
Sonuncu nedenin AB’nin genişleme yorgunluğu olduğunu savunan Kettle, son genişleme dalgasından sonra Balkan ülkeleri, İzlanda ve en önemlisi Türkiye’yi bir süre daha bekletme eğiliminin hakim olduğuna dikkat çekiyor.
Türkiye’nin son dönemde eleştirilmesine neden olan, basın özgürlüğü karnesi ve dış politikasında eksen kayması yaşandığı yorumlarına da değinen yazar şu yorumu yapıyor:
“Ancak bir zamanlar Atatürk’ün dediği gibi, Batı Türklere karşı her zaman ön yargılı olmuş olsa da, Türklerin yüzü hep Batı’ya dönük olmuştur.” (BBC)
