AVUSTRALYA’DAN… ‘Oyunun kuralları’ değişiyor…

İngiltere Başbakanı Tony Blair’in geçen hafta sarfettiği, “Oyunun kuralları değişiyor” ifadesi tarihi bir dönemece işaret ediyor. Aşağıda yaptığım iki alıntı ve haber sayfalarında okuyacağınız eski bir ASIO ajanının, kişilerin artık “tipine” göre değerlendirileceği sözleri de Blair’i doğrular nitelikte. Dünyanın halet-i ruhiyesi hakikaten değişiyor. Hem de tüyler ürpertici ülçüde.

Geçenlerde Queensland’da yaşayan kayınvali-dem, halimizi hatırımızı sormak için telefon etti, sohbet ettik. Olan bitenlere ilişkin endişesini dile getirdi. Biraz da şaka olsun diye, ama aslında kendi kendime ciddiye aldığım bir fikri ona söyleyiverdim: “Artık işe gitmek için trene bindiğimde sırt çantamı yanıma almayacağım.” Kadıncağız gülmedi. “No, you shouldn’t take your bag” demesin mi!  Demek ki, ben paranoya değilim. Anglolar dahil, herkeste bir tekinsizlik var.

Eh, ne de olsa tipimiz uygun, intihar bombacısı olmadığımız ne malum. Burada itiraf ediyorum. Sırt çantasıyla trene binmeye artık korkuyorum! Daha dün esmer diye Londra’da adamın kafasına 8 el sıkmadılar mı?

Yakın bir zamanda, ağzımıza pelesenk ettiğimiz “demokratik haklar”ın başına “eski” sıfatı koyacağız. “Irak’ta Savaşa Hayır”, ya da “Avustralya Irak’tan askerlerini çeksin” diye doya doya ba-ğırdığınız ve kimsenin yan gözle bakmadığı günleri mumla arayacaksınız.
Çıkarılacak yasalara göre, 15 gün, belki de bir ay gözaltında tutulup, bir “yamuğunuz” tesbit edilirse vatandaşlık haklarınızı da kaybedip, uçağa bindirildiğiniz gibi Türkiye’ye geri postalanacaksınız. Bakan Costello’nun sözlerini sakın unutmayın: “demokrasiden hoşlanmıyorsan, geldiğin yere geri dön!”

Bundan sonra, etnik toplumlara “Al şu grantı, ayağımın altında dolaşma” da denmeyecek. Çünkü çokkültürlülüğe bakış açısı da değişecek. Yeni politika: “Bunların fazla serbest bıraktık, hizaya getirilmeleri zamanı geldi” politikası olacak. Öyle hükümetten para alıp her mahalleye müslüman okulu, cami açmak tarihe karışacak.

Yeri geldiğinde, ki sık sık gelecek; Avustralya’ya bağlılığınızı isbatlamanız istenecek. Hatta ülkeye bağlılığınızı 15 yıldır işsizlikten geçinen Anglo komşunuza bile  isbat etmek zorunda hissedebirsiniz kendinizi. Başlangıç olarak  Milli marşı ezberlemeye başlasanız iyi olur. Kitapçıdan “National Anthem” diye sorun, verirler.

Maliye Bakanı Peter Costello:
“Burası tek bir yasanın uygulandığı yekpare bir ülke, bu kadar basit. Eğer parlamenter sistem ve demokrasiyi beğenmiyorsan, gelme”

Tina Faulk: (Canberralı yazar)
“Gerekirse kaç Avustralya doğumlu Müslüman gencin Avustralya’yı savunmak için savaşa gideceğini merak ediyorum”


TÜRKÇE YAYINLANAN GAZETELER ÜCRETLİ OLSUN MU?

www.network54.com/Forum/407087 adresindeki sitede “Avustralya Türk Toplumu Fikir Platformu” adı altında açılan tartışma platformunda yukarıdaki başlık tartışılıyor. Avustralya’da söylediği söz dinlenen, parmakla sayılacak kadar az sayıdakiler arasında bulunan Levent Efe, buraya güzel bir mesaj bırakmış. Siteyi hazırlayanların hoşgörüsüne sığınarak aktarıyorum:

Melbourne’da 1991 yılından bu yana piyasanın saygın gazeteleri (Turkish Weekly Gazete, Turkish Report) belirli bir ücret karşılığı yayınını sürdürdü. Türkçe gazeteler ücretli mi, yoksa ücretsiz mi olsun tartışması bizi biryerlere götürmez. Mevcut yayın organlarını, okura ve reklam verenlere karşı profesyonel davranıyorlar mı, ona bakalım sadece.

Okura saygı, düzenli olarak piyasaya çıkma ile sağlanır. İçeriği şöyle olsun, böyle olsun tartışmasının da yeri yok; okur beğenmediği şeyi zaten almaz. Bakkalda, zeytinyağı tenekesinin yanında yerlerde sürünen gazeteler bile, içeriği iyiyse, beli sakat olmayan vatandaş, eğilir alır.

Reklam veren, sponsor olan bir kuruluşa karşı saygı ise, çıkardığınız yayın organı ile, o kuruluşun toplum içindeki imajını arttırmayı gerektirir. Günümüzde maalesef nere-deyse her yayın organı, reklam veren kişi ve kuruluşların “himmet” ve yardımları ile ayakta duruyor. Oysa, bu ilişki daha farklı bir boyut kazanmalı. Reklam veren kuruluş gazeteyi sorgulamalı; içerikten yoksun yayınlar yapan, ona buna sataşan, siyasi borazanlık yapan, toplumun ka-litesini düşüren gazetelerin, kendisinin imajına bir katkı saglamayacağının bilincinde olmalı.
Sponsorluk kurumunun daha fazla cılkının çıkmaması lazım. Kulüplere forma reklamı veren kuruluşlar, yıllarca bu kulüplerin maçlarda kavga çıkartmasına, çirkeflik yapmasına göz yumdu. Festival ve etkinliklere reklam veren kuruluşlar, bu etkinlikteki acemilikleri, yöneticiler arasındaki dalaşmaları ve gerginliği arttırıcı yaklaşımları görmezlikten geldi.
Bugüne kadar zor bela kazandığı paraları hatır-gönül için reklam ve sponsorluklarda çar-çur eden esnafımızın biraz daha dikkatli olması gerekiyor. Türkçe medyamızda kalitenin artışı da bu denetim sayesinde gerçekleşecek.

Unutmayalım; Türkiye’deki basının kalitesizliği, onlara reklam veren çevrelerin “kapkaççı” olmasından kaynak-lanıyor. Kısa süreli vurgunlarla köşe dönen işadamının imaj diye bir derdi olmaz.

Oysa Avustralya’daki iş çevrelerimiz böyle değil. Çapı küçük de olsa, vergisini veren, sağlıklı bir gelişme gösteren, saygın işyerlerine sahibiz. Böyle işyerlerinin reklam verdiği yayınların da kaliteli olmaması için bir neden yok. Yeter ki, gazetelerimizden kalite talep etmeyi öğrensinler.


AVUSTRALYA TARTIŞIYOR

The Age Gazetesi’nin 4 Ağustos’ta yaptığı online anket:
Polisin, kişileri ırkına (görünüşüne) göre dosyalamasını nasıl karşılarsınız?
Karşıyım, ırkçılığı kurumsallaştırıyor  %55
Eğer dikkatle uygulanırsa sorun yok  %17
İşe yarıyacaksa olsun, destekliyorum %28

RAKAMLARIN DİLİ

Bu yılın ilk 8 ayında Victoria Polisi’nin araba kullanırken cep telefonuyla konuştuğu için $141 para cezası kesip, ehliyetinden 3 puan sildiği sürücü sayısı: 
16,576

1611320cookie-checkAVUSTRALYA’DAN… ‘Oyunun kuralları’ değişiyor…

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.