AVUSTURYA’DAN… Başbakan’nın ayakkabısı

Uzun zamandır yazmayı düşündüğüm bir konum vardı. Notlarımın arasında aylarca öylece durdu. Avusturya’da günlük yaşama ait tutmuş olduğum notlardan  birisi. Yazsam kiminle paylaşacaktım ki bu yaşadığımız yanlızlık içerisinde!
 
Tutmuş olduğum not: Başbakan’ın ayakkabılarıydı. Türkiye’nin Başbakanını kastetmiyorum. Yaşadığım ülke Avusturya’ nın Başbakanı Dr. Wolfgang Schüssel’den söz ediyorum. Wolfgang Schüssel’ in ayakkabısı…
 
Ayakkabıdan söz etmemden dolayı, konunun uzmanı olduğum sanılmasın. Ayakkabıdan pek anlamam. Kendime ayakkabı almaya bile mutlaka eşimle giderim.Yanımda eşim olmadan sadece Türkiye’de 2002 yılında iki çift ayakkabı almıştım. Eşimin yerine iki yetişkin yeğenim yanımdaydı, onlar bana yardımcı olmuşlardı. 2002 yılında aldığım ayakkabının bir çiftini tam üç yıl giydim. Üç yıl sonra Türkiye’ye gittigimde ayakkabı tamircisine uğradım. Ayakkabı tamircisi ”Altına kösele atılması gerekiyor, bende kösele yok” demişti. Fazla zamanım yoktu. Sonra kösele yerine lastik kullanarak  tamir etti.
 
Tamirden sonra  hala o ayakkabıları giyiyorum. Diğer çifti de giymek üzere paketinden çıkardığımı da belirteyim.
 
Bu yazıyı kafamda tasarlarken paketten yeni çıkarttığım ayakkabım ayağımdaydı. Yazının ana hatlarını onlarla yürürken düşündüm. Ara sıra da kendisine yeni ayakkabı alınmış çocuk gibi ayakkabıma bakmayı ihmal etmedim.
 
Türkiye’de çok kaliteli ürünlerin olduğunu, tekstilin yanında ayakkabıların da gerçekten kaliteli olduğunu belirttiğim için, yerli malı  ya da Türk malı propagandası yaptığım sanılmasın.
 
Hem öyle olsa ne çıkar, yanlış yapmış da sayılmam?
 
Türkiye’ye her gittiğimde yeni çıkan kitap, müzik CD’lerinden başka bir iki ayakkabı, pantolon alırım. Onların da ayrı hikayeleri vardır. Boyu kısa olanlar, uzun boylu insanların yaþadığı ülkelerde elbise almanın zorluğunu bilirler.
 
Eşim, ayakkabımın rahat olmasına çok özen gösterir. Ne yapsın, biraz düztaban sayılırım da..

Bilmiyorum, belki Avusturya Başbakanı Schüssel de düztabandır. Onun için ayakkabılarının özenle seçilmesi gerekebilir.
 
Biz Başbakanın ayakkabılarıyla uğraşırken Avusturya’nın genel görünümü şudur:
 
En yüksek işsizlik parası 2006 yılı için günlük 36,84 Avrodur. 8,5 milyon nüfuslu Avusturya’ da şu andaki işsiz sayısı 330 binin üstündedir. Hastalık, işsizlik emeklilik ve kaza sigortasına ait olmak için en az 320 Avro kazanmak gerekmektedir. Ayda sadece 320 Avro kazanan kişiler, ki bunların sayısı azımsanmayacak derecede çoktur. Aylık  320 Avro kazanan kişiler yukarda belirtilen  işsizlik rakamına dahil değiller. İşsizler arasında çok az bir kesimin günde 36,84 (ayda 1.105. Avro yapar) € kazanmakta  olduğunu da belirteyim.  60, 70 metrekarelik bir evin kirası ise 400 ile 500 Avro arasında değişiyor.
 
Emeklilere gelince… Özellikle Türkler arasında emeklilik parası oldukça düşüktür. Bunun nedeni çalışılan süre içinde ücretin düğük olması ve sigortalılık süresinin uzun olmaması.  Sadece Türkler mi? Hayır. Anamuhalefet Avusturya Sosyal Demokrat Partisi lideri Dr. Alfred Gusenbauer’ ýn annesi örnektir. Zira kendisinin 300  Avro civarında emeklilik parası almakta olduğu Avusturya basınında yer almıştı. Düşük emeklilik parasından dolayı da Dr. Gusenbauer’ in annesi diğer düşük emeklilik parası alanlar gibi sosyal bir yardımla eşdeğer olan belediye tarafından ödenen denkleştirme parası almakta olduğu da gene basında haber olarak yer aldı.

Denkleştirme rakamlarına da bir göz atalım. Tek başına yayayan emeklinin,  emeklilik parasının denkleştirme parası ile 702 €, emekli eşi ile birlikte yaşıyorsa, başka kazançları da yoksa, emeklilik paraları Avusturya’ da yaşadıkları sürece 1.100 Avroya yükseltilmektedir. Rakamlar brüttür. Bu rakamlardan her durumda hastalık sigortasına yaklaşık 150 € kadar da para kesilmektedir.
 
Denkleştirme parası alan emeklilerin oranları hakkında bir bilgi oluşturması için 19 yıllık Viyana İşçi Odası’ndaki meslek hayatımda  onbinlerce insana yapmış olduğum emeklilik danışmasında denkleştirme parası almayan en fazla iki elin parmakları kadar emekliyle karşılaştım. 
 
Emekliliklerin dışında çalışan işçiler ne durumda dersiniz?
 
Sürekli iii olan, düzenli çalışmakta olan insan sayısı azaldı. Kiralık işletmelerde çalışma oranı sürekli yükseldi. Taşeron işletmelerde, ücretlerin ödenmemesinden dolayı gördüğüm ve karşılaştığım bir çok kişinin yoksulluk sınırında olduklarını gördüm. Firmalardan paralarını alamadıkları için bize danışmaya gelen ve ödenmeyen ücretlerinin alınmasında hukuki koruma isteyen işçilerin arasında aç olduklarını, ekmek ve çocuklarına süt alacak paralarının olmadığını söyleyenlerin olağanlaştığını da ayrıca belirtmek isterim.
 
Fransa’da milyonları sokağa döken iş ilişkilerinin anında  bitirilme uygulaması Avusturya’da onlarca yıldan beri  yürürlüktedir.
 
Aşık Veysel’in yakın köylüsü olan Viyana’ da yaşamakta olan Sırrı Çakmak adlı gurbetçinin yıllarca olan deneyiminden kaleme almış olduğu bir dörtlüğü  buraya alıyorum. Avusturya’ da işçilerin durumunu bir dörtlükle çok güzel dile getirilmiş olduğuna inanıyorum. 

Şef korkusu şapka gibi başımda
Maysterler (usta) atlı gibi peşimde       
Çıkış yazısı aslıdır döşümde
Çabalayan bir makina bir de ben

Gelelim Wolfgang Schüssel’ in ayakkabısına; Avusturya’nın en fazla okunan ve komuoyunda en etkin gazetesi Kronen Zeitung’un bir sayısında, birinci sayfasında Başbakan Dr. Schüssel için özel yapılan ayakkabının ve ayakkabıyı yapan ustanın resmine yer verilmişti.

Gazetenin iç sayfalarında haberin devamında ayakkabının fiyatı belirtilmişti. Gertrude Aubauer imzalı haberde ayakkabının fiyatının indirimsiz 565 Avro olduğnu belirtilmekteydi.  Evet Avrupa’da bir Başbakanın ayakkabısının fiyatı, bir çok işsizin almış olduğu işsizlik veya mağduriyet yardımından daha fazla. Gene binlerce kişinin almış olduğu emeklilik parasından da fazla ve denkleştirme parası ile denkleştirilen emeklilik parasına nerdeyse eşit.
 
Bizim ülkede çalmayan, çırpmayan politikacı politikacıdan sayılmaz, Türkiye’de halkın yoksulluk içinde debelenirken, politikacıların zenginlik içinde yüzerek,  özellikle pahalı ürünler tüketmesi onların şanındandır. Bu duruma alıştık elbette. Ancak yaşadığımız ülkede alıştığımız bir durum daha var; O da sokakta her an karışılaşılan bakanların, milletvekillerin siradan insanlar gibi ellini kolunu sallayarak çıkmalarıdır.
 
Avusturya her şeye rağmen dünyanın en zengin ülkelerinden birisi olarak kabul edilmektedir. Bu zengin ülkenin Başbakanı da mutlaka çok iyi kazanıyordur, öyle olmasına bir itirazým da yok. Hakkıdır, Başbakan olmak kolay değildir. Ancak bir ülkede işsiz ve emeklilerin almış olduğu para kadar bir parayı bir çift ayakkabı için bir başbakan harcıyorsa,  burada bir terslik var demektir.
 
Hele de  bu ayakkabı alışverişi  8.5 milyonluk bir ülkede 2.5 milyon insanın okuduğu gazetenin birinci sayfasından haber olarak veriliyorsa, dar gelirli, işsiz ve emeklilerle dalga geçiliyor demektir.
 
Peki gerçekten dar gelirli insanlar, işsizler, emekliler ne düşünüyorlar acaba?

 

1596960cookie-checkAVUSTURYA’DAN… Başbakan’nın ayakkabısı

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.