AVUSTURYA’DAN… Demokrasi ve din öğretmenleri

Ocak ayının son günlerinde Avusturya’da yeni bir tartışma başladı. Bu tartışmanın merkezinde din dersi öğretmenleri vardı. Tartışmayı fişekleyken Avusturya’da görev yapan İslam din dersi öğretmenleri ile ilgili bir haberdi.  Haftalık haber ve yorum gazetesi olan Falter’in 28. Ocak 2009 tarihli sayısının kapak konusu Avusturya’da görev yapan din dersi öğretmenleriydi.

Konuya girmeden Avusturya’da din dersi öğretmenlerinin çalışma biçimlerine ait kısa bir bilgilendirmede bulunmanın faydalı olacağını düşünüyorum. Din dersi öğretmenleri Avusturya’da görev yapan diğer öğretmenler gibi ne federal, ne de eyalet eğitim bakanlığına bağlı çalışmaktalar. Onlar, İslam Dini Cemiyeti diye Avusturya tarafından resmen tanınan bir kurum tarafından görevlendirilmekteler. İş akitleri bu cemiyet ile yapılmakta, maaşları gene aynı cemniyet tarafından ödenmekte.
Cemiyetin başkanlığını uzun yıllar Afganistanlı Ahmad Abelrahimsai yapmıştı. Onun ciddi rahatsızlığı sonrasında Suriyeli Anas Shakfeh 1997 yılında başkanlığa getirildi. 1997 yılından bu yana bu cemiyetin başkanlığı görevini yürütmektedir.
Tekrar tartışma yaratan habere dönecek olursak, haber bir doktora çalışmasına dayanmaktaydı. Gazete tarafından “liberal bir Müslüman” olduğu iddia edilen Mouhanad Khorchide’nin doktora çalışmasında öğretmenlerden almış olduğu cevaplardı. “Alışılmışlığın dışında bir doktora çalışması” olarak tanıtılan doktoranın konusu „Uyum ve Paralel Toplum Arasında İslam Dersleri“dir.  Doktora sahibi Mouhanad Khorchide „aşırı sağcı partilere malzeme vermek istemezdim, ancak gerçek budur“ diye açıkladığı doktora çalışmasında, din dersi öğretmenlerinin demokrasiyi ret ettikleri açıklanmaktaydı.  Demokrasiyi ret eden öğretmenler, İslam’ın demokrasiyle bağdaşamayacağını belirtmişler, ondan dolayı da demokrasiyi kabul edemeyeceklerini dile getirmişler.

Mouhanad Khorchide doktorası için hazırlamış olduğu soruları 330 öğretmene iletmiş ve 221 öğretmen soruları cevaplandırarak iade etmiş. Sorulan sorulardan bazılarına verilen cevaplar Avusturya eğitim camiasını ve özellikle Viyana eyaleti hükümetini harekete geçirdi ve sert tonda açıklamalar yapılmasına sebep oldu. “İslam ile bağdaşmadığını düşünerek, demokrasiyi kabul etmiyor musunuz” sorusuna din dersi öğretmenleri yüzde 21,9 oranında “kabul etmiyoruz” cevabını vermişler. Diğer “İnsan Hakları Beyannamesini İslam ile bağdaşmadığından ret ediyor musunuz” sorusunu evetle yanıtlayanların oranı yüzde 27,1. Başka bir soru ise “Müslümanlığı terk eden birisinin idam ile cezalandırılmasını kabul eder misiniz” olmuş. Bu soruya evet diyenlerin cevabı yüzde 18,2.  “Avrupalı olmak ile Müslüman olmak arasında bir zıtlık görmüyor musunuz” sorusuna ise öğretmenlerin yüzde 28’i “görüyoruz” demişler. Gazetede haberin yayınlanması sonrasında eğitimden sorumlu Federal Kültür Bakanı Claudia Schmied okullara din dersi öğretmenlerini atayan Avusturya İslami Cemiyeti Başkanı Anas Shakfeh ile hemen bir görüşme yaparak, açıklama istemiştir.

Anas Shakfeh, gazetenin yapmış olduğu yayını “doğru bulmadığını, orada görüş bildirenler kendi düşüncelerini açıklamışlardır,  din dersi öğretmenleri okullarda çocukların anti demokrat olmalarında etken olamaz” demiştir. Anas Shakfeh ile görüşen bakan hanım bu söylenenlere inanmış gibi görünse de, Avusturya’nın çeşitli partilerinden sert tepkiler fazla gecikmeden geldi. 

Avusturya Halk Partisi Anas Shakfeh’ı olayı kontrol altına almaya çağırırken, Avusturya Geleceği için Birlik Partisi “tehlikeli bir toplum oluşmakta” diye açıklamasıyla tepkisini dile getirdi.  Avusturya Yeşilleri “Problemli öğretmenlerin çalışmalarının daha iyi gözetim altında bulunmasını” istedi. Avusturya Özgürlükçü Partisi ise “Radikal İslamcı öğretmenlerin hemen görevden alınmasını” talep ederken, Viyana Belediye Başkanı Michael Häupl „Avusturya’da devlet ile din işlerinin birbirinden ayrılmış bir ülke olduğunu” hatırladı ve “Yasalarda değişiklik yapılması gerektiğini” dile getirdikten sonra “sorumlu federal bakanla görüşeceğini” de sözlerine ekledi.  Ayrıca “insan haklarının, demokrasinin korunması, ırkçılığa karşı çıkmanın kendisi için tartışılmaz konuların başında geldiğini” eyalet meclisinde konuyla ilgili konuşmasında sert bir dille ifade etti.

Fakat yıllarca, demokrasiye inanmadığını söyleyen öğretmenlerin çevresinden oy alabilmek için bir dediklerini iki etmeyen kimin partisi olduğunu burada yazmak istemiyorum. Zira Avusturya “demokrat” bir ülkedir. İstenilmeyen düşünceler dile getirildiğinde hapse değil ama psikiyatri kliniğinin yolu açılır. Tartışmalı öğretmenlerin etkisinden dolayı, kız öğrencilerin yüzme dersine katılmadıklarını Avusturya’da dünya âlem bilir. Buna müsaade edenlerin kim olduğu da bilinir. Viyana’da sadece „Müslüman kadınlar için“ diyerek belediyeye ait bir yüzme havuzunda belli saatlerde yüzme saatlerini kimlerin koyduğunu da burada belirtmek istemiyorum, o da bilinir. Hangi dinci gazeteden, Avusturya’nın hangi politikacısının ödül aldığını belirtmeye gerek yok. Onlar, laik bir ülkede yaşadıklarını ancak kendi varlıklarının tehlikede olduğunu görünce hatırlarlar.

„Türbanlı hanım işçilere üniforma“ diyerek hastanelerde çalışanlara hangi belediye başkanının izniyle türbanlı üniformalar giydirildiğini de belirtmeye gerek yok.

Ya ramazanlarda iftar yemekleri organize edildi ki, dillere destan. Her yıl devlet idare saraylarında belediye başkanından cumhurbaşkanına kadar en yüksek makamlar bir avuç oy için iftar yemekleri verdiler. Oralarda bir de devletin en yetkili ağızlarında “yaşasın İslami cemaat” naraları atıldı. Türkiye’den lise mezunu bile olmayan türbanlı genç kızları getirip de, Viyana’da üniversitelerde kayıt yaptırmada destek kime aittir diye sormak istemiyorum.
Bunları yaparken akıllarına hiç laiklik gelmedi; laiklik deyince akılarına sadece Türkiye geldi, orası da Viyana’ya uzaktır diye düşündüler.

Aslında iftar yemeklerine karşı olduğum düşünülmesin, iftar yemeğinin verildiği yer devletin idare edildiği saraylar değildir. İftar yemekleri, inanan temiz insanlara değer vermenin bir biçimidir. Ama bu iftar yemekleri otelcilik ve lokantacılığıyla marka olmuş Viyana kentinde başka salonlarda yapılabilirdi. 

Din, dünya ve devlet işlerinin ayrılmasında emsal edecek olaylarda Türkiye söz konusu olunca gözlerini kapayan ve kulaklarını tıkayanlar, şimdi bağırmaya başladılar. Batı “demokrasilerinde” fazla konuşmaya ve yazmaya gelmez.  Daha nelerin olduğunu anlatmaya gerek yok.  Şimdilik sadece bundan sonra nelerin olacağını merakla bekleyeceğim. 

1597660cookie-checkAVUSTURYA’DAN… Demokrasi ve din öğretmenleri

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.