AVUSTURYA’DAN… Çocuklarla Türkçe konuşun

Geçenlerde en büyük günlük gazetelerinden birinin meşhur edebiyat eleştirmeninin bir yazısı dikkatimi çekti. Yazarın “Almanya’da acilen Türk kültür enstitülerini açmak gerekiyor” adlı yazısıydı. Yazısında Almanya’da yapılan araştırmaların Türk kültürüne yapılan yatırımların durmasından bahsediyor ve Türkiye’nin acilen Türk kültür enstitüleri açmasının gerektiğini anlatıyordu. 

Aslında günaydın dedim kendi kendime ve Aziz Nesin’in bir konferansında anlatmış olduğu aydın tipi aklıma geldi. Bizim aydınımızı gözünde dürbünle karayı görmeye çalışan gemi kaptanına benzetmiş ve kaptanının gemisinin karaya oturana kadar sesini çıkarmadığını, gemisinin karaya oturmasıyla “kara” diye bağıran kaptanlar gibidir demişti.
Bu yazarımız da öylesi aydın tipindendir. Almanya veya Türklerin uzun yıllardır yaşadığı ülkelerde her türlü çalışmalara yer verildi. O çalışmalara her türlü kurumlaşma sağlandı, ancak kültürel çalışmalar eksik kaldı. Kültür enstitüsünün gerekliliğini büyük gazetelerin büyük yazarları bugüne kadar anlatmış olsalardı, yüz binlerce ve milyonlarda insanımızın yaşamış olduğu ülkelerde çoktan kültür enstitüleri hizmet vermekteydi.

Biz Avusturya’nın başkentinde kültür enstitüsünün yapması gereken görevi çoktan yapmaya başladık ve çalışmalarımız devam etmekte. Edebiyat akşamları, Türkçede Avusturya edebiyatı, Avusturya’da Türk edebiyatı, Türk yazarlarının eserleriyle tanıtımı, Türkçe dil kursu ve çeşitli konferanslar programımızda yer almakta. .   

Bu tür etkinliklerimizden birisi geçenlerde Atatürk Kültür Merkezi’mizde yapıldı. Çok da az da sayılamayacak düzeyli katılımın olduğu konferans oldukça yararlı oldu. Almanya’dan davet edilen öğretmen ve dil bilimci Dr. Maksut Sarı “Eğitim politikaları ve ikinci dil öğreniminde anadilin rolü” adlı konferansta, anadilin ikinci bir yabancı dilin öğrenilmesindeki önemini anlattı.

Konuşmasında bilimsel çalışmalardan örnek vererek, anadilin öneminin diğer yabancı dillerin öğrenilmesindeki etkisini anlattıktan sonra, “çocuklarının iyi almaca öğrenmesini isteyen anne ve babalar evde mutlaka çocuklarının anadilleri ile konuşmalılardır” dedi. Eğitim politikası tartışmalarında zaman zaman “iyi bir Almanca” öğrenmek için “anadil dersinin kaldırılması talep edilmekte” derken, “Ama bunda her iki dersin birbirini ortadan kaldıran alternatif olmadıkları, bilakis bunların birbirini tamamladıklarını” dile getirdi.   Dr. Maksut Sarı “Hem bilimsel araştırmalarda, hem de okul pratiğindeki raporlarda anadilin korunmasının Alman dilinin öğrenimine de muazzam katkısı olduğuna dair yeterince kanıtlar” olduğunu anlattı.  Dr. Sarı sözlerine özellikle şu noktalarda vurgu yapan konuşması ilgiyle izlendi: “Kalitesi yüksek olan bir anadil dersinin uygulanması, yalnızca demokratik ve pedagojik bir sunu olmak dışında, özellikle göçmenlerin ve Alman veya Avusturya’da Avusturya toplumunun çıkarlarına da uygundur. Anadil eğitimiyle, çocukların eğitim sistemi içerisindeki şanslarını iyileştirmesi açısından anadil eğitiminin göçmen çocuklarının okul eğitimini kaliteli bir şekilde bitirmeye götürdüğü ve böylece onları toplumdaki iş hayatının bir üyesi yapmaya uygun kişiler olmaya yönelttiği için, Alman toplumunun çıkarınadır”.  Bilimsel araştırmaların sonunda vardıkları sonuçlara da vurgu yapan Dr. Sarı “Anadil öğreniminin okullarda kesintiye uğratmadan geliştirilmeye devam edilmesi” gerektiğini belirttikten sonra, “anadil öğrenimine ara vermenin yalnız anadilin zarar görmeyeceğini, aynı zamanda çocuğun zihinsel gelişiminin de zarar göreceğini” sözlerine ekledi. Anadil öğreniminin yabancı bir dilin öğrenilmesinde etkisini Türkiye ve Almanya’da yapılan araştırma sonuçlarını rakamlarla anlatan Dr. Maksut Sarı “iyi bir anadil öğreniminin, iyi bir yabancı dil öğrenmesini beraberinde getirecek” dedi. Dr. Maksut Sarı çocuklarların başarılı olmaları için nelerin yapılması ve nelerin yapılamamsı gerektiğini de bir eğitimci olarak dile getirdi.  Bunların başında çocukların mümkün olduğu kadar çok sayıda Türkçe kitap okumalı. Türkçe konuşurken araya Almanca kelime ya da cümleler kesinlikle katmamalı. Bilinmeyen kelimeler olduğu zaman kesinlikle tembellik etmeden Türkçe-Almanca-Türkçe sözlüğe başvurmalı. Türkçe televizyon seyrettiği zaman, filmlerden çok, haber içerikli ciddi programlar tercih edilmeli. Almanca izlenen televizyonlarda da haber ağırlıklı ciddi programlar tercih edilmeli. Almanca okunan bir roman veya hikâye Türkçe olarak özetlenmeli. Türkçe okunan roman veya hikâye de Almanca özetlenmelidir. Ev ödevlerini ödev yapmış olmak için değil, öğrenmek için yapmalı. Çocuğun ev ödevini yapıp yapmadığı her gün veli tarafından kontrol edilmelidir. Anne-baba, anadil seviyesinde Almanca bilmiyorsa, çocukla kesinlikle yalnız Türkçe konuşmalı, çocukla Almanca-Türkçe karışık bir dil kullanmaktan kesinlikle kaçınılmalıdır. Çocuğun ev ödevini yapıp yapmadığı her gün veli tarafından kontrol edilmeli.

Çocuk en azından bir dilde tam olarak zihinsel gelişme sağlarsa, ikinci dil öğrenimi de bundan yararlanır. Almancanın geliştirilmesi için ise: Mümkün olduğu kadar çok sayıda Almanca kitap okumalı. Boş vakitlerinin bir kısmını mutlaka Avusturyalı arkadaşlarıyla geçirmeye çalışmalı. Bu hususta sınıf öğretmeninden, tanıdık Avusturyalılardan ve Avusturya kuruluşlarından yardım istenilmeli.

Çocukların yanında yaşanılan ülke, örneğin Avusturyalıları ve Avusturya’yı kötüleyici konuşmalardan kesinlikle kaçınılmalı. Yapılan araştırmalar, içinde bulunduğu ülkenin kültürünü reddeden yabancıların, o ülkenin dilini iyi öğrenemediklerini ve uyum sağlayamadıklarını göstermektedir. En başarılı yabancılar, hem geldikleri ülkeyi ve kültürünü, hem de içinde bulundukları ülkeyi ve bu ülkenin kültürünü benimseyenler arasından çıkmaktadır. Geldikleri ülkenin kültürünü reddederek, yalnız bulundukları ülkenin kültürünü almaya çalışanlar da yine en başarısız olan gruba girmekteler. Çocuk, başarısız olduğu derslerde anadili Almanca olan kişilerden kurs almalı. Çocuğun anne-babası iyi Almanca bilmiyorlarsa kesinlikle çocuklarıyla Almanca konuşmamalı, bunun yerine katıksız Türkçe tercih edilmeli. Aksi takdirde çocuk baba ve annenin Almanca yaptığı yanlışlıkları aynen alır ve bundan kurtulmak da oldukça zordur.

Dr. Maksut Sarı özellikle Almanya’da iyi yetişmiş kuşağın kendini birçok yerde hissettirmekte olduğunu anlatırken, Almanya’da mahkeme duruşmalarından da örnek vermiştir.  Bu örnekleri verirken de kendileri için Almanya’da Alman dilinin resmi dil olmasın tartışmasızlığını da anlattı. Bir duruşma sırasında bütün tarafların artık Türk olduklarını görmek mümkündür dedi. Görmüş olduğu bir duruşmada hem avukatın hem de avukatların savundukları kişilerin Türk olduklarını yaşadıklarını anlattı. Söz konusu olan bu duruşmada hâkim de Türk olmasına rağmen duruşma Almanca yürütüldüğünü ve bir de çevirmenin de hazır bulunduğunu anlattı. “Duruşmanın Türkçe yapılabilir olmasına rağmen, Almaca yapılmıştır” dedikten sonra, bir ülkede birden fazla resmi dil olmasını isteyenlere bu durum sunulur sözleriyle o konferansını bitirmişti, ben de yazımı bitiriyorum. 

1597670cookie-checkAVUSTURYA’DAN… Çocuklarla Türkçe konuşun

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.