AVUSTURYA’DAN… Viyana’da ‘soykırım’ toplantısı

Viyana’da faliyetlerine geçtigimiz yılın Ekim ayından bu yana çalışmalarına hız veren Atatürk Kültür Merkezi yine önemli bir etkinliğe imza attı.

“Soykırımlar Tarihi, Batının İnsanlık Suçları 1” adlı kitabın yazarı Sefa M. Yürükel’i, Viyana’ya davet etti, Yürükel’e “Soykırımlar Tarihi, Batının Ermeni İddiaları ve Tarihi Gerçekler” adlı beş günlük seminer çalışmasını organize etti. Seminerin konuşmacısı faliyetinin son gününde herkese açık bir konferans ile geniş bir izleyici kitlesine hitap etti.

Beş gün süren seminerin sonunda organize edilen konferansın açış konuşmasında Avusturya Atatürkçü Düşünce Derneği Başkanı Erol Güçlü, Türkiye’nin içinde bulunduğu dönemde, yapılması gereken ayrımın artık sadece milli ve gayri milli arasında olması zorunluluğuna vurgu yaptı, bunu için de  14 Nisan günü ülkenin gerçek sahiplerinin Tandoğan’da buluştuklarını dile getirdi. Güçlü konuşmacı Sefa Yürükel’in bir derviş sabrı ile, boğaz tokluğuna, hem Türkiye’de, hem de Avrupa’da emperyalist yalanlara karşı insanlarımızı aydınlatma çabalarını sürdürdüğünü ifade etti. Güçlü daha  sonra Yürükel’i konuşmasını yapması için kürsüye davet etti.

Yürükel konuşmasına başlamadan önce, Azerbeycan Cumhuriyeti Büyükelçilik temsilciligi tarafından Atatürk Kültür Merkezi’ne verilen Hocali Katliamına ait 15 dakikalık film izleyicilere gösterildi.

Daha sonra konuşmasına başlayan Sefa M. Yürükel “Soykırım”ın büyük ülkelerin ısmarlamış oldukları bir projedir dedi. Birleşmiş Milletler’in almış olduğu karara göre, 1948 yılı öncesinde işlenmiş olan katliamların “Soykırım” olarak değerlendirilmesinin dışında tutulmuş olduğunu belirtti.  1948 yılı sonrası meydana gelen katliamların ise zaman aşımına uğramadan yargılanabilecekleri, Karabağ’da işlenen Hocali Katliamı’nın hiç bir dönemde zaman aşımına uğramayacağını, bundan dolayı da Hocali Katliamı ile ilgili yargıya gidilmesi gerektigini açıkladı.

Batı’nın insanlık suçlarını anlatan Yürükel, Avrupalı’nın 2. Dünya Savaşı’nda 20 ile 25 milyon insan öldürterek soykırm yapmış olduğunu hatırlattı. “Bugün ise Irak’ta 1991 yılından bu yana Amerika Birleşik Devletleri ve onun ittifak ülkeleri soykırım uygulamaktadır ve buna hiç kimsenin sesi çıkmamaktadır. ABD’liler Basra’da 750 bin çocuğun kan kanserine sebep olan sığlaştırlmış uranyum atmıştır. Sığlaştırılmış uranyumla zehirlenen bölge toprağı ancak 40 bin yıl geçtikten sonra  normal işlenebilir hale geleceğini” belirterek, Amerikalıların ve İngilizlerin yapmış ve hala yapmakta oldukları soykırıma dikkat çekti.

Kıbrıs’da da 1912, 1963/64 ve 1973 yıllarında da ABD’nin desteginde Türkleri adadan sürme planını uygulamaya koyarken, Türklere karşı soykırım suçu işlenmiş olduğunu da Yürükel ifade etti.

Yürükel, bir katliamın soykırım olarak kabul edilmesi için o katliamda, hedefin seçilmesi, planlanması, sistemli ve ölülerin bulunması gerektigini de anlattı.

1948 yılı öncesi işlenmiş katliamların soykırıma girmediğinden dolayı Nazilerin Yahudilere karşı işlemiş oldukları suç,  soykırım  değil savaş suçu olarak kabul edilmiştir ve Nürnberg Mahkemelerinde yargılananlar savaş suçlusu olarak yargılanmışlardır.  Mahkeme kararı olmadan da soykırım suçunun olmayacagını ayrıca belirtti.

“Soykırım kararını tarihçilere bırakalım” sözünü de eleştiren Yürükel, her tarihçinin olaylara kendi bakış açısı ile yaklaşacağını, onun için de tarafsızlığın bulunmayacagını belirterek ifade edilen “tarihçilere bırakalım” tavrının  yanlışlığını vurguladı.

ERMENİ MESELESİ

Ermeni meselesinin de Birleşmiş Milletlere bırakılmasının yanlışlığına vurgu yapan Yürükel, Osmanlı İmparatorluğu’nun Duyuni Umumiye (bugünün IMF’si)  borçlandırılması sonrasında dağılmaya başlamasıyla, gayri müslimlere örgütlenmelerinin önünün açıldığını ve çalışmalarına ise hiçbir şekilde müdahele edilmediğini ve Anadolu’da Robert Kolejleri kurulmaya başlandığını anlattı. Bu kolejlerde eğitimcilerin ise Ruslar ve İngilizler’den oluştuğunu belirtti. “1870 yılında Ruslar, Amerikalılar, İngilizler ve Fransızların destegi ile Ermeniler silahlandırılmışlar ve isyana teşvik edilmişlerdir.  İlk defa Kahraman Maraş’ ta isyan etmişler, daha sonra ise Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da  isyanlarına devam etmiş ve 600 bin Türk ve müslüman katledilmiştir”.

Osmanlı arşivlerine göre Talat Paşa 1915 yılında kendi tebası içinde yeralan ihanetçileri kurşuna dizdirtmiştir. Yurt savunması yapan Osmanlı, Talat Paşa önderliğinde gene kendi tebasındaki  Ermenileri,  Osmanlı toprakları içinde kalan Suriye ve Lübnan’a Osmanlı kolluk kuvvetleri eşliğinde tehcir (göç) ettirmiştir.  Bu göç sırasında çeşitli çetelerin saldırısı olmuştur ve ele geçirilen saldırgan çeteciler gene Talat Paşa emriyle yargılanmışlar ve idama mahkum edilmişlerdir. Ermenilere göç sırasında saldıran çeteciler arasında zaman zaman Ermenilerin de bulunduğunun kanıtlanmıştır diyen Sefa Yürükel, bu tür tedbirsel kararların çeşitli afetlerde alınabilinecegini sözlerine ekledi. Tehcirin bir deportasyon olmadığını, Ermenilere geri dönüş hakkının da tanındığını belirten Sefa Yürükel, “640 bin Ermeni’nin daha sonra geri dönmüş olduğunun da kanıtlanan bilgiler arasında olduğunu” dile getirdi. “Geri dönen Ermeniler daha sonra Karabağ, Erivan, Amerika, Kanada ve Avusturalya’ya göçetmişlerdir”.

DİASPORA KAVRAMI DA YANLIŞ

Türkiye’de de kullanılan “Ermeni Diasporası” kavramı yanlış kullanılmakta olduğunu belirten Yürükel, diaspora kavramı göçe zorlananlar için kulanılmaktadır, Ermeniler Türkiye’den gönüllü ayrılmışlardır,  göçe zorlanmamış” olduklarını da ayrıca belirtti.  Yürükel, Lozan Anlaşması’nı tanımayan ülke olarak ABD’de Ermenilerin davalar açmaya başladıklarını da hatırlattı. Bunun sonunda toprak taleplerinin gelecegini de sözlerine ekledi.

Yürükel, Büyük Ortadoğu Projesi hazırlayıcısı olan ABD’nin,  bölgemizde 24 ülkeyi parça parça edip, yeni sınırlar çizmek istemekte olduğunu ve bu yeni sınırların çizilmesine direneleri ise soykırımcılıkla suçlamakta olduklarını belirtti. Osmanlı İmparatorluğunun dağılma sürecinde nasıl Cemal Paşalar ve Talat Paşalar suçlandıysa, şimdi de Büyükanıt’ın da içinde olduğu 36 generalin hakkında soykırım raporları tutulmakta olduğunu ifade etti.

“Talat Paşa aslında Ermenilerin hayatını kurtarmıştır, onun için de Ermeniler ona minnet duymalıdırlar” diyen Sefa Yürükel, “Talat Paşa’nın tehcir kararı vererek Ermenileri güvenilir yerlere göndererek,  hem onların can güvenliğini sağlamıştır, hem de Türkiye’nin ulusal bağımsızlığının yolunu açmıştır” sözleri ile konuşmasını sürdürmüştür.
“O dönemde insanlar ölmüştür,  bu ölümlerden emperyalistler sorumludur,  Talat Paşa sorumlu değildir, biz kurtuluş savaşı verdik, onun için de biz haklıyız, bizler,  İtalya, İngiltere, Fransa ve Rusya gibi ülkeler işgal etmedik, Türkiye  olarak biz onların işgallerine karşı direndik” sözleri ile Yürükel konuşmasını sürüdü.  “Osmanlıyı yıkmak için uygulanan yöntem, bugün Türkiye’yi dağıtmak için kullanılmaktadır, ABD ve Avrupa Birligi’nin başaltmış olduğu bu sürece buna karşı 14 Nisan süreci başlamıştır” diyen Sefa Yürükel  “Osmanlı İmparatorluguna  dayatılan İslahat Fermanı ile Avrupa Birligi kriterlerinin aynı içerik taşıdığını ve bunun ise 14 Nisan süreci ile darmadağın edildiğini sözlerine ekledi.

Sefa M Yürükel, “Bize soykırım kabul ettirerek suçluluk duygusu aşılanmak istenmektedir, buna karşı durup, biz ülkemizi savunduk, soykırım yoktur, vatan savunması vardır demeliyiz” sözleri ile konuşmasına son verdi.

Sefa M. Yürükel ile lise yıllarımda bir gençlik örgütünde Ankara’da birlikteydik. O dönemden çok fazla değil, bir elin parmakları kadar arkadaşım şu anda yurtdışında yaşamaktalar. O arkadaşlarımın hepsi aynı yerde, Türkiye’nin saflarında durmaktalar. Toplantının bitiminde bunu hatırladım ve kendi kendime sevinçle gülümsedim.

1597290cookie-checkAVUSTURYA’DAN… Viyana’da ‘soykırım’ toplantısı

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.