Çay Partisi’nde demlik de aynı, semâver de!

Bugünlerde, Amerika’da, herkesi bir çay merakı aldı!
Çay Partisi- Tea Party adıyla geçen yıl başlayan bir siyasal oluşum, ciddi şekilde iktidara aday olmaya hazırlanıyor. Belli ki bundan böyle, ABD siyasetinde Demokratlar ve Cumhuriyetçiler arasında paylaşılan güç ve iktidar odağının fincanına Çaycılar kaşık sallayıp kesme şeker atacaktır…
Alaska eski Valisi, geçtiğimiz Başkanlık seçimlerinde Cumhuriyetçiler adına Başkan Yardımcısı adayı olan, çok konuşkan hatta geveze, bol bol gaf yapan, seksî Sarah Palin bile kâh Çaycı oluyor, kâh Cumhuriyetçi…
Obama’nın ve Demokratların bugün duayeni durumundaki eski Başkan Bill Clinton’un gündeminde artık bundan sonra Çay Partisi bulunacaktır. Onlar da işi ciddiye almaya başladı…
Çaycılar, özgürlük, bireyin hakları, daha az devlet daha çok bireysel karar gibi kafa karıştırıcı laflar ediyor.
Bu lakırdıların, 19.Asrın Alman-Max Striner, Fransız-Proudhon, Rus-Kropotkin gibi anarşist ve nihilistlerine ait sözler olduğunu zannedenler bile çıkıyor… Ama öyle değil!
Çaycıların çaydan pas tutmuş dilleri ağızlarında bakla ıslatmıyor, saklamıyorlar aslında niyetlerini: Kapitalist piyasa sistemini sonuna kadar kullanalım diyorlar.
Türkiye’deki basını buradan izleyebildiğim kadarıyla, ülkemin gazetelerinde ve yorumcularında Çay Partisi taraftarları üzerine “sadre şifa” verecek bir şey pek görünmüyor. Belli ki İstanbul basınında Çay Partisi henüz tam anlaşılamamış.
Kim bunlar, ne istiyorlar, ne yapacaklar?!

İşte ne yapacaklarının kanıtı olarak, Amerikan Çay Partisi hareketinin kendisine çıkış noktası diye gösterdiği ünlü Boston Çay Partisi Olayı’na göz atıp bir iki şey söyleyebiliriz. Bunun için, Amerikan Devrimi diye adlandırılan, aslında ne denli zalimce sürmüş bir hareketi aktarmalıyız.
İngiliz kolonisi olmaktan vazgeçen, İngiliz asıllılar Amerika’nın Batı kıyısındaki Boston kentinde 1765 tarihinden başlayarak kent terörü estirmişti. İngiliz yönetiminin verdiği kayıplar bir yana, kendilerine “Özgürlüğün Evlatları” adını veren bir gizli örgütün yerel halka yaptıkları akıl alacak gibi değildi. Sayıları tam olarak bilinmemekle beraber birkaç yüz İngiliz karşıtı direnişçinin Boston’da estirdiği terör rüzgârını, bugün, dünyanın bir yerinde yapmaya kalkan olursa, karşısında ABD’yi bulacaktır.
Özgürlüğün Evlatları, ilk olarak Boston halkını korkutmakla işe koyuldu. Benzerini PKK’nın Doğu’da yaptığıyla kıyaslayabilirsiniz! Evlerinde yaşayan kadınlara saldırıp, bazılarına tecavüz edip, ev ahalisini korkutarak göçe zorlayıp ve ellerinde avuçlarında ne varsa, İngiliz karşıtlığı adına alıp teröre başladılar. 1765’den 1770’e kadar Boston’da dükkânlar sık sık “kepek indirdi”, Özgürlüğün Evlatları’na haraç vermeyen öldürüldü. En azından evleri yakıldı, ahırları tutuşturuldu.
1773 yılı Aralık ayının 16’sında, sayıları 20 ya da 30 kadar olan bir grup terörist eylemci, limanda demirli bulunan bir gemiye baskın düzenlemeye karar vermişti.
Bu baskının, Yemen’de Al Kaida tarafından Amerikan Deniz Kuvvetleri’nin USS Cole askerî gemisine yapılan saldırıdan bir farkı yoktu; sadece bomba kullanmadılar…
Elenaor ve Beaver adlı iki ahşap gemi, baskın yapanların elinde yakıldı ve gemide bulunan 46 ton Seylan çayı denize döküldü. Görgü tanıkları, Boston liman girişininin birkaç yıl çay renginde kaldığını söyler.
Bu saldırı sırasında East India Company adlı İngiliz şirketinin 9 bin 700 İngiliz Şilini değerinde malı hebâ oldu. Eski İngiliz Şilini olarak verilen bu rakamın bugünkü karşılığı, Tufts Üniversitesi’nde tarihçi Prof.Benjamin L.Carp’e göre, en az 5 milyon Dolar idi…
Çayları deniz suyuna karıştırıp Boston limanını semâvere çevirenler limanda ve kentte teröre devam etti. İngiliz kolonistlerle işbirliği yapanlara etmediklerini bırakmadı. Katrana sürüp kaz tüyüne buladılar, bugün su işkencesi denilen ve ABD siyasetini meşgul eden Guantanamo ve Abu Al-Garip olaylarını geride bırakacak su cezaları uyguladılar. Bunlarla karşılaşanlar da İngiliz kökenliydi, kendilerine sonradan Amerikan bağımsızlık kahramanı nişanı takılan da İngilizdi…
Teröristler yaratılmış, uydurulmuş bir milliyet ve vatan söyleminin kalkanı altında birer özgürlük kahramanı oldu… Ölen gidenler de Niyazi…
Şimdi, bugün kendilerine Boston Tea Party “kahramanlarını” örnek alanların, ırkçı ve yarı militer Ku Klux Klan-KKK, American faşist-Arian gibi örgütlerle bağları ortaya çıktıkça durum daha netleşiyor. Özgürlük adıyla sunulan şey, “Amerikan Ulusal Tüfek Federasyonu”nun uzun namlulu silah satışına bağlandıkça Çaycı’ların ne yapmak istediği de belirginleşiyor.
Unutulmaması gereken birşey var: Tarihte ve şimdi, hiç kimse mutlak anlamda masum değildir!
En masumu İsa hazretleri bile, Vali Pontous Pilates tarafından idama mahkûm edilenlere, marangozhânesinde haç yontmuştu..

1592440cookie-checkÇay Partisi’nde demlik de aynı, semâver de!

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.