Ayak oyunu

Olimpiyatlara talip olmuş bir ülkenin Olimpiyat stadında sergilenen bu büyük oyunda, oyuncuların, yöneticilerin, teknik adamların, hakemlerin, taraftarların hemen hepsi figüran… Palavakatörler çapulcu kıyafetleri giydirilip kasten topa girdiler, ayaktopuna el attılar… Topa kirli elleriyle müdahale ettiler. Stada ne şekilde sokulduklarından belli. 80 bin seyircinin 15 bini, turnikeler kırılıp, hiçbir güvenlikten geçirilmeden içeri sokulmuşlar, olay çıksın da, birileri birilerini gırtlaklasın diye… Sahaya girenlerin görevlerini tamamladıktan sonra hemen serbest bırakılmaları ise, 3-5-2 taktiği gibi. Yanlardan bindirme yapıyorlar, rakip sahada hızlı çoğalıyorlar, antremanlılar, antrenörleri göreve vakıf, mevkiinde muktedir… Kontra atak futbolu ile rövanş maçına çıkmış gibiler.

Resimlerdeki tipleri tek tek inceleyin, kumaş pantalon, beyaz gömlek giyecek tiplere yırtık blucinler giydirip, modernize ederek sahaya sürdükleri apaçık belli. Futbol maçına, forma yerine, yağlı güreşçi kıspetiyle çıkmış gibi sırıtıyorlar… İnsanları birbirine sokma senaryosunun provası yapıldı, sosyolojik idealizmin Dünya çapında yüz akı olan Çarşı grubuna gözdağı verildi… Büyük takımları sindirme yoluyla, büyük kitleleri zaptı rapta alma planının parçalarından biri daha ustaca sahneye kondu… Ki lige çıkartılıp, büyük paralar harcanarak güçlü kadrolarla donatılan, yandan bindirilmiş takımlara kalsın meydan…

Halkın kendisine bir kimlik, bir güç edinme tesellisi olan futbola, insanların bir aidiyet duygusuyla oyalanma sebebine, tüm seyircilerin gözü önünde elle müdahale ettiler ayak takımları… Franko’nun futbolu kullandığı gibi, Yugoslavya’yı dağılmaya götüren sürecin futbol maçı ile başlatıldığı gibi, kitleleri en kolay birbirine sokma aracı olarak kullanılıyor artık bu oyun.

Ofsayta düşmüş olan ayakları baş yapma operasyonunun ayaktopu versiyonudur bu… Taça atılamayan topların balık ağlarıyla buluşmasıdır bu. Futbolun siyasete alet edilmesi cezaya tabi iken, 4 parmaklı oyuncuların ceza sahası içinde hakemi aldatmaya yönelik olarak kendini yere atarak penaltı kazanmasıdır bu. Sporun çevikliği ve zekası satın alınmış, ahlakı ele geçirilmiştir… Tüm spor dallarımız dopinglerle, şikelerle çürütülmüş, itibarsızlaştırılmıştır.

Birilerinin cici çocuklarını futbolun baş kısmına oturtarak ve belden aşağı siyaset için eğitilmiş ekran borazancılarını futbolun vuvuzelacısı rolüne terfiyle atayıp, kamplaştırma görevi yükleyerek, bu sezonun kamp hazırlıklarını tamamlamışlardı. TV programlarıyla ödüllendirilmiş ekran görevlileri, konuşacakları provakatif cümleleri maçtan önce hazırlamışlardı… Karşılarında baraj kurulmadan, uzaktan serbest atışlarına devam ettiler.

Mahalle maçına dönecek herşey… “3 korner 1 penaltı” olacak. “gol atan kaleye” geçecek. Kaleler yıkılacak, şişirilmiş toplar ağlarla buluşacak, hiçbir şey kuralıyla oynanmayacak. Sahaya indiler… Futbol üzerinden akın tazeleyerek ülkeyi tanzim edecekler! Doğup, büyünen yerlerin takımları, doğdurulup büyütülerek önce lige çıkarıldılar, şimdi vitrine çıkartılmaktalar…

Bu trilyonluk sektörde, önce kontrol edilemeyen büyükler sindirilecekler, sonra kağıttan bir Anadolu kaplanı ile kontrollü bir İstanbul temsilcisi içimize sindirilecekler. Kenarda ısınıyorlar, bu sene olmasa da, bir iki seneye kadar ipekten formaları, deve derisinden kramponlarıyla şampiyon yapılacaklar, sınıf atlayacaklar, ülkemizi Avrupa’da temsil edecekler… Sanki Avrupa’lı gibi… Futbolun baronları değişecek, ağlar çoktan örüldü, düdük çoktan çaldı. Çoktan sahalara döküldüler… Kalitenin düşmesinden, futbolumuzun dökülmesinden belli değil mi?

Hayatımızın her alanı Play station gibi artık, uzaktan kumandalı… En uzaktan.

764820cookie-checkAyak oyunu

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.