Ayasofya’nın tekrar ibadete açılması, Yunanistan’da şok etkisi yarattı ve tepkiyle karşılandı.
Farklı ülkelerin de ilgisiz kalmadığı bu karar, Türkiye’deki muhafazakâr çevrelerde ne denli büyük bir sevinç yarattıysa, Yunanistan’da bazı çevrelerde bir o kadar derin bir travmaya neden oldu.
Yunanistan’ın Ayasofya konusunda bu denli duyarlı olmasının nedeni, 1500 yıl ayakta kalan bu mabedin, 1453’te İstanbul’un fethine kadar, resmi dili Helence (Yunanca) olan Hıristiyan Ortodoks dünyasının en büyük kilisesi olmasından kaynaklanıyor.
Ayasofya, hiçbir zaman, 1828’de kurulan Yunanistan devletinin ya da bin yıl önce Bizans’ın “telkinleri ve nüfuzu” ile Ortodoksluğu kabul eden Rusya’nın mülkü olmadı. Ancak dini ve mezhebi açıdan manevi bağları var.
Yunan lider Eleftherios Venizelos’un Kurtuluş Savaşı’nda Yunanistan’ın yenik düşmesine rağmen, Ankara’yı ziyaret ederek dostluk ilişkileri kurduğu Mustafa Kemal Atatürk’ü Nobel Barış ödülüne aday göstermesini, “Atatürk’ün Türkiye’yi batılılaştırma hedefiyle cesurca attığı reform adımlarından başka, Ayasofya’yı 1934’te müzeye dönüştürme cesaretine sahip olmasına” da bağlamıştı. Stelyo Berberakis / BBC Atina
HABERİN DEVAMINI KAYNAĞINDAN OKUMAK İÇİN LÜTFEN TIKLAYINIZ
https://www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-53511163