Aytaç Arman’ın ardından…

YUSUF YAVUZ / AÇIK GAZETE – Ezilenlerin sesini devletin televizyonunda milyonlara duyuran, sömürenlere kafa tutan, emeği ve sevgiyi yücelten Balıkçı Mahmut’u Türkiye neden unutmadı…

Türk sinemasının ustalarından biri daha göçüp gitti. 70 yaşında yaşamını yitiren Aytaç Arman, 1971’den buyana 100’ün üzerinde filmde rol aldı. Üç kez Altın Portakal ve çok sayıda sinema ödülüyle taçlanan oyunculuk yaşamında canlandırdığı en çok akılda kalan karakterlerden biri de TRT yapımı Parmak Damgası dizisindeki Balıkçı Mahmut’tu…

Halikarnas Balıkçısı’nın ‘Aganta Burina Burinata’ adlı kitabından uyarlanan ve senaryosuna yerel karakterlerin eklendiği Parmak Damgası adlı televizyon dizisi, 1985 yılında TRT’de yayınlanmıştı. Okan Uysaler’in yönettiği dizide, Karakale adındaki kıyı kasabasında yaşlı annesi ile birlikte yaşayan ve okuma yazması olmayan Balıkçı Mahmut karakterini canlandıran Aytaç Arman’ın yanı sıra Aliye Rona, İhsan Yüce, Kadir Savun, Turgut Özatay, Zuhal Olcay, Menderes Samancılar ve dizinin unutulmaz karakterlerinden Postacı Hançer’i canlandıran Giray Alphan gibi bir çok usta oyuncu rol almıştı.

ÖĞRETMEN SENİHA’NIN NİKAH DEFTERİNE BASTIĞI PARMAK DAMGASI

Okuma yazması olmayan Balıkçı Mahmut’la aralarında yakınlaşma başlayan kasabanın yeni öğretmeni Seniha’nın (Zühal Olcay), bu yakınlığı aşka dönüşür ve nikah masasında noktalanır. İşte tam da nikah masasında gerçek aşkın her türlü statünün üstünde olduğunu izleyiciye anımsatan bir sahne yaşanır. Nikah memurunun sorusuna “Evet” diyen Mahmut, yazmayı bilmediği için nikah memurunun uzattığı mürekkepli stampaya başparmağını daldırır ve nikah defterine parmak izinin damgasını basar. Ardından sıra kent soylu bir aileden gelen Öğretmen Seniha’ya gelir. Seniha da “Evet” dedikten sonra imzasını atacakken birden nikah memurunun uzattığı kalemi bir kenara koyar, Mahmut’un ve şahitlerin şaşkın bakışları arasında baş parmağını stampaya daldırarak nikah defterine parmak damgasını vurur…

BUGÜN DEVLETİN TELEVİZYONUNDA BU ÖYKÜLER NEDEN YOK

Bugün adına ‘Yeni Türkiye’ denilerek geçmişin bütün değerlerinin alaşağı edilmeye çalışıldığı bir dönemde Balıkçı Mahmut ile Öğretmen Seniha’nın tertemiz aşklarını anlatan, toplumsal sorunlara parmak basan nitelikli diziler halkın vergileriyle ayakta duran devletin televizyonu TRT’de yayınlanabiliyordu. Bugün devletin televizyonunda bu öykülerin neden halkla buluşmadığını sormak hepimizin hakkıdır. Üstelik milyonluk bütçelerin havada uçuştuğu, vasatı her gün yeniden üretmeye yarayan dizi ve yapımları gördükçe, 1980’lerin olanaksızlıklarına rağmen büyük bir inanç ve özveriyle yapılan işler daha da devleşiyor.

PARMAK DAMGASININ POSTACISI HANÇER’İN SIRRI

Parmak Damgası dizisi, 1983 yılında, o dönemde bakir bir kıyı kasabası olan Kaş’ta çekilmişti. Dizide yer verilen karakterlerden biri olan Hançer, aslında Halikarnas Balıkçısı’nın romanında yer almıyordu. Senaryoya sonradan eklenmiş gerçek bir kişilikti ve 1940’lı yıllardan itibaren Elmalı ile Kaş arasında devletin atlı posta hizmetini yürüten Mehmet Ali Hançer adında bir posta memuruydu. 2009 yılında Hançer’in hayatta olan yakınlarıyla ve onu tanıyan yörenin yaşlılarıyla konuşup öyküsünü kaleme aldığım sıralarda Aytaç Arman ile de kısa bir söyleşi yapmış, hem Balıkçı Mahmut’u hem de Hançer’i konuşmuştuk.

‘HANÇER OLMASA PARMAK DAMGASI EKSİK KALIRDI’

“Hançer karakteri olmasaydı o dönemin koşullarını, gerçekliğini anlatmakta zorlanırdık” diyen Aytaç Arman, diziye ve karakterlere ilişkin şunları dile getirmişti: “Hançer karakterinin senaryoya nasıl monte edildiğini bilmiyorum. Bilmemiz de imkânsız çünkü senaryo Ankara’da hazırlanıyordu. Hançer’in senaryoya nasıl monte edildiğinden çok oradaki işlevi ve en anlamlı karakter olması önemliydi benim için. Hançer karakterinin diziye monte edilmesi çok doğru bir karardı. Hançer, Seniha’dan de Mahmut’tan da Kaymakam’dan da önemli bir karakterdi. Çivi gibi aklımıza çakılmıştı. Hançer karakteri olmasaydı, o dönemin koşullarını, gerçekliğini anlatmakta zorlanırdık. Okan Uysaler iyi bir yönetmendi. Duyarlıydı. Bölgede çok derinlemesine bir araştırma yapmış diziden önce. Senaryo bana geldiğinde dönemin koşulları gereği hiç çalışmak istemediğim bir dönemdeydim. Önce kabul etmedim ama birkaç görüşmeden sonra Okan Uysaler beni ikna etti. Çok keyifli bir çalışmaydı. Dediğim gibi Hançer çok önemli bir karakterdi. Bu diziyle de tarihe mal oldu.

‘İNSANLAR BANA HALA MAHMUT’LA İLGİLİ ANILARINI ANLATIYORLAR’

Edebiyat uyarlamaları bire bir sinemaya aktarılamıyor. Bu da sinemanın kendi gerçeğini ortaya koyan bir durum. Okan Uysaler bunu çok güzel oturtmuş yaptığı işe. Giray Alpan, Hançer rolünü yaşayarak oynadı. Onun at üstünde uzun bir yolculuktan sonra Kaş’a ulaşması sırasında yaşadığı coşku görülmeye değerdi. Parmak Damgası 1983’te çekildi. Dört bölüm olarak düşünülmüştü ancak konu zengin olunca altı bölüm yayınlandı. Bana hala gittiğim yerlerde Mahmut karakteriyle ilgili anılarını anlatıyor insanlar.”

KUYUCAKLI YUSUF, KARA BAYRAM VE BALIKÇI MAHMUT’TAN UZAKLAŞMAK

Balıkçı Mahmut biraz Sabahattin Ali’nin Kuyucaklı Yusuf’u, biraz da Fakir Baykurt’un Yılanların Öcü romanındaki Kara Bayram karakterlerine yakın bir kişilikti. İçinde yaşadığı kapalı kasaba toplumunun çelişkilerinden kendini korumaya çalışırken aynı zamanda temiz kalmaya çalışan bir karakter. Bir zamanların Türk toplumunun büyük çoğunluğunun özdeşleşebileceği bir kimlik. Türk edebiyatı ve sineması hayatın içindeki bu organik karakterlerden uzaklaştıkça toplumla olan bağını da yitiriyor. Çünkü karakterler toplumun aynasıydı. Edebiyatın, sinemanın ve tiyatronun; içinde yaşadığı toplumun benzeri karakterlerini ele alıp işlemesi, halka ayna tutuyordu. İçinden çıkan kahramanların öykülerini estetik bir dille anlatıldığını gören halk,toplumun içinde akan bu damarı hep canlı kılıyordu. Köroğlu’nda Dadaloğlu’na kültürel ve tarihsel köklerinde iyiliğin kahramanlığına yatkın olan halkın Balıkçı Mahmut ya da Kara Bayram, Kuyucaklı Yusuf gibi karakterleri daha çabuk benimseyip özdeşleşmesi tesadüf değildir…

‘PARA ONDAYSA, BALIĞI ÇEKECEK BİLEK DE BENDE…’

Toplumcu yanı ağır basan yapımlarla tanıdığımız Türk sinemasının usta oyuncusu Aytaç Arman’ı Balıkçı Mahmut ile ihtiyar balıkçı Topal Rıza (İhsan Yüce) arasında geçen bir diyalogla uğurlayalım: Şakir Ağa, kasabanın zengin balık tüccarı ve tefecisidir. Ailesinin tüm erkeklerini denizin aldığı Mahmut çok usta bir balıkçı olmasına karşın annesi onu denize bırakmaz. Şakir Ağa ise Mahmut’u ikna edip balık ve süngerden daha çok para kazanmanın peşindedir…

Topal Rıza: “Şakir Ağa’dan kim borç para istese cevap aynı: Kandırın Mahmut’u hepinizi paraya boğayım diyor…”

Balıkçı Mahmut: “Paraya boğulası… Sanki verince sevabına veriyor… Kuvvet onda, para ondaysa balığı çekecek, süngeri toplayacak bilek de bende…”

***

Hançer’in öyküsünü daha sonra 2016’da Islak Çarıklar adındaki televizyon programında da ekranlara taşıdık. Parmak Damgası dizisinin, Mahmut’un ve Hançer’in görüntüleri eşliğinde Kaş’ın 1980’li yıllarını anımsadık…

______________

Islak Çarıklar’ın Postacı Hançer bölümünü izlemek için:
POSTACI HANÇER, BİRİNCİ KISIM:
https://www.youtube.com/watch?v=m11CRioaW4A

POSTACI HANÇER, İKİNCİ KISIM:
https://www.youtube.com/watch?v=jpJKytZ_94E

2276570cookie-checkAytaç Arman’ın ardından…
Önceki haberGölleri kurutup nehirlerin suyunu çalmaktan vazgeçin!
Sonraki haberBalıkçıoğlu Kabare’den “Öp Bubanın Elini”
YUSUF YAVUZ
YUSUF YAVUZ (GAZETECİ-YAZAR) Isparta, Sütçüler'de doğdu. 1990’da edebiyatla ilgilenmeye başladı. Deneme ve inceleme tarzındaki ilk yazıları 1996 yılında 'Atatürkçü Ses' Dergisi’nde yayımlandı. Aynı yıl yerel ölçekte yayın yapan kanallarda 'Dönence' başlıklı radyo ve televizyon programları hazırlayıp sundu. 1999 yılında Antalya'da kurulan Müdafaa-i Hukuk Dergisi’nde yazmaya başladı. 2001’de Gazete Müdafaa-i Hukuk’ta Muhabir-Temsilci olarak görev aldı. Daha sonra adı 'Yeniden Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk' olan dergiyle bağını temsilci-yazar olarak sürdürdü. 2001-2007 yılları arasında Kaş Kitap Şenliğini organize ederek başta çocuklar ve gençler olmak üzere yöre insanının kültür, sanat ve edebiyat çevreleriyle buluşmasını sağladı. 2005 yılında Muğla ve Antalya arasındaki sahil bandında yaşanan yabancılara toprak satışına ilişkin yaptığı araştırmalar önemli etkiler yarattı. Deneme, inceleme, röportaj, düz yazı, haber ve yorumları; Cumhuriyet Akdeniz, Odatv, Yeni Harman, Edebiyat ve Eleştiri, Yolculuk, Evrensel, Atlas, Magma, Aydınlık, Birgün, Açık Gazete gibi dergi ve gazetelerde yayımlandı. Antalya merkezli VTV Televizyonunda, Pelin Gel Ağan'la birlikte 'İki Ağaç İçin' adıyla 16 bölümden oluşan bir program hazırlayıp ve sundu. Kanal V Televizyonunda, Biyomühendis Çağlar İnce ile birlikte, Yörük kültürünü ve tarihsel köklerini ele alan 'Islak Çarıklar' adlı belgesel haber programı hazırlayıp sundu. Araştırma yazılarından bazıları, 'Yer Bize Çimen Verdi' ve 'Darağacına Takılan Düşler' adıyla belgesel filmlere de konu olan Yavuz, şu sıralar 'Islak Çarıklar' adlı bir belgesel haber programı için çalışmalarını sürdürüyor. Ağırlıklı olarak arkeoloji, çevre, kentsel dönüşüm ve tarım konularını ele alan çalışmalar yapmayı yazılı ve görsel medyada sürdüren Yavuz, yıkım politikalarıyla tarımdan hayvancılığa, kültürden mimariye kırsal yaşamın dönüşümünü ele alan araştırma yazılarıyla tanınıyor. Ziraat Mühendisleri Odası Basın Ödülü, Çağdaş Gazeteciler Derneği Belgesel ödülü, Türkiye Ziraatçılar Derneği Tarım ödülü, Kubaba Derneği kültür hizmeti ödülü'nün yanı sıra Türkiye Ormancılar Derneği gibi çeşitli meslek odası, kurum ve kuruluşlar tarafından ödüle layık görülen Gazeteci Yusuf Yavuz, Likya'dan Teke yöresine uzanan coğrafyadaki su kültürüne ilişkin uluslararası bir sanat projesinin de danışmanlığını ve metin yazarlığını üstleniyor.

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.