Bugün babalar günü… Özel günlere ‘kapitalizmin tüketimi körükleme günleri’ diye nitelesem de benim görüşüm yaşamın pratiği ile örtüşmediğinden olsa gerek kendimi soyutlayamıyorum.
Anneler Günü’nde anneme, Sevgililer Günü’nde eşime hediye alıyorum. Babalar gününü ilk kez ikiz babası olarak kutlayacağım.
***
Bilimsel araştırmalara göre dünyanın en iyi babaları, çocukları emzirir gibi yaparak oyalamak da dahil annenin doğal yükünü en çok paylaşan pigmelermiş…
Adına ‘Medeniyet’, ‘Sanayileşme’ ya da ‘Gelişme’ konulan insanın özünden uzaklaşma serüvenine bir gün karşı çıkılacağını sanıyorum.
***
20 yıl önce yitirmiştik babamızı. Henüz 54’ündeydi. Bir karanlıktan diğerine yolculukta hep çalıştı… Hafta sonu, tatil nedir hiç bilmedi…
20 yıl önce yitirmiştik babamızı. Ankara’ya yılın ilk karı düşmüştü o gün… Pala bıyıkları ve arkaya taralı saçları henüz ağarmaya başlamıştı…
20 yıldır eksilmedi hiç babasızlığımın acısı… Babamı özlüyorum…
İnsanın insanca yaşayacağı günler çabuk gelsin. Emekçi babaların yüreği, benim babamınki gibi çabuk yorulmasın…
***
BABAMA
Bolvadin, Çolak ve Harmandalıyı
en iyi
o oynardı…
Hani efkarlanmaya görsün
Her Yer Karanlık, Rüzgar Kırdı Dalımı
ve Gönlüm Yaralı’yı
en iyi o söylerdi…
Yılın on bir ayı rakı içer
kalanında da
oruç tutardı…
Zincirleme ‘Bahar’ tüttürür
kestek yürür, nara atar
ve lakin bir pire için
yorgan yakardı…
Nüktedandı,
Kibardı ve yiğitti
Velhasıldı Sultandağlar’ının
en sonuncu efesiydi…
O namı diğer
‘Hoca’
Kasap Ferruh
benim babamdı…