ANAP Kurucusu, eski başbakan ve eski cumhurbaşkanlarından Turgut Özal’dan sonra Dokuzuncu Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel Çankaya köşküne çıktıklarından Türkiye’yi acaba başkanlık sistemi ile nasıl yönetebiliriz diye bu sistemi incelemeye aldılar.
Dünyada şu anda geçerli ve en iyi olduğuna inanılan( ehven-i şer de diyebiliriz) iki yönetim biçimi var.
1-Başkanlık Sistemi.
2-Parlamenter Sistem.
Çok şükür ki biz 1924’den bu yana, iyi-kötü, kör-topal parlamenter sistemi sürdürüyoruz ve kararlı da görünüyoruz.
Özal ve Demirel’in başkanlık sistemi araştırmalarını yakından izlemiş bir gazeteci olarak şu anda Çankaya Köşkü’nün hangi salon veya kütüphanesinde olduğunu bilemediğimiz “ Başkanlık Sistemi Araştırma Dokümanları” binlerce sayfayı buluyor. En azından Demirel’in araştırması 3 bin sayfayı geçiyordu, bunu biliyorum hatta ArtıHaber Dergisinde kapak olan bir haberimdi.
Bütün araştırmalar gösteriyor ki, başkanlık ya da yarı başkanlık sistemi Türkiye tarafından hayata geçirilemez.
Birincisi : Güçlü lider- güçlü yönetim zaten var.
İkincisi : ABD tipi başkanlık sistemi bizi karpuz gibi ikiye böler.
Samimiyetle vurgulamak gerekirse, yeni bir anayasa yapılırken bu sistem arayışlarını gündeme getirmenin arkasında neler var diye kuşkuya düşmemek mümkün değil.
Kuşkular, haklı olarak endişeleri de tetikliyor.
“Türkiye yeni bir yol ayrımında mı?”
Bu soruya yanıt aranacağına yeni anayasa çalışmalarını hızlandırmak daha isabetli değil mi?
Bence evet.
Ancak başkanlık sistemi arayışlarının altında ve hedefinde başka “ niyetler” de sezilmiyor değil.
Malum Başbakan Erdoğan’ın bundan böyle genel başkan veya başbakan olma şansı yok.
Yani pati tüzüğü üç defa şans tanıyor genel başkanlarına.
Eeee..
Ne olacak yani?
Şu olacak gibi…
“Nasıl Rusya’da Medvedev-Putin paslaşması varsa, bizde de olabilir” diye yola çıkanlar, Başbakan Erdoğan’ın başkanlık sistemini hayata geçirip Çankaya’ya taşımak istiyor olabilirler.
Yani Recep Tayyip Erdoğan’a yeni bir “yer “ aranıyor.
Aslında “işsiz” kalmaması için Çankaya’ya çıkarılması planlanıyor.
Böyle bir niyet varsa Türkiye ateşle oynuyor demektir.
Umarım ve umarız bu bir “şaka”dır.
