Bakire kızlar bandosu*

İsveç’teki ilk arkadaşlarımdan biriydi o. Bir Orta Anadolu ilçesinden gelmiş, çocukluğu komşu ülke Danimarka’da geçmişti. Para biriktirerek Türkiye’de mal, mülk edinme derdindeki babası,“Git, harçlığını kendin kazan” diyerek onu beş parasız sokaklara salmıştı. Yaşamanı, dişiyle, tırnağıyla kendisi kurmaya çalışıyordu. Para kazanmak için çok ilginç projeleri vardı. Zaman zaman “Dikkatini çekti mi, buralarda hiç ayakkabı boyacısı yok. Getireceksin Türkiye’den fiyakalı bir boya sandığı, oturacaksın bir köşenin başına, bak o zaman para nasıl  kazanılır.”

 Benim gibi parasız pulsuz biri olmasına karşın önünden geçtiği küçük işyerleriyle ilgilenir,  kâr, zarar, maliyet hesapları yapar,alıcı gibi ciddi ciddi alıcı rolüne girerdi.

Danimarka’da, ilkokul düzeyindeki zorunlu öğrenimi zar zor bitirmesine karşın tarihten anlardı, coğrafyadan anlardı, sosyal konulara kafa yorardı. Şimdi müze olan Malmö’deki, etrafı sularla kaplı tarihi cezaevinin mahzenlerini gezdiğimizde gerçek mi, uydurma mı olduğuna bir türlü akıl erdiremediğim hikayeler anlatırdı:
“Şu zincirleri görüyor musun?” derdi, “ Vikingler savaş gemileriyle bizim oralara gelir , yakaladıkları tutsakları  getirip buralarda zincire vururlarmış..”

Anlattıklarını inandırıcı bulmayıp, “Gemilere altın, gümüş, değerli eşya yükleyip getirmek  varken  tutsakları ne yapsınlar” diyerek söylediklerini hafife aldığımda kızardı.

Bir gün, Söder Gatan’da, Almanya’daki Bremen Mızıkacıları’nı andıran İyimserler Bandosu heykelinin önünden geçerken kolumdan tutarak:
 “Dur!” dedi, “ Bunun hikayesini biliyor musun?”
“Hayır, bilmiyorum!”
“ Bakire kızlar bandosu bu..”

Yüzüne tuhaf tuhaf baktım.
O konuşmasını sürdürdü:
“Biliyorsun, bu ülkede  namus, ahlâ hak getire..”
“O senin yorumun..”dedim.
Kızdı ama anlatımını bozmadı:
“Bu heykellerin yanından 18 yaşını doldurduğu halde bakire kalabilmiş bir genç kız geçtiğinde  bando bütün müzik aletleriyle çalmaya başlarmış.. Ancak bugüne dek bu bandonun çaldığı hiç duyulmamış..” dedi..

Sonra aradan çok uzun yıllar geçti. Yaşam arkadaşımla yollarımızı ayırdı.Ben, keçinin kuyruğu gibi ne uzayan, ne kısalan bir adam olarak kaldım. O, Malmö’deki en işlek içkili yerlerden birinin sahibi oldu.

Geçenlerde Söder Gatan’da İyimserler Bandosu’nun, ( Bakire Kızlar Bandosu) önünden geçerken arkadaşımın anlattıklarını bir kez daha anımsadım ve heykellerin gerçek hikayesini öğrenmek için İsveç kaynaklarından araştırmaya başladım.

Heykeller, 1978 yılında, Heykeltraş Yngve Lundell tarafından  Polonya’nın o yıllardaki sendika liderlerinden Leh Valesa ve zenci hakları savunucusu Martin Luther King’in mücadelesini anlatmak için yapılmış. Kötü yönetimlere baş kaldıran iyi insanların kararlı mücadelesini ifade ediyor.

Bunları okurken arkadaşımın anlattıkları usuma geldi, gülümsedim. Nereden, nasıl da uydurmuştu o Bakire Kızlar Bandosu hikayesini…

 Çoktandır da görmemiştim hergeleyi, hem bilgileri aktararak eski günleri yad etmek, hem de bir rakısını yudumlamak için işyerinin yolunu tuttum…


(*) Bu yazi, 22 Temmuz 2007 tarihli Cumhuriyet Gazetesi`nin Pazar Yazilari sayfasinda da ya

647280cookie-checkBakire kızlar bandosu*

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.