Balbay’ın çığlığı…

Gazeteci Mustafa Balbay Silivri Cezaevi’nden bir mektup yazmış. Paylaşmak dostluğun gereğidir.

Balbay’ın 22.11.2012 tarihli çığlığının altına 19-08-2010, Perşembe tarihli açıkgazete’de yayınlanan yazımı ekledim. Bu çığlığa ve davete daha fazla ekleyecek bir söz bulamadığımdan.
Yazıyı “Umarım geçmiş olsun Balbay diyeceğimiz gün yakındır.” Diye bitirmişim. Aradan çok zaman geçti. Balbay’ın çığlığının duyulması gerekir.

19-08-2010, Perşembe

Sevgili Balbay…

Mustafa Balbay…Sevgili, dost insandır…Yani yüreğinde sevgi vardır, sevmesini bilir. Çok sık görüşme imkanımız olmazdı. 1990’ların başında ben yurtdışında gazeteci olarak görevlendirilmeden önce ara sıra kaçamak yapıp Ankara’da Sakarya’da buluşup, mesleki konularından çok gündelik hayattan konuşurduk.
Şu anda içinde bulunduğu hukuki durum bağlamında, davanın bir an evvel sonuçlanması gerektiği dışında bir yorum yapacak donanımda değilim. Ancak fiziki hareket kabiliyetini kısıtlanmasından yüreği en çok acıyacak insanlardan biri olduğunu biliyorum.
Balbay, bilenler bilir iyi bir amatör maraton koşucusudur, uzun yol gezginidir, gezi coğrafyası tüm kıtaları kaplar ve bilgisi ülkelerin kültürlerinden siyasi yapılarına ayrıntıları içerir. Bildiklerini paylaşmak için diğer kitaplarının yanı sıra gezi kitapları da yazdı.
Demem o ki hareket etmek, görmek, anlamak, üretmek kendisini var etme yoludur Balbay’ın. Fiziki coğrafyasının daraltılması ona bizlerden daha da fazla acı veriyordur. Bulunduğu koşullar altında eminim gideceği yerleri düşleyip, gördüğü yerleri tekrar ziyaret ediyordur. Düşleri sınırlandırabilecek bir metot henüz bulunmadı.
Dost insandır dedim. Zor gününüzde de Balbay’ı yanınızda bulursunuz. Saraybosna’da savaşta görevde yaparken hakkımda yazdığı bir yazıyla umarsız bir anımdan, beni çok uzaklardan nasıl çekip çıkardığını, telefonla arayarak moral vermesini unutmam mümkün değil.
Gazetecilik, doğası gereği çok değişkenli sorunların içinde olmayı gerektiren bir meslektir. Sorunların karmaşıklığı ulusal ve uluslar arası sorunların derinliği ile birebir ilişkilidir. Her zaman bu değişkenlerin tümünü kontrol etmek mümkün olmaz ve bazen gündemi tanımlamak yerine gündemin sizi tanımladığını görürsünüz.
Balbay’ın gazeteciliği yaptıklarıyla kanıtlanmış bir olgu olduğundan üzerine söz söylemek gereksiz.
Balbay gibi adamlar bulundukları mekanı-zamanı çoğaltan, zenginleştiren insanlardır. Onun bulunduğu dar fiziki alanı çoğalttığına eminim. Sabahları eskisi kadar rahat olmasa da bir türlü koştuğunu düşünüyorum. Kenarları toplamı 18 metre olan bir hücrede olsa o alanda 100 tur atıp günde yaklaşık 2 kilometre koşuyordur. Sürekli yazarak beyin coğrafyasını her zaman olduğu gibi açık tutuyordur.
Ve yaptıklarının toplamı onu geleceğe daha bir ÇOK hazırlıyordur.

Umarım geçmiş olsun Balbay diyeceğimiz gün yakındır.

650990cookie-checkBalbay’ın çığlığı…

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.