Balıkları öldüren suyu insanlara içirecekler!

YUSUF YAVUZ / AÇIK GAZETE – Yıllardır kirlilikle boğuşan ve toplu balık ölümleriyle gündeme gelen Karacaören Barajının suları, 300 milyon liralık projeyle Antalya’ya içme suyu olarak getiriliyor…
 
Antalya’nın içme suyu ihtiyacını karşılamak için Karacaören Baraj gölünden kente su taşıyacak projenin inşası sürüyor. Ancak arıtma tesisleriyle birlikte yaklaşık 300 milyon liraya mal olacağı belirtilen projeye en başından beri karşı çıkan bilim insanları, kimyasal atıklar ve balık çiftliklerinin neden olduğu kirlilik yüzünden adeta ölüm suyuna dönüşen Karacaören’in sularının tarımda bile kullanılmaması gerektiği uyarısında bulunuyor. Türkiye Tabiatını Koruma Derneği (TTKD) Bilim Danışmanı Yard. Doç. Dr. Erol Kesici, yıllardır kirlilik kaynaklı balık ölümleriyle gündeme gelen Karacaören Barajının Antalya için içme suyu olarak kullanılmasının büyük bir hata olduğuna dikkat çekerek, yetkilileri bir kez daha uyardı: “Bırakın içme suyunu, tarımda bile kullanılmamalı.”
 
Isparta ve Burdur illerinin sınırlarında bulunan Karacaören Baraj Gölü, elektrik üretimi, taşkın koruma ve tarımsal sulama gibi amaçlarla 1990 yılında hizmete açıldı. Ancak, çevre il ve ilçelerden gelen su kaynaklarının taşıdığı atıklarla giderek kirlenen baraj gölünde daha sonra kültür balıkçılığına izin verildi. Birbiri ardına açılan onlarca balık çiftliğinde kullanılan vitamin ve antibiyotiklerle iyice kirlenen Karacaören Baraj gölünde son 10 yıldır toplu balık ölümleri meydana gelmeye başladı.
 
ÖLÜM SUYUNU GETİRMEK İÇİN 300 MİLYON LİRALIK PROJE
Kuruluşunda ‘içme suyu kaynağı’ amacını taşımayan ve çevresinde herhangi bir koruma önlemi alınmayan baraj gölünün kenarından geçen Antalya-Isparta Karayolu da ayrı bir kirletici kaynağı olmasına karşın Antalya Büyükşehir Belediyesi, kentin içme suyunu temin etmek için proje hazırladı. Antalya’ya 42 kilometre mesafeden kente içme suyu sağlamayı amaçlayan projenin maliyeti ise arıtma tesisleriyle birlikte 300 milyon lirayı buluyor.
 
BAKAN EROĞLU 2014’TE TEMELİNİ ATTI
En başından beri bilim insanları ve uzmanlar projenin yanlış olduğu konusunda yetkilileri uyaran görüşlerini dile getirdi. Ancak tüm bu uyarılara karşın DSİ tarafından yürütülecek olan  projenin temeli, 1 Mart 2014 tarihinde Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu tarafından atıldı.
 
İSALE HATTININ YÜZDE 25’İ TAMAMLANDI
Yaklaşık yüzde 25’i tamamlanan su isale hattıyla kente taşınması planlanan Karacaören suyunun, Antalya’nın 2045 yılına kadar su ihtiyacını karşılaması hedefleniyor. Ancak oldukça yüksek maliyetine karşılık, ölümcül derecede kirlilik taşıyan baraj gölünden su getirecek projenin hem halk sağlığı hem de kamu yararı açısından uygun olmadığı yönündeki eleştirilen projeden geri adım atılmasına yetmedi. Geçtiğimiz Ağustos ayında ise Isparta, Burdur ve Antalya’yı kapsayan alanda ‘Karacaören 1 ve 2 Baraj Gölleri ve Havzası İçin Belirlenen Özel Hükümler ‘ yürürlüğe kondu.
 
KORUMA KARARLARI ÇIKTI AMA KİRLİLİK SÜRÜYOR
İçme suyu havzasını korumayı amaçlayan özel hükümler, Karacaören Baraj gölüne ve gölü besleyen su kaynaklarına her türlü atık boşaltılmasını, göl üzerinde kültür balıkçılığını ve çevrede madencilik faaliyetlerini yasaklayan yaptırımlarla dolu. Ancak Karacaören Barajı, özel hükümlerin yasaklama getirdiği hemen her türlü kirleticiyle halen karşı karşıya.
 
YARD. DOÇ. DR. KESİCİ: ‘GÖLE YILLARDIR KİMYASAL TAŞINIYOR’
Türkiye’nin gölleri ve su kaynakları üzerine yaklaşık 30 yıldır bilimsel çalışmalar yürüten Yard. Doç. Dr. Erol Kesici, Karacaören Barajı gölünün içme suyu olarak kullanılmasına karşı çıkarak, “Isparta’daki mermer ve deri işleme tesislerinde kullanılan kimyasallar, Isparta Çayı ve Aksu nehri vasıtasıyla yıllardır göle taşınıyor. Atık kanalına dönüşen Sav Deresi’nin adeta köpüren suları baraj gölüne karışıyor. Arıtma hiç yok ya da yetersiz. ‘Antalya baraj gölünü içme suyu olarak kullanırsa’ o zaman arıtma kurulur beklentisi ise şaşırtıcı ve ürkütücüdür” diye konuştu.
 
‘BIRAKIN İÇME SUYUNU TARIMDA BİLE KULLANILMAMALI’
Türkiye Tabiatını Koruma Derneği (TTKD) Bilim Danışmanlığını da yürüten Yard. Doç. Dr. Erol Kesici, Karacaören Barajı gölünün zamanla bir atık alanı olarak kullanıldığına dikkat çekerek, şunları dile getirdi:Yöredeki tarımı güçlendirmesi istenilmiş fakat gelişen tarımın salma su ve aşırı-gübreleme yöntemleriyle baraj gölü tarımsal kirlilikten ciddi oranda etkilenmiştir. Gölde küçük ölçekli balıkçılık amaçlanmış ve İsrail sazanı ile yapılan balıklandırma göldeki biyolojik dengeleri olumsuzlaştırmıştır. Birçok bilim insanı ve kuruluşların karşı çıkmasına rağmen ‘kafes balıkçılığına’ izin verilmesi, gölün bu günlere kötü bir şekilde gelişinin nedenidir. Bir iki üç derken bugün kafeslerin sayısı yüzleri geçmiştir. Kafes balıkçılığında kullanılan yemlerin kalitesi, kullanılan kimyasallar (antibiyotikler vb) ve kafesdeki (padok) ağlarında meydana gelen fuling (sakallanma-alg bulaşması- artışı) ağların temizlenmesinde çamaşır suyu vb. çok tehlikeli kimyasalların kullanıldığının belirtilmesi; binilen dalın kesilmesinin yanı sıra, gölün bırakın içme suyu olarak kullanımını, tarım için bile kullanımını imkansızlaştırmaktadır. Gölün bu ciddi sorunları nedeniyle 2050’yi görmesi kesinlikle mümkün değildir.”
 
’11 BİN YAVRU BALIK ÖLDÜ, YAKILARAK TOPRAĞA GÖMÜLDÜ’
Karacaören Baraj gölündeki balık ölümlerine de değinen Yard. Doç. Dr. Erol Kesici, Kasım 2006’da gölde ihbarı zorunlu viral hastalıklardan biri olan ‘İPN’ (infeksiyöz pankkreatik nekrojü) tespit edilmesi üzerine karantina uygulandığını belirterek, “barajın karantinaya alınması nedeniyle hastalığın yayılmaması için ölen 11 bin yavru balık yakıldıktan sonra toprağa gömüldü. Geçtiğimiz yıllarda da binlerce İsrail sazanı gölün Elsazı bölgesinde öldü. Bu tür ölümler, göl suyunun aşırı oranda kirlenmesinin en önemli göstergesidir. Balık ölümlerine, ‘bu baraj gölünün nimetlerinden 300-400 kişi geçimini sağlıyor’ acındırmasıyla bakılması çok yanlıştır. Bu kadar basit olmamalı. Barajın suyu ile üretilen tarım ürünlerinin ne kadar insanı etkileyeceği düşünülmüyor. Yörede üretilen ürünler pazarlarda ‘organik’ diyerek satılıyor ve rağbet görüyor. Yöre köylüleri, ‘bugün balıklar ölüyor, yarın çocuklarımız ölecek’ sözleriyle durumu özetliyorlar” diye konuştu.
 
‘KARACAÖREN’İN SUYU ÇÜRÜDÜ, KESİNLİKLE KULLANILMAMALI’
Ekonomik gelişme uğruna Karacaören Baraj gölüyle ilgili hatalar zincirine her geçen yıl bir yenisinin eklendiğini dile getiren Kesici, “Sonuç: Göl bunlara 10-15 yıl dayanabildi. Önce kirlendi, şimdiyse adeta çürüdü. Gölün dip kesimindeki çamurda kimyasal madde birikimi ve mavi-yeşil alg miktarı artmış durumda. Bunlar yıllardır gölün bilinen gerçekleridir. Ancak hala dereler kimyasal atıklar taşıyor, gölde hala çok sayıda balık kafesi var, göl havzasında hala ilkel yöntemlerle tarım ilacı ve gübreleme yapılıyor. Bu bakış açısı ve kullanımla 2050 yılına ulaşması mümkün olmayan Karacaören Barajı gölünden Antalya ve çevresi için içme suyu alınması ve bu suyun kullanılması hem sağlık açısından hem de arıtması çok pahalıya mal olacağı için ekonomik açıdan doğru değildir. Kesinlikle bu su kullanılmamalı” görüşünü dile getirdi. 
2123580cookie-checkBalıkları öldüren suyu insanlara içirecekler!
Önceki haberBakan’ın ‘fındık yürüyüşü’ yorumu
Sonraki haberSalda’ya bir yandan don, bir yandan kefen biçiliyor…
YUSUF YAVUZ
YUSUF YAVUZ (GAZETECİ-YAZAR) Isparta, Sütçüler'de doğdu. 1990’da edebiyatla ilgilenmeye başladı. Deneme ve inceleme tarzındaki ilk yazıları 1996 yılında 'Atatürkçü Ses' Dergisi’nde yayımlandı. Aynı yıl yerel ölçekte yayın yapan kanallarda 'Dönence' başlıklı radyo ve televizyon programları hazırlayıp sundu. 1999 yılında Antalya'da kurulan Müdafaa-i Hukuk Dergisi’nde yazmaya başladı. 2001’de Gazete Müdafaa-i Hukuk’ta Muhabir-Temsilci olarak görev aldı. Daha sonra adı 'Yeniden Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk' olan dergiyle bağını temsilci-yazar olarak sürdürdü. 2001-2007 yılları arasında Kaş Kitap Şenliğini organize ederek başta çocuklar ve gençler olmak üzere yöre insanının kültür, sanat ve edebiyat çevreleriyle buluşmasını sağladı. 2005 yılında Muğla ve Antalya arasındaki sahil bandında yaşanan yabancılara toprak satışına ilişkin yaptığı araştırmalar önemli etkiler yarattı. Deneme, inceleme, röportaj, düz yazı, haber ve yorumları; Cumhuriyet Akdeniz, Odatv, Yeni Harman, Edebiyat ve Eleştiri, Yolculuk, Evrensel, Atlas, Magma, Aydınlık, Birgün, Açık Gazete gibi dergi ve gazetelerde yayımlandı. Antalya merkezli VTV Televizyonunda, Pelin Gel Ağan'la birlikte 'İki Ağaç İçin' adıyla 16 bölümden oluşan bir program hazırlayıp ve sundu. Kanal V Televizyonunda, Biyomühendis Çağlar İnce ile birlikte, Yörük kültürünü ve tarihsel köklerini ele alan 'Islak Çarıklar' adlı belgesel haber programı hazırlayıp sundu. Araştırma yazılarından bazıları, 'Yer Bize Çimen Verdi' ve 'Darağacına Takılan Düşler' adıyla belgesel filmlere de konu olan Yavuz, şu sıralar 'Islak Çarıklar' adlı bir belgesel haber programı için çalışmalarını sürdürüyor. Ağırlıklı olarak arkeoloji, çevre, kentsel dönüşüm ve tarım konularını ele alan çalışmalar yapmayı yazılı ve görsel medyada sürdüren Yavuz, yıkım politikalarıyla tarımdan hayvancılığa, kültürden mimariye kırsal yaşamın dönüşümünü ele alan araştırma yazılarıyla tanınıyor. Ziraat Mühendisleri Odası Basın Ödülü, Çağdaş Gazeteciler Derneği Belgesel ödülü, Türkiye Ziraatçılar Derneği Tarım ödülü, Kubaba Derneği kültür hizmeti ödülü'nün yanı sıra Türkiye Ormancılar Derneği gibi çeşitli meslek odası, kurum ve kuruluşlar tarafından ödüle layık görülen Gazeteci Yusuf Yavuz, Likya'dan Teke yöresine uzanan coğrafyadaki su kültürüne ilişkin uluslararası bir sanat projesinin de danışmanlığını ve metin yazarlığını üstleniyor.

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.