Bektaşiler, Tahtacılar, Kızılbaşlar

19. Yüzyılda Alman Şarkiyatçıların Bektaşîlik Serüveni

Bektaşiler, Tahtacılar, Kızılbaşlar

Alman kaynaklarında Alevilik, Bektaşilik konusunda bir araştırma yapılmış diye meraklı bir arşivci olan İlhami Yazgan, kendi kendisine soru sormuş ve arşivlerin tozlu raflarında bulunan ve bugüne kadar Alevilik konusunda ciddi araştırma yapanların el sürmediği yere dokunmuş ve akıcı bir dil ile bizlere bu dokunduğu yerde bulunan belgelere ve kendi yorumu ile kitap olarak sunmuş.

Almanlar doğu kültürlerine olan ilgileri ve bu ilgilerini sadece turistlik amaçlı yapmadıkları bilinen bir gerçektir. Almanlar bir yandan kendi siyasi hedefleri yönünde doğunun karanlığına bakarken, bir yandan da sözlü edebiyatı yazılı hale getirerek insanlık tarihi için önemli bir arşiv çalışması yapmışlardır. Bugün bizde olan arşivlerden daha çok arşivi alman arşivlerinde bulabileceğimizi arşivcilerin yapmış olduğu çalışmalardan öğreniyoruz. Almanlar bir konuya ilgi duyduklarında o konu ile ilgili kürsüler kurmuş, ödenekler çıkarmış, öğrenciler yetiştirmiştir. Alevilik ve Bektaşilik konusunda ilk sayılacak çalışmaları Yazgan, arşivin derinliklerinden tutmuş ve gün ışığına kavuşturmakla kalmamış, Türkçeye tercime etmiş ve La Yayınlarından kitap olarak bir derleme olarak bize sunmuştur. Sunarken Alevilik konusunda araştırma yapacaklar içinde bir dizi kaynakçayı sunmuş ve demiş ki, işte kaynak orada gidin çıkarın ve bu konuda yapacağınız araştırmalar için elinizi güçlendirin. Elbette bizde araştırmadan daha çok bir birini kopyalamak ve yazar ismini değiştirilip kendi ismini yazma daha öncelikli olduğu için bu önermesinin hayat bulacağı konusunda umudum çok azdır.

“Dr. Georg Jakob’un 1908 yılında yayımladığı “Bektaşîlik Öğretisi Üzerine Denemeler” adlı çalışması Almanya’da önemli yapıtlar arasında sayılmaktadır. 120 yıl önce Dr. Edmund Naumann’ın Hacı Bektaş’a yapmış olduğu ziyaret ve bu ziyaret sebebiyle yazdığı makalesi Hacı Bektaş türbesindeki gözlemlerini kapsamaktadır. Yine Dr. Felix von Luschan’ın 1890 yılında yayımlanan “Tahtacılar” adlı makalesini içeren bölümde ise 1890’lı yıllarda Likya Bölgesi’nde yaşayan Tahtacılar, Bektaşîler, Yunanlılar, Ermeniler ve diğer halklardır.” Tanıtım yazısında bu kısa cümle ile kitabı özetlemiş olmalarına rağmen, eksik kalan nokta ise; o dönemin bakışı içinde, bir yabancı gözü ile, yasaklanmış, yok sayılmış ve görmezden gelen bir öteki kültür üzerinde doğal gözlemler ile yaklaşımın getirmiş olduğu bir bakış açısının ve duruş noktasının ne kadar yanlış sonuçlara ulaşabildiğini de kanıtlamaktadır. Bugün ki, bilgilerimiz ile Alevilik ve Bektaşilik konusunda daha çok şey bilmekte ve eskiden anlatılan söylencelerin ne kadar yanlış olarak devlete ve devletin çoğunluk ahalisine yansıdığına da bu gözlemlerin derlemesi olan kitaplarda da rastlıyoruz. Kitabı okurken bize bir çok şeyi fısıldadığının şahitliğini yapmaktayız. Aleviler ve Bektaşiler İslam içinde öyle bir yansıtılmış ki o konuda araştırma yapanlarda o yanlışlığa ve bakış açısına sahip olabiliyorlar. Gerçekler ve aktarılanlar arasında uçurum araştırma yapıldıkça, kaynaklar çoğaldıkça azalacaktır.

Alevilik ve Bektaşilik konusunda araştırma yapmak isteyenler, Almanların bir zamanlar Alevilere ve Bektaşilere bakış açısı ne olduğunu öğrenmek isteyenler için güzel bir kaynak, akıcı bir dil ile sunulan bu kitaptan olabildiğince yararlanmanızı öneririm.

İsmail Cem Özkan

19. Yüzyılda Alman Şarkiyatçıların Bektaşîlik Serüveni

Bektaşiler, Tahtacılar, Kızılbaşlar

Dr. Georg Jakob, Dr. Felix von Luschan, Dr. Edmund Naumann

Çeviren ve yayına hazırlayan: İlhami Yazgan

La Kitap Yayınları
Çeviren ve Yayına Hazırlayan: İlhami Yazgan
Ankara 2013, 1. Baskı
ISBN 978-605-64294-0-8

1589810cookie-checkBektaşiler, Tahtacılar, Kızılbaşlar

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.