Kuzeyde Hollandaca konuşan Flamanya ve güneyde Fransızca konuşan Valonya olmak üzere 2 özerk bölgeye yine güçlü bir otonomiyle başkent Brüksel’in de eklendiği ve yaklaşık 75 bin kişilik Alman toplumuna (Alman Doğu Kantonu) çeşitli ayrıcalıkların tanındığı Belçika’da 10,5 milyonluk nüfusun yüzde 58’ini oluşturan zengin Flamanların gelirlerini fakir Valonya’yla bölüşmek istememesi ve bağımsızlık arayışları, hükümetin kurulması çalışmalarını da olumsuz etkiliyor.
Ülkenin bölünmesi durumunda koltuğunu kaybetmekten endişe eden Belçika kralı II. Albert, seçimlerin hemen ardından Valonya’nın en büyük partisi Liberal Hareketin Başkanı Didier Reynders’in, yeni hükümetin nasıl oluşturulabileceği konusunda rapor hazırlamasını istedi.
Reynders’in raporunu sunmasıyla seçimlerden ilk sırada çıkan Flaman Hristiyan Demokrat Partinin güçlü ismi Yves Leterme’yi 16 Temmuzda hükümeti kurmakla görevlendiren Kral II. Albert, 2’si seçimlere başka partilerle ittifak yaparak giren 13 partinin temsil edildiği parlamentoda siyasi reformlar için anayasayı değiştirecek güçte bir hükümetin oluşturulmasındaki zorluklar karşısında tecrübelerinden faydalanmak için emekli politikacıları devreye sokmaya başladı.
Bu kapsamda ilk olarak Belçika’nın eski Başbakanı Jean-Luc Dehaene’yi hükümetin kurulmasını “kolaylaştırması” için görevlendiren Kral Albert, Leterme’nin hkümet kurma görevini iade etmesi ve tıkanıklığın aşılamaması üzerine yeni bir makam oluşturarak, bir başka eski politikacı Herman Van Rompuy’u “kraliyet hakemi” olarak görevlendirdi.
Siyasi gözlemciler, yaklaşık 800 bin tercih oyu alarak zaferle çıkan Yves Leterme’nin, Valon medyasına yaptığı gafların yeni hükümetin kurulmasını zorlaştırdığına dikkat çekiyor.
Valon televizyonu RTBF’nin sorularını cevaplandıran Leterme’nin Fransa milli marşını Belçika milli marşı sandığı ve Belçika ulusal bayramı bilmediği ortaya çıkmıştı.
