Bir dönemin tanığı yolcu bekleme evleri yok oldu

YUSUF YAVUZ / AÇIK GAZETE – Kırsal yaşamın ulaşım kültürüne hızla girip, aynı hızla hayatımızdan çıkan yolcu bekleme evlerinin yok oluşu, toplumsal belleğin de aynı hızın bombardımanı altında silikleşip gittiğine işaret ediyor…

Torosların dağlık coğrafyasında zorlu kara yolu ulaşımının yarattığı bir ihtiyaca uzun yıllar karşılık veren yolcu bekleme evleri, ulaşımın yaygınlaşmasıyla birer birer yok oldu. Isparta’nın Sütçüler ilçesine bağlı Kuzca köyünde 1966 yılında inşa edilen yolcu bekleme evi ise bölgenin kısmen ayakta kalabilen son yapısı. Ulaşım tarihi ve yerelin toplumsal belleğinde önemli bir yeri olan Kuzca yolcu bekleme evi yıllarca hizmet verdikten sonra son yıllarda kaderine terk edildi. İnsanlar ve atlar için inşa edilen iki ayrı bölümden oluşan yapının bir bölümünde çökme yaşanırken yöre halkı yolcu bekleme evinin onarılarak yeniden sosyal amaçlı kullanıma açılmasını talep ediyor. Yöresel sivil mimari örneği yapılardan biri olan yolcu bekleme eviyle ilgili yapılacak girişimlere destek vermeye hazır olduklarını belirten Kuzca Köyü Muhtarı Salim Özcan, uzun süredir kaderine terk edilen yapının günümüzde de zaman zaman yolcular tarafından kullanıldığını söylüyor.

YOLCU BEKLEME EVLERİ HIZLA YAŞAMIMIZA GİRİP AYNI HIZLA YOK OLDU

Isparta’nın Sütçüler ilçesine bağlı Kuzca köyünde bulunan yolcu bekleme evi, bir zamanların ulaşım kültürünün önemli mekânlarından biri. Karayolu taşımacılığının dağlık kırsal yerleşimlerdeki gelişimiyle birlikte hızlı şekilde yok olan yolcu bekleme evlerinin bazıları yakın tarihin sivil mimari örneği yapıları arasında sayılabilir. Ancak 1950’lerden itibaren hızla yaygınlaşan ve kırsal yerleşimlerin ortak belleğinde yer tutan yolcu bekleme evleri ulaşımın yaygınlaşmasıyla birlikte 1980’li yıların ardından kaderine terk edildiler. Tıpkı köy odaları gibi yolcu bekleme evleri de üzerinde tek bir akademik araştırma bile yapılamadan toplumsal bellekten hızla silinip gitti. Birçoğunun tek bir kare fotoğrafı bile kalmadı. Oysa yakın tarihin yanı sıra ulaşım kültürünün, sivil mimarinin ve sosyal yaşamın birer parçası olan bu yapıların geleceğe anlatabileceği öyküler vardı.

KUZCA KÖYÜNDEKİ YOLCU BEKLEME EVİ 1966’DA İNŞA EDİLDİ

Türkiye’nin kırsal nüfusunun yaklaşık yüzde 70’i bulduğu 1970’li yıllarda sabah erken saatlerde köylerin ve kasabaların dışında ya da yakınından geçen yolların kenarında inşa edilen yolcu bekleme evleri, kimi yerde derme çatma kimi yerde ise belirli bir yöresel mimarinin izlerini taşıyordu. Bu yapılardan biri olan Kuzca köyündeki yolcu bekleme evi. Son yıllarda kaderine terk edilerek yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kalan bekleme eviyle ilgili sorularımızı yanıtlayan Kuzca Köyü Muhtarı Salim Özcan, “Yolcu bekleme evimiz, 1966 yılında köyümüzün yapı ustalarından İbrahim Özcan tarafından inşa edildi. O yıllarda köyümüze doğrudan otobüs çalışmıyordu. Dışarıyla tek bağlantımız ilçemiz olan Sütçüler’in otobüsüydü. O da sabah ve akşam olmak üzere günde yalnızca iki kez sefer yapıyordu. Sabah erken saatte şehre giden otobüsü kaçırırsanız başka türlü ulaşım şansınız olmuyordu. Bekleme evi Kuzca ve civar köylerden gelen yolcuların ihtiyacını karşılıyordu. Isparta’dan İstanbul’a uzak yakın gurbete giden köylülerimiz hep bu mekânı kullanıyordu” bilgisini verdi.

BİR TARAFINDA İNSANLAR, BİR TARAFINDA ATLAR BARINIYORDU

Kuzca-Kasımlar ve Sütçüler yol ayrımında bulunan yolcu bekleme evinin iki bölümden oluştuğunu anlatan Özcan, “Bir tarafında insanların bekleyip barındığı, içinde ocağı da bulunan bir bölüm, diğer tarafında ise atların ve katırların bağlandığı bir kısım vardı. Yolcular şehre götüreceği eşyaları köyünden atlarına yüklüyor ve bekleme evine geliyordu. Atının yemini verip hayvanlar için ayrılan bölüme bağlıyor, akşam döndüğünde ise yeniden eşyalarını atına yükleyip köyüne gidiyordu” diye konuştu.

KADERİNE TERK EDİLEN YAPIYI BAZI YOLCULAR HALEN KULLANIYOR

Kuzca köyünden doğrudan otobüslerin geçmesiyle yolcu bekleme evinin yaklaşık 30 yıl önce kaderine terk edildiğini dile getiren Özcan, “Zamanla yolcu evinin bazı yerleri yakılıp yıkıldı, zarar gördü. Ancak kötü hava koşullarında yöre köylüleri halen burada otobüs beklediği zamanlar oluyor. Bir bakıma hala ihtiyaca cevap veriyor. Bu yapının onarılıp yeniden kullanıma kazandırılması için biz Kuzca köylüleri olarak her türlü desteği vermeye hazırız” dedi.

YOLCU EVİNİ YAPAN USTA HALEN YAŞIYOR

Kuzca’daki bekleme evini yapan yapı ustası İbrahim Özcan’ın kendisine bu işi öğretenlerden biri olduğunu dile getiren Muhtar Salim Özcan, “İbrahim Özcan halen yaşıyor ancak sağlık sorunlarından dolayı rahat konuşamıyor. Köyümüzde geçmişte çok sayıda taş duvar ve yapı ustası vardı. Benim de mesleğim budur” ifadelerini kullandı.

ASLINA UYGUN ONARILIP SOSYAL AMAÇLI KULLANIMA AÇILMALI

Sütçülerliler Dayanışma Platformu gönüllüsü fotoğraf sanatçısı Mahmut Leventoğlu ise Kuzca yolcu bekleme evinin yörenin sivil mimari kültürünün önemli bir parçası olduğuna dikkat çekerek, “Benim de bu yolcu evinde, içindeki ocağı yakıp otobüs beklemişliğim var. İnsanlar atlarını çevredeki ardıç ağaçlarına bağlıyorlar ve soğuk kış günlerinde bu evde otobüs ya da yolcularını bekliyorlardı. Emekli bir inşaatçı ve restoratör olarak bu yapının aslına uygun şekilde onarılması gerektiğini düşünüyorum. Burası bir yol üstü mola ve dinlenme yeri ya da yeme içme hizmeti veren, bölge kültürünün yansıtıldığı, yerel ürünlerin sunulduğu bir mekâna dönüştürülebilir” diye konuştu.

‘YOLCU EVİ BÖLGE TURİZMİNE KATKI SAĞLAYABİLİR’

Bölgede kırsal turizm adına çok sayıda projenin konuşulduğunu ancak bu konuda somut adımların bir türlü atılamadığını da kaydeden Leventoğlu, “Doğal güzelliklerle çevrili olan Kuzca yolcu bekleme evinin yeniden işlev kazanmasıyla bölgenin turizmine de katkı sağlayacağını düşünüyorum. Son yıllarda bölgeye ilgi gösteren fotoğraf, dağcılık ve yürüyüş gruplarının yanında büyük kentlerde yaşayan yöre insanları da memleketlerini ziyaret ettiklerinde önemli bir hareket oluşturuyorlar. Bu konuda büyük kentlerde bulunan bölgeyle ilgili sivil toplum örgütlerine de önemli bir sorumluluk düşüyor. Sütçülerliler Dayanışma Platformu olarak biz de yörenin ortak hafızasında yeri olan bu yapının kurtarılması için katkı sağlamaya hazırız” görüşünü dile getirdi.

Fotoğraflar: Mahmut Levenoğlu, Gazi Mehmet Sarışahin, Mustafa Öztürk

2306720cookie-checkBir dönemin tanığı yolcu bekleme evleri yok oldu
Önceki haberİran’daki Türkmen mezarlığının sırrı ne?
Sonraki haber“2. Kıbrıs Türk Kültür Sanat Festivali” 23 Haziran Pazar günü
YUSUF YAVUZ
YUSUF YAVUZ (GAZETECİ-YAZAR) Isparta, Sütçüler'de doğdu. 1990’da edebiyatla ilgilenmeye başladı. Deneme ve inceleme tarzındaki ilk yazıları 1996 yılında 'Atatürkçü Ses' Dergisi’nde yayımlandı. Aynı yıl yerel ölçekte yayın yapan kanallarda 'Dönence' başlıklı radyo ve televizyon programları hazırlayıp sundu. 1999 yılında Antalya'da kurulan Müdafaa-i Hukuk Dergisi’nde yazmaya başladı. 2001’de Gazete Müdafaa-i Hukuk’ta Muhabir-Temsilci olarak görev aldı. Daha sonra adı 'Yeniden Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk' olan dergiyle bağını temsilci-yazar olarak sürdürdü. 2001-2007 yılları arasında Kaş Kitap Şenliğini organize ederek başta çocuklar ve gençler olmak üzere yöre insanının kültür, sanat ve edebiyat çevreleriyle buluşmasını sağladı. 2005 yılında Muğla ve Antalya arasındaki sahil bandında yaşanan yabancılara toprak satışına ilişkin yaptığı araştırmalar önemli etkiler yarattı. Deneme, inceleme, röportaj, düz yazı, haber ve yorumları; Cumhuriyet Akdeniz, Odatv, Yeni Harman, Edebiyat ve Eleştiri, Yolculuk, Evrensel, Atlas, Magma, Aydınlık, Birgün, Açık Gazete gibi dergi ve gazetelerde yayımlandı. Antalya merkezli VTV Televizyonunda, Pelin Gel Ağan'la birlikte 'İki Ağaç İçin' adıyla 16 bölümden oluşan bir program hazırlayıp ve sundu. Kanal V Televizyonunda, Biyomühendis Çağlar İnce ile birlikte, Yörük kültürünü ve tarihsel köklerini ele alan 'Islak Çarıklar' adlı belgesel haber programı hazırlayıp sundu. Araştırma yazılarından bazıları, 'Yer Bize Çimen Verdi' ve 'Darağacına Takılan Düşler' adıyla belgesel filmlere de konu olan Yavuz, şu sıralar 'Islak Çarıklar' adlı bir belgesel haber programı için çalışmalarını sürdürüyor. Ağırlıklı olarak arkeoloji, çevre, kentsel dönüşüm ve tarım konularını ele alan çalışmalar yapmayı yazılı ve görsel medyada sürdüren Yavuz, yıkım politikalarıyla tarımdan hayvancılığa, kültürden mimariye kırsal yaşamın dönüşümünü ele alan araştırma yazılarıyla tanınıyor. Ziraat Mühendisleri Odası Basın Ödülü, Çağdaş Gazeteciler Derneği Belgesel ödülü, Türkiye Ziraatçılar Derneği Tarım ödülü, Kubaba Derneği kültür hizmeti ödülü'nün yanı sıra Türkiye Ormancılar Derneği gibi çeşitli meslek odası, kurum ve kuruluşlar tarafından ödüle layık görülen Gazeteci Yusuf Yavuz, Likya'dan Teke yöresine uzanan coğrafyadaki su kültürüne ilişkin uluslararası bir sanat projesinin de danışmanlığını ve metin yazarlığını üstleniyor.

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.